- Kategori
- Dil Eğitimi
Kavram

Ressam arkadaşım Ahmet Kalkan
Sözcük, anlatımın en küçük birimidir. Tek başına anlamlı olan (kavram birim), olmayan (görev birim) sözcükler tümce içindeki kullanımlarıyla gerçek kimliklerini ortaya koyar.
Bunun için sözcükleri incelerken düşünce birim olan tümceden yola çıkmamız gerekir.
Örneğin,
. Oğlum için kitapçıdan kitap aldım.
. Bunun gibi, duygu ve düşünceler de bu bölüme girer.
Birinci tümcede tek başına anlamı olan, “oğlum, kitap, kitapçı, kalem” bir nesnenin karşılığı olarak kullanılan sesbirlikleridir. Yüklem olan “al- / aldım” anlamlı olup kılış bildiriyor.
Tek başına anlamı olmayan “için” sözcüğü “oğlum – aldım” sözcükleri arasında anlam ilgisi kuruyor.
İkinci tümcede “gibi” anlam ilgisi, “ve, de” sözcükleri de sözcükler arasında bağlantı kuruyor.
Bu örneklerden çıkardığımız sözcük özelliklerini şöyle sıralayabiliriz:
. Anlamı ya da görevi olmak,
. Dil, daha doğrusu söz içinde tek başına kullanılabilmesi,
. Bir ses birleşiminden oluşması,
Sözcük, anlamı ya da görevi olup dil içinde tek başına kullanılan sesbirlikleridir.
KAVRAM BİRİMİN NİTELİKLERİ
Çağdaş dilbilimci Ferdinand de Saussure sözcük bir göstergedir diye adlandırır. Bu göstergede gösteren ve gösterilen olmak üzere birbirine iyice kaynaşmış iki öğe bulunmaktadır.
Nesneler soyutlanarak göstergelere (sözcük) dönüşürken göstergede bulunan gösteren, sözcüğün duyumsal yönünü, gösterilen ise iç yönünü karşılar.
Örneğin
“t, a,ş ; ç, i, ç, e, k ; s, e, v, g, i”
ses dizileri gösteren, bunların zihindeki tasarımı ise gösterilendir (kavram).
Göstergeyi her dilde değişik ses dizisi karşılar. “Sözcükle nesne arasında sesçe bağıntı yoktur.” (Doğan Aksan, Anlambilimi ve Türk Anlambilimi)
Örneğin,
Türkçede “çiçek”, Fransızcada “fleur”, İngilizcede “flower”, Almancada “blume”... vb.
Bu göstergenin nedensizliği olarak adlandırılır.
Ancak “şırıl şırıl (su), vu vu (rüzgar) vb. sözcükleri nedensizliğe aykırı örnek oluşturmaktadır.
Ancak bir göstergenin (sözcük) duyumsal yönüyle (gösteren), kavramsal yönü (gösterilen) arasında köklü bir bağ vardır.
Örneğin,
“çiçek” sözcüğünü duyunca zihinde nesnelerin tasarımı olan kavram oluşur. Bunun tersi de olabilir. Doğada çiçek nesnesini görünce çiçek sözcüğünü anımsarız.
Görülüyor ki, “çiçek” sözcüğü, “çiçek kavramı” nı, “çiçek kavramı” da “çiçek” sözcüğünü çağrıştırıyor.
İşte, gösteren ve gösterilen arasında böylesine sıkı bir bağ vardır.
Bu bağlantıyla kişiler arasında anlam alışverişi olan iletişim gerçekleşir..
İletişim
gönderici-ileti-kanal-alıcı
öğelerinin birlikte oluşturdukları bağlamda (ortam) anlam kazanır.
Kişiler arasındaki bu etkileşim gönderici ile alıcı arasında dönüt öğesine dönüşür.
İletişim öğeleri
kim, ne (gönderici),
neyi (ileti),
nasıl (kanal),
kime, neye (alıcı)
sorularıyla adlandırılabilir.