Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Mayıs '22

 
Kategori
Spor
 

Kartal ile devam edilmemelidir

Sezonun ilk yarısında Fenerbahçe için sonun başlangıcı Gaziantap FK karşılaşmasıydı. 3-2 kaybedilen maçın peşinden Kadıköy’deki Beşiktaş derbisi Vitor Pereira’nın vedası oldu. Sonraki hafta da Fenerbahçe 2 oyuncusu atılan 9 kişilik Karagümrük’ü yenememişti.

Karagümrük geçen sezon Fenerbahçe’ye şampiyonluğu altın tepsi içinde sunmuş; ancak sarı lacivertliler sahasında Sivasspor’a kaybedince Beşiktaş mutlu sona ulaşmıştı.

Karagümrük ligin dişli takımlarından biri; Volkan Demirel öncesinde de öyleydi, onunla da önemli işlere imza attı.

Bu girişi özellikle yapıyorum; Fenerbahçe böyle takımlara karşı son yıllarda hep zorlandı.

Başakşehir, Sivasspor, Karagümrük, Konyaspor, Alanyaspor bir anlamda Fenerbahçe’nin bu sezon kaderini çizen takımlar oldu.

Kadıköy’ün karşılaşma öncesindeki atmosferi inanılmaz ve görülmeye değerdi. 2 sezonun Covid etkisiyle taraftarsız tamamlandığı Süper Lig’de uzun yıllardır böylesine kenetlenmiş, inanmış ve takımına pozitif enerji veren bir taraftar kalabalığına şahit olmamıştık.

Bir bakıma Fenerbahçe için de özlenen bir kaynaşmaydı.

Bu güzel enerjiye sahip Türkiye’nin dört bir köşesinden Kadıköy’e gelmeye çalışan çoluk çocuk taraftarları taşıyan “otobüsün” bir grup Trabzonsporlu taraftarın saldırısına uğraması günün üzüntü veren gelişmelerinin başındaydı. Aynı gün ve neredeyse aynı saate aynı şehirde Fenerbahçe ve Trabzonspor maçlarının oynanmasına izin veren futbolu yöneten akıl da bize bu iş için ne kadar yetkin olduğunu bir bakıma ispat etmiş oldu.

Sporu düzeltmek için bir dizi kanunlar çıkarılıyor ancak bazı kurum ve kuruluşların tüm yasalardan muaf istedikleri şekilde hareket etmesi sanırım en büyük yönetimsel sorun olmaya devam ediyor.

Saldırıya uğrayan özellikle Fenerbahçeli çocuklara ve kadınlara geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.

Saldırıyı gerçekleştirenlerle ilgili bir şey yazmalı mıyım, bu kapsamda birilerinin sorumluluğu var mı yok mu, kamuoyunun takdirine bırakıyorum.

Devam edelim.

Skor adına güzel bir veda ile Kadıköy’den ayrılınmış olsa belki bu enerji gelecek sezonun da şampiyonluk yarışında en önemli etkilerinden olacaktı.

Biz yine o olumlu tarafta kalmaya gayret edelim. Ancak uzatma dakikaları içinde bir grup taraftarın futbolcuları ıslıklaması yine görmek istemediğimiz hareketlerdi.

Sezon bitti, çok daha net cümleler okuyacaksınız bugün burada.

Fenerbahçe’nin eksik tarafları bir hayli fazlaydı; ama ligin kapanışının olduğu günün bu şekilde tamamlanmasını doğru bulmadığımı bir kere daha ifade etmiş olayım.

Birkaç sezondur takım içinde eleştirdiğim çok fazla oyuncu oldu.

Hatta berabere sonuçlanan ilk yarıdaki Karagümrük maçı sonrasında isim vererek, bazı oyuncularla vedalaşılması gerektiğini de söylemiştim. Bugün aynı yerdeyim.

