Kasaptaki et

“Cumhurbaşkanı’nın öğle yemeği daveti üzerine Çankaya Köşkü’ne çıkan ve 2, 5 saat kalan eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök, ‘memleketin durumu hakkında ufuk turu yaptıklarını’ söyledi.

Özkök, Gül’e AB’nin kurallar manzumesiyle mutluluğun geleceğini söylediğini, Ergenekon’a değindiklerini anlattı, ‘Darbe Günlükleri’ için ise, ‘Kasaptaki ete soğan doğramam. Günü gelirse, bakılır’ dedi.”

http://www.ntvmsnbc.com/news/452741.asp

Abidin, ders al.

Nazım, vaktiyle senden halihazırdaki mutluluğun resmini istemişti. Oysa adamlar, gelecekteki mutluluğun resmini, AB manzumesiyle yapıyorlar. İnce zanaata bakar mısın? AB, kendi nesrini inşa edemiyor ki manzume düzsün: Gitti anayasa, gitti Lizbon...

Bu durumda o mutluluk, herhalde bizim mutluğumuz değil. Kasaptaki ete soğan doğranmadığına göre, bizim kanımıza ekmek doğranacak demektir.

Yani, adamlar uzlaşmış, pastayı paylaşmış.

Bu durumda kasaptaki et, Ergenekon’cular değil, bizzat biz kendimiz oluyoruz. Benim etim soğanlı da, soğansız da hiç gitmez. Ne işkenceler, ne karakollar, ne mahkemeler, ne askerlik şubeleri, ne kışlalar, ne tımarhaneler, beni ‘Turkish Kebab’ yapamadı...

Ne demişler?

Filler tepişse de, sevişse de, otlar hep ezilir. Bu durumda otluğun % 90’u kaçmak, % 10’u ortalıkta hiç görünmemektir.

Günü gelir de bakarlarsa ve bulurlarsa, şiş kebap oluruz.

Dipnot: Kasaptaki satırın üzerinde ‘Made in USA’ yazıyor. Aslı var mıdır acaba?