karşılıklı, sıralı bir dinlenceydik.

Karşılıklı, sıralı bir dinlenceydik.

o an, gerçekte birbirimize çok yakındık.

affedilmeye ihtiyacımız yoktu, şımarıktık.

nefisle mücadele de, adına simulasyon denilen

bir yerde, buradaydık.

içtiği sanılan, kolay, leziz bir zehir,

suç teşkil eden, asosiyatif belleklerdik.

bildiğin, etkisiz elemandık.

fısıltılarımız cılızdı, konuşmalar duyulmadı.

algılarımız eksik, mana kayıptı.

kelimelerimiz, birbirine karışmıştı, ama

biz kavuşmamıştık.

tesiri zayıf, ihtimamlarla, zaafların

sürüklediği, fantezilerinde müsvetteydik.

ateşli nefesimizin rüzgarında, cezalıydık.

dudaklarımız, dokunmamıştı, izlerine.

gözlerimiz, yakalamamıştı, bir anı içinde.

ağacımız bir meyve vermişti, ama

biz bakire kalmıştık.

gereksiz duyarlılıklar arkasında, alıngan,

ithamlarla, mahküm edilmiş ruhlardık, ağlayan.

aslında, kimse kazanmamıştı, kandırılmıştık.

barışsak, yoktu hukuğumuz, yasallaşamazdık.

yüreklerimiz, dayanıksızdı, endişeli.

mucizevi habersiz aşkı dilemişti , ama

biz sevmemiştik.

sonunda;

birbirimize dokunmadan, sakince oradan ayrıldık,

mecburi istikamete.