- Kategori
- Doğal Hayat / Çevre
Kaz Dağlarında neler oluyor?
Birkaç haftadır içim içimi yiyor zaman bulup da bu kadar önemli bir konuyu yazamadım diye ve Pazar sabahının köründe yarattığım zaman diliminde yazıyorum bu satırları.
Kaz Dağları'nı anlatmaya gerek var mı bilmiyorum? Ekoloji, mitoloji ve tarih bakımından anlatılmakla bitmeyecek değerlere sahiptir.
Kendi uzmanlık alanım olan ekoloji konusundan birazcık bahsedeyim. Tür çeşitliliği açısından gerçekten eşine zor rastlanacak bir yerdir. Birçok türü burada iç içe yaşıyor görebilirsiniz. İklimi, coğrafyası buna izin vermektedir. Ayrıca kendine has endemik türleri bakımından da çok zengindir. Buralar öylesine değerlidir ki, yıllar önce dünya bankası destekli bir proje ile didik didik çalışılmış, birçok alan gen koruma alanı olarak ayrılmıştır. Gen koruma alanlarında, rutin ormancılık faaliyetlerine bile izin verilmemekte, ağaç kesmek gibi herhangi bir faydalanma yapılmamaktadır. Söz konusu alanlarda, sadece bakım çalışmalarına izin verilmektedir. Bu çalışmalar da, kışın kar ve rüzgar etkisi ile devrilen ağaçların ve kırılan dalların temizlenmesi şeklinde gerçekleştirilmektedir. Flora ve fauna bakımından bu kadar değerli olan bu alanın, en önemli oksijen ve su kaynaklarımızdan biri olduğunu da belirtmeliyim.
Böylesi özel bir yerde dokuz adet maden arama izini verildiğini duydunuz mu? Basını takip edemedim bu ara, nasıl yer buldu, neler söylendi bu konuda bilemiyorum. Çok şaşırdığım ve çok yanlış bulduğum bu konuya dikkatinizi çekmek istedim.
Bu izinlerin açık ocak işletmesi şeklinde verildiğini, bunun da anlamının açık tesislerde kimyasal madde uygulanacağı olduğunu paylaşmak istedim.
Yıllar önce yapılan hatanın, bunca yıl sonra üstelik değer biçilemeyecek bir ekoloji parçasında tekrarlanıyor olması ne acı. Türkiye’nin ilk maden işletmesi Balya’da açılmış ve ilk etapda yörenin kalkınmasına büyük katkısı olmuştur. Ama ne yazık ki çevreye verdiği zarar yıllar sonra fark edilebilmiştir. Faaliyetine 1940’ lı yıllarda son verilen işletmenin bıraktığı atıklar, hala akan dere ile Manyas Gölünü kirletmektedir.
Bu konu gerçekten çok önemlidir. Hangi zihniyet, nasıl bir mantıkla tüm Kaz Dağları'nı kapsayacak şekilde maden arama izini verebilir?
Bu verilen izinleri şiddetle kınıyorum ve toplumun geleceğine sahip çıkmasını diliyorum.
Öyle bir zamanı yaşıyoruz ki, geleceğimize dair endişe duymaktan kendimi alamıyorum. Ormanlık alanlarımız, mesire yerlerimiz, essiz koylarımız, su kaynaklarımız, hepimizin malı olan bu değerler tek tek elden gidiyor. İki yıl sonra artık elimizde bir şey kalmayacak ve hepimiz rahatlayacağız. Varlığımızı sürdürebilmemizin gereği olan bu değerlerin elden çıkarılıp, nereye harcandığı bilinmeyen gelirleri ile borçlarımızın ödendiğini düşünüp huzur içinde yaşayacağız sanırım.
Artık Türkiye’de acilen vatandaşlık bilinci gelişmelidir. Geri gelmesi imkansız olan değerlerimizi yitiriyoruz.
Herkes lütfen etrafına sahip çıksın. Bu memleket, bu topraklar bizim, hepimizin ve gelecek olan nesillerimizin. Üzerimize düşen sorumlulukların farkına varmalıyız ve silkinmeliyiz diye düşünüyorum.