- Kategori
- Dünya
Kayaların Potası...

Petrol arayıcıları, deniz dibindeki tortul tabakalarının içerisinde gizlenen "kara altın"ı ararlarken, bu kaya tabakalarının 3.000, 5.000 hattâ 7.000 metre kalınlıkta olduğunu farkederler. Üstelik nehirlerin denizlere taşıdığı bazı birikintilerin 10.000, 15.000 metre kalınlığa eriştiği bile tahmin edilmektedir. Kabın içerisine konan maddenin, kabın kendisinden daha kalın olması insana saçma geliyor tabii!
Yapılan incelemeler neticesinde; deniz diplerinin, üstlerindeki birikintiler ağırlaştıkça, çöktükleri anlaşılmıştır. Nehirler onlara durmaksızın taş, toprak taşıyarak bu yükü durmadan arttırmaktadırlar.
Yer kabuğu nedir?.. Gezegenimizin bu bölümü hafif olduğu için, kendisinden çok daha ağır olan, sıcak ve yumuşak bir "magma"nın üzerinde yüzmektedir.
Yer kabuğunun bir bölgesine büyük bir ağırlık koyduğumuzu farzedelim... Bu durumda, tıpkı ambarlarına yük doldurulan bir gemi gibi, magmanın içerisine biraz daha gömülecektir. Lâkin buna karşılık magma da dengeyi sağlamak adına, gömülen bölgenin çevresini alttan itecek, yâni yükseltecektir.
Bu olayı daha basit bir örnekle şöyle izah edebiliriz belki... Bisikletinizin şişirilmiş iç lâstiğinin bir noktasına parmağınızla basarsanız kenarları kabaracaktır. Yer kabuğunda da aynı durum meydana gelmektedir. Yalnız lâstiğin içerisindeki havanın yerini burada magma almaktadır.
Olayı daha da basitleştirmek istersek, bir teraziyle karşılaştırabiliriz... Kefelerden birine ağırlık konduğunda diğer kefe elbette yükselecektir.
Şimdi aktaracağım öykü, durumun daha iyi kavranmasında eminim etkili olacaktır...
Vaktiyle, bugün Grönland Adası'nda olduğu gibi, üzerinde yüzlerce metre kalınlığında koca bir buz tabakası bulunan bir ülke varmış. Burası, şimdi İsveç ile Norveç'i meydana getiren İskandinav Yarımadası'dır. Sonraları, yeryüzü daha sıcak bir döneme girince buzullar azaldılar, gerilediler ve zamanla kayboldular. İşte o zaman ağır yükünden kurtulan İskandinavya yükselmeye başladı. Bu hafifleme çok eskiden meydana geldiği halde yükselme halâ devam etmektedir; yılda yaklaşık olarak bir milimetre kadar! İlk bakışta az denebilecek bu yükselme, bin yılda bir metre, bir milyon yılda da bin metre demektir.
Buna karşılık, bu bölgeden pek uzakta olmayan Hollanda, durmadan ağırlaştığı için alçalmaktadır. Bu ülke gerçekten birçok büyük nehrin denize döküldüğü bir bölgede bulunmaktadır. Haritaya bakarsak bu nehirlerin taşıdıkları alüvyonlarla, yepyeni topraklardan meydana gelen ve denize doğru yayılan bir ülke kurduklarını hemen anlarız. Ardı arkası kesilmeyen birikintilerin ağırlığı altında kalan bu bölge görülmekte, böylece İskandinavya bölgesinin yükselişini dengelemektedir. Bu nedenle Hollandalılar, kendilerini denizden korumak için yaptıkları setleri birçok defa yükseltmek zorunda kalmışlardır.
Bu durum böyle devam ederse, nehirlerin durmaksızın getirip yığdıkları alüvyonların ağırlığı altında kalan Kuzey Denizi'nin giderek daha çok alçalacağı bellidir. Jeologlara göre bunun sonunda gerçek bir çökme dahi olabilir.
Jeologlar, denizlerin derinliğinden daha kalın tortulların varlığını, işte bu şekilde açıklıyorlar. Bu topraklar, ağırlıkları altında dibi çöken bir kabın içerisine dolmaktadır. Bundan da anlaşılmaktadır ki, 10.000 metre ya da daha fazla derinlere inen deniz dibi tortulları, yerin merkezindeki ateşe yaklaşmaları sebebiyle pişerek kaya şeklini almışlar.
Belki ileride Akdeniz'de de buna benzer olaylar görülebilir... Çünkü, genç dağlar olan Alpler, yavaş yavaş lâkin kesinlikle aşınmakta ve hafiflemektedir. Dolayısıyle bu dağlardan gelen alüvyonlarla dolan Akdeniz ağırlaşmaktadır!