Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Ocak '17

 
Kategori
İnançlar
 

Kazakistan'a seyahat ve Ahmed Yesevi Hz.

Kazakistan'a seyahat ve Ahmed Yesevi Hz.
 

Aslında tüm bilgiler bize kendimizdeki hakikati tanıtmak için var. Yani o kadar çok bilgi gelip gidiyor ki; bu, bilgileri depolamak veya bilgi birikimini tekrarlamak için değil. ....


Bu yazımda yakın bir zamanda Kazakistan'a giden aile dostumuz Sayın Beyza Zapsu'nun izlenimlerini sizlerle paylaşmak istiyorum. Özellikle çok kısa olarak neler hissettiğini kendi ağzından dinleyelim. Özellikle Ahmed Yesevi Hz.'nin son yıllarını nasıl geçirdiğine ve hangi şartlarda yaşadığına tanık olalım:

Aslında tüm bilgiler bize kendimizdeki hakikati tanıtmak için var. Yani o kadar çok bilgi gelip gidiyor ki; bu, bilgileri depolamak veya bilgi birikimini tekrarlamak için değil. Tüm bilgiler bize kendi hakikatimizi tanıtmak için geliyorsa eğer benim herhangi bir bilgiye 'tutunmamam' gerekiyor hatta dün Muhiddin-i Arabi Hazretlerinin bir sözünü twittera koymuştum. Sonunda diyordu ki 'bildiklerinizi unutun.' Kazakistan'a gidişimde böyleydi: Yani bir bilgi sahibi olmak için değil ama, 'orda açığı çıkmış güzellikleri görebilir miyim?' diye gittim. Tabii artık sebep sonuç ilişkilerine bağlamadan söylüyorum bunları. Bilgi olarak Kazakistan baya uzak bizden. Kuzeyine 5 saatte gidiliyor. Orası başkent ASTANA.

 Ahmed Yesevi Hazretlerine gitmek niyetim zaten baştan vardı, gitmek istiyordum, öyle de şekillendi. Astana'dan 1 saat 45 dakika bir uçuş yoluyla Çimkent'e gidiliyor ve oradan da 180 km'lik bir araba yolculuğu var Türkistan'a. Türkistan bir şehir, Kazakistan'ın güneyinde. Türkmenistan ile karıştırmayın. Türkistan'da Ahmed Yesevi Hazretlerinin türbesi var. Çok geniş bir alana yapmışlar, resimlerde görmüşsünüzdür belki eğer baktıysanız, ordayken koymuştum twittera.

Enerji, Kabe enerjisini hatırlattı bana. Aynı enerji veya benzer enerji var orada. Hatta yolda gelirken konuştuk, bir zamanlar öyle bir bilgi vardı. Kabe'nin enerjisinin benzeri, yer yüzünde 14 ayrı yerde var diye. Onlardan bir tanesinin orası olduğunu düşünüyorum. Ben öyle yaşadım, öyle hissettim; daha sonradan öğrendim ki oranın ahalisi, oraya geldiklerinde etrafında dönüyorlarmış ve biz hacı olduk diyorlarmış. Demek ki bunu hatırlatan kendilerine göre bir enerji çıkıyor ve onu hissettiren o güç var orda. İçeri türbesine girdik, hiç kimse yoktu. İki kişi geldi erkek görünümünde, biri Kur'an okudu, diğeri Özbekçe (Türkçeye en yakın lisanmış Özbek lisanı) kendi lisanında dua etti. Tam Yesevi Hazretlerinin türbesinin içinde ve duası hiç 'istekler, bana şunu ver, bunu ver' tarzında çıkmıyor. Tamamen birlik, bütünlük ve dirlik üzerine bir dua, çünkü oradan çıkan enerji de buna çok uygun, O birliği bütünleyen bir enerji var orada.

Dikkatimi çeken şeylerden bir tanesi daha, o türbeyi Ahmed Yesevi Hazretlerinin vefatından sonra Timurlenk yaptırıyor. Yani İslamla hiç alakası olmayan, tam tersi kesip, yıkıp, yakıp, herkesi katleden bir görüntüdeki bir mahalle yaptırtıyor o koskoca türbeyi, organizasyonu, her şeyi.  Bizi gezdiren bir arkadaş vardı, Abdullah adında. Ahmed Yesevi Üniversitesi'nde doktora yapan bir talebeymiş ve aynı zamanda öğretim görevlisiymiş. O bizi gezdirirken, Ahmed Yesevi Hazretleri 63 yaşından sonra 'Resulullah'ın yaşına geldim, ben bundan sonra dünyada yaşamam.' demiş ve zahiren de yer altında bir delik gibi değil hücre gibi değil baya bir yaşam ortamı yapmışlar, yerin altında hamamı var... Toprak yani görüyorsunuz hepsini, görünür vaziyette.  Sofaları var, yemek yenen yerler var. Hiç bir daha yer yüzene çıkmamış ve yer altında kalmış. O arkadaş 'Ahmed Yesevi Hazretleri nefsini terbiye etmek için girdi buraya.' dedi. Onu duyunca birazcık ilimden bahsetmeye başladık.

Gördüğüm şey şu: Her zaman sohbetlerimizde geçen konuların bazılarından bahsettik, çok yatkınlar. Herhangi bir şekilde din adı altındaki kalıplar ile beyinler sınırlanmamış yani bilgiye açık ve hakikate dönük . Oranın enerjisi de bunu yapıyor diye düşünüyorum. O enerji de bu tarz bir enerji olduğu için, ÖZden gelen hakikat enerjisi olduğu için o da bunu yönlendiriyordur.  Ama oradaki insanların yaklaşımı çok açık, ilme açık. Bakalım bundan sonra neler görürüz bilmiyorum ama o birlik, bütünlük, beraberlik adı altında o coğrafyada bu ilmin çok rahat bir şekilde açılabileceğini, yayılabileceğini gördüm. Bu çok mümkün. Yesevi Hazretlerinde en çok hissettiğim 'Kabe enerjisi' dediğim şeyin akabinde söyleyebileceğim bir isim daha var 'kudret.'  O kudret sıfatının ortaya çıktığı kaynaklardan biri olmuş demek ki, diye düşündüm. Bunlar tabii benim izlenimlerim. 

Kapıyı örtmeden kim bilir neler var, kim bilir neler söylenir ama kısacası gördüklerim, paylaşacaklarım şimdilik bu olsun. Kazakistan, -dil birliği var ilim birliği de olur inşallah-  bu coğrafya içerisinde yayılmaya çok müsait. Çünkü İslam adı altındaki bir inanç temeli ve özü var. Onun gelişmesi ve açılması umarım gerçekleşir.Umarım anlarız.

AHMED F. YÜKSEL

https://twitter.com/sufafy

https://twitter.com/AhmedHulusi

http://www.ahmedhulusi.org/

 

 
Toplam blog
: 636
: 9957
Kayıt tarihi
: 14.12.11
 
 

Araştırmacı Yazar.. ..