- Kategori
- Gündelik Yaşam
Kayıp yaşamlar

Ünlü spiker ve köşeyazarı Ayşenur Yazıcı geçtiğimiz Cumartesi akşamı yaşları onaltı ve onsekiz olan iki kişinin saldırısına uğradı ve zor kurtuldu.
Sayın Yazıcı’nın olayı üzücü, kendisine büyük geçmiş olsun diyorum.Yaşadığı olaydaki örnek davranışı, duygularındaki dengesi, dilerim pek çok insan tarafından örnek alınır.
Sanal dünyanın yanılsamalı gözüyle değil, gönül gözüyle duygularında yaptığı tahlil ne kadar güzel. Bir annenin duygusuyla “cam ardından seni seyrederken ağladım” başlığıyla yazdığı yazısında, suçluya duyduğu öfkeden arınmış duygularla sıradan bir insanın, etki tepki, davranışının ötesinde, bir annenin çocuğuna duyduğu şefkatle bakabilmesi, kutlanması gereken insanca bir davranış.
Öğrencilik yıllarımda psikoloji dersinde öğretmenimiz bizi Bakırköy Akıl Hastanesi'ne götürmüştü, sırayla bölümleri gezerken, bahçede oturmuş bir gurup hasta, önlerine konmuş işlerini yapıyorlardı, içlerinden biri ayağa kalkarak “bizi bu hale getiren sizlersiniz, şimdi seyretmeye mi geldiniz?” dediğinde hepimiz taş kesilmiştik.
Vücudumuzda ki hücreler bölünmeleri sırasında bölünme ritminin dışına çıkarak kendi başlarına guruplaşmaları ve bütünlükten ayrılmaları nasıl bir hastalık belirtisi oluyorsa, ur gibi toplum içinde, bu çocukların durumu aynı. Müdahalede, operasyonla kesip almak, geçici çözüm, biz bu hücrelerin normal belleğini bozan nedenleri bulamadıkça, kesip almamız, yeni bir gurup hücrenin bozulmasını çözemediği gibi, uru oluşturan, nedeni bulamadıkça, hücreler urlaşmaya devam edeceklerdir.
“Hastalıkların zihinsel nedenleri” isimli okuduğum bir kitapta kanser hastalığına neden olan zihinsel durumumuzun bastırılmış öfke olduğunu söylüyordu okuduğum bilgi. Sokak çocukları da bizim sağlıksız toplum yapımızda düzeltmemiz gereken bir iç sorunumuzun dışa vuran belirtisi bence. Biz bu urlaşan hücrelerimizi, kesip atmak yerine, topluma yararlı hale gelebilmeleri çabasını vermeli, kısa vadede geçici çözüm yerine uzun soluklu kalıcı çözümleri bulmamız gerekiyor.
Sevgili Aşenur Yazıcı’ya tekrar geçmiş olsun dileklerimle KAYIP YAŞAMLAR şiirimi paylaşıyorum.
Kura çekti,
Yaşamı denemek adına
Zor bir senaryo çıktı şansına,
Bir ana rahmine konuk oldu
Kayıp babadan
Anası da kimliğini aldı
Toplumdan.
Terk edildi sokağa,
Ana rahmi sıcak, emin
Sokak kör kuyular gibi derin.
Kaçmak istesen de geri
Şarkılarda bağırsan da
“Ana al beni içeri”
Sokak bilmez müziği notayı,
Yasaları balyozdur,
Kor olup yanabilmelisin,
Buz olup donabilmelisin,
Demir olabilmelisin.
Acımasızdır örsü
Eğilebilmelisin
Bükülebilmelisin.
Sokak korkunç, soğuk,
Kör kuyular gibi derin
Burnunda tütse de dumanı
Bacaları mutlu evlerin.
14/11/1998 İzmit
Şerife Karaçayır Mutlu