Kasvet

İstemedim dedi istekler, bir şeylerden kaçmaktaydı, sinsice izler bırakmadan geleceksizlikten...

Kasvet, tüm suçu güneşe attı. Aradık dünyanın öbür yüzüne saklıydı ve oraya ışık saçmaktaydı.

Düşüncenin düşlerde bile giyotine yatırıldığı diyardı.

Kararın verildiği, akil bunlar diye dönerek, döner bıçağı ile ahkâmların kesildiği…

Anahtarının başkasının belinde asılı olduğu bahçeye girdim, bir tabela vardı “arka” yazılıydı.

Kayaların sökün ettiği andı, burada taşlar yerinden oynadı dedi kahveci…

Aslında bahisler oynayıp, kahve bahanesi olanlar rol üstlenmişlerdi, sadece epizot verdiler.

Bir adım sonrası çoktan prangalanmıştı, üstelik gözleri bağlı…

İn süreç başladı dedi, tüm karanlıklardan çıka geldi, artlarında birde uğuldamalarla...

Zamanı gelmişti ürün biçilmeliydi, tohumluk artık ondan alınmalıydı, diğer türlü bayağı masraflıydı…

[[[.]]]

Biraz da şiirle sunum; 22/08/ 2009

Şimşek de ışık demeti…

Renk açık mavi, fon siyah,

Gelmiş sesiz bir gece de…

Ve parlamasından sonra,

Çığlığını koyuverirken,

Gezinmektesin deniz de…

Yakamozlar da gözükmekte…

Düşlerin, şimdi duru ve yalın.

Önceki süreçten kalma,

Yitik şehirler dolmuş suyla,

İnadı var sanki tuzunda...

Yüzündeki renge bak!

Koyu mavide sarı saklı,

Kendini fulü göstermekte...

O tuzlanmış suları dinle,

Renk şarkısı var dilinde...

Bak ışık ve ses ardında,

Gizlenmiş yağmuru içmekte...

Zarar vermemek için sanırım,

Düşünü yakalamaya,

Uzattığın da benliğine...

[[[.]]]

Dün sancılıydı, elbet gelecek sancı doğuracaktı ve sancı hiç eksik olmayacaktı.

Her biri ayrı bir çocuk gösterilmekte, oysa o çocuklar aynı oyunu birlikte oynamakta yarınlarda da oynayacak da…

Bombalardan uzak kaldıkça...