Fenerbahçe ligin ikinci yarısına ismini andığım bu oyuncu grubu ile devam etmemiş olsaydı, iddia ediyorum, Trabzonspor bu kadar kolay bir şampiyonluk kazanamazdı.

Tekrar edeyim; bu ifade ettiğim gerçek, oyuncu grubunun kalitesiyle ilgili değil, Fenerbahçe’nin bu şekilde takım kurgusundan uzaklaşıyor olması nedeniyledir.

Ancak bu durum futbolcuların ıslıklanması veya yuhalanmasını gerektirmiyor. Konu iyi takım kuramayan futbol aklı, söz konusu oyuncuları oynatamayan veya bunlardan bir ekip yaratamayan idari ve teknik kadronun yeterliliğiyle ilgilidir.

Girişte Pereira’dan söz ettim; Beşiktaş maçının 90+ dakikalarında oyun 2-2 giderken yaptığı laubali değişiklikler teknik adamla ilgili kafamdaki soru işaretini silmişti.

Ben de meslek hayatımda bir profesyonelim, birçok işten kendi isteğimle veya değil ayrıldım ancak o son gün asla görevimin sorumluluğunu bir saniye bile unutmadım.

Hangi ahval ve şerait olursa olsun.

Milyonların gözü önünde oynanan bu görkemli oyunda zaten kimse üstlendiği sorumluluklardan kaçınamaz.

Son birkaç haftadan beri Fenerbahçe kamuoyunun zihnini meşgul eden bir soru vardı.

“İsmail Kartal ile devam edilmeli mi?”

Benim için bu sorunun cevabı 75. Dakikada Nazım-Sosa değişikliği ile netliğe kavuştu.

Pereira nasıl sezonun başında yola çıktığı gençleri unutup, bir taraftan yeni transferlere yer arama, diğer yandan da önceki sezonun sorunlu oyuncu grubunu kazanma derdine düşüp her maçta başka bir sorunla yüzleşmişse, İsmail Kartal da kazanma serisi sırasında yaptıklarını unutup, 36 yaşındaki Sosa’yı oyuna soktuğu an her şeyi bozdu, kriz anlarında ne yapacağını bize göstermiş oldu.

Bu kadar basit mi?

Evet... Fenerbahçe’nin artık yepyeni yüzlere, oyunculara, enerjilere ihtiyacı var.

Kenarda bekleyen gençler bunlar işte. Sosa’dan çok daha fazla sahada olmayı hak ediyorlardı.

Bunu görecek vizyonsa teknik direktördür.

Hadi Arda Güler’e 90 dakika forma vermiyor; onu koruyor. Son 15 dakikada kulübeye aldığı bu oyuncuları kimden koruyor?

Koruyor mu, korkuyor mu?

Lütfen bu yazdıklarım Sosa’yı sevimsizleştirmesin. Mesele isimler değil. Sosa zaten kariyerini tamamlamış bir oyuncu, bugün 15 dakika oynaması ya da oynamaması ne kendisine ne Fenerbahçe’ye bir kayıp ya da kazanç olur.

Ancak bu sezon Arda ve Muhammed’te gördük, genç oyuncular sahaya girip takımın kaderini değiştirdi.

Bu değerin hakkını ölçemiyorsanız bulunduğunuz yer size uygun değildir.

Fenerbahçe’nin isimlerden, yıldızlardan öte takım olmaya ihtiyacı var. Futbol çağımızda bu şekilde oynanıyor.

Yıldız, yetenekli oyuncuya da ihtiyaç var ancak takımın bir parçası olmayan futbolcu, sorunun kaynağı haline geliyor.

Önce omurgası olan bir takım kurulacak, buna da takım oyununa inanmış yıldızlar eklenecek.

Fenerbahçe’nin ihtiyaç duyduğu futbol aklı bu çerçevenin içinde şekillendirilmelidir.

 
Toplam blog
: 2033
: 1268
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

"Keyif verici bir yalnızlık" olarak gördüğüm yazma serüvenimin en önemli merkezlerinden bir tanes..