Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Aralık '09

 
Kategori
Eğitim
 

Kavun acısı ne ki!...

Büyük umutların heyecanıyla başlanmış, yaşananlarla gerçekliği anlaşılmış, müdürlük ve öğretmenlik arasında bir makam; müfettişlik. Hayaller bir dağ gibidir hep. Görünen yanı bizim içimizde yaşanır. Görebildiği kadarını ister insan. Bir de göremediğimiz yanı vardır hayal dağının. Hayal dağının tepesine varıldığı zaman, görüldüğü diğer yamacı yaşamak ister mi insan? Ya da görülen yamaçlar yaşanmak istendiği gibi midir, bilinmez. Bir öğretmenin hayal tepesi, müfettişlik. Tepenin ardında ise bir öğretmenin sınıfındaki rahatı arayabileceği bir mücadele sahası. Yaşanan bu mücadele dolu günlerin sahibi tutulan, bir müfettişin yorgun kaleminden sızan yorgun kelimeler. İnsan her şeyini yazmak ister. Sonra hatırlamak ya da hatıralarına tanık tutmak için.


Çocukluk yıllarını, öğrenciliğini, ilk aşkını, ilk görevini, ilk ayrılığını, yaşadığı güzel ve kütü günleri… Elimde bir kitap var, bir müfettişin görev yaparken yaşadığı zor günleri anlatan. Yollarda ve genellikle yürümekle geçmiş beş yıl. Müfettişliğin her sahnesini öğrendim. Belki ben yoruldum yorgun kalemin anlattıklarını okurken. Ama hep heyecanımı ayakta tutan parantez araları var bu kitapta. Yorgun günlerin yad edildiği satırların arasında, yılların yoramadığı kelimeler. Hep insan yoğun olduğunu anlatırken kafamı kaşıyacak vaktim yok, der. Kafa kaşıyacak vaktin olmadığı bir koşuşturmada yüreğin atışlarından yeşeren seslenişler, var bu kitapta. Her sayfaya başlarken, önce parantez var mı, diye baktım satırlara. Kim olsa aynısını yapardı sanırım. Bir müfettiş olmak istemem bu satırları okuduktan sonra. Ama yapılan bir görevin zor günlerinin anlatıldığı bir kitapta, parantez içinde bahsedilen ve kelimelerde yılların hiçbir küf bırakmadığı canlılığı ile anılan bir insan olmak isterdim. En olmaz denilen yerde bile hatırlanıp, dile getirilmek… Ben istemem, diyen olur mu acaba? Ya da böyle bir yalanı kim söyler? Bir kitap yazsaydım, yaşadığım yoğun günlerime şahit, parantez çizgilerinin içinde bahsettiğim kişi annem olamazdı, babam da. Onlar her satıra sığdırabileceğim vazgeçilmezlerimdir. Yanımdadırlar, onlara gidilecek yollarım kapalı değildir. Kitabımda parantez içinde ancak hayatımın hep en ile başlayan güzel kelimelerinin sonuna, ismini getirebildiğim kişiden bahsederdim, en sıcak kelimelerle. Şimdi soruyorum size. Bir insanın parantez içinde bahsettiği en tek kişi olmak istemez miydiniz???


Sonuç: Kitaplar, satır aralarında yazdıkları ile gerçekte anlatmak istediklerini anlatırlar.

 
Toplam blog
: 425
: 3089
Kayıt tarihi
: 06.12.06
 
 

Gazi Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri Bölümü, Eğitim Yönetimi, Teftişi, Planlaması ve Ekonomisi..