Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Ekim '07

 
Kategori
Çevre Bilinci
 

Kazdağı, altın ve siyanür

Kazdağı, altın ve siyanür
 

Ne kadar unutkan bir millet olmuşuz... Şöyle uzaklara bakmayın, daha Ağustos ayının ortalarında Çanakkale'nin Çan ilçesine bağlı Etili Köyü'nde yürütülen altın çalışmaları bölgedeki 23 köyün yararlandığı suyu zehirlemişti. Sebebi ise siyanürdü. Siyanürle altın arayan firma, su havzasını kirlettiği ve ÇED raporu bulunmadığı gerekçesiyle Çan Kaymakamlığı ve Çan Belediyesi'nce uyarılmıştı. Sonra ne oldu? Kirlenen köy sularının yeniden içilebilir hale getirilebilmesi için çalışma başlatıldı...

Biraz daha gerilere bakarsak Türkiye’de siyanür kullanılarak çıkarılan ilk altın madeni 2001 yılında Bergama Ovacık’ta açıldı. Ovacık Altın Madeni’nin çevrecilerin büyük baskılarına rağmen üretime başlaması üzerine, tanınmış altın maden şirketleri Türkiye’de yeniden aramalara başladı. Halen 9 yabancı sermayeli şirketi Türkiye’de altın arıyor. Hem de siyanür kullanarak, çevreyi de fütursuzca katlederek...

Durun daha bitmedi...

Şu an Türkiye'de tam 580 altın madeni ruhsatı daha verilmiş. Bu ne demek? Bu tam bir çevre katliamı demek. Düşünün 580 adet altın maden alanında siyanürle altın arayacaklar. Büyük bir çevre katliamı yaşatacaklar hepimize. Çanakkale Çan ilçesi Etil köyündeki altın çalışmaları 23 köyün suyunu zehirlediyse, ruhsatı verilen 580 altın madeni çevresindeki yerleşim birimlerinin akıbetini şimdiden merak ediyorum doğrusu.

Bayram öncesi hafta da Çanakkale ve Balıkesir illerinin sınırları içinde yer alan Kazdağ'ında başlatılan maden arama çalışmalarını hem protesto etmek hem de insana, doğaya ve yöreye gelebilecek zararları vatandaşlara anlatıp bilinçlenmesini sağlamak için Küçükkuyu'da çevre örgütleri tarafından bir panel düzenlendi.

Bu paneli yerel basın dışında ne ulusal basın gördü, ne de ulusal TV kanalları. Bu bölgeden yerel haberler geçen Çanakkale Olay Gazetesi'nden Bekir Erdinç olayı verdiği haberle güzel özetlemiş... Onun bu sesine kulak vermek lazım. (

Bu panelde konuşulan konularda verilen mesajlar "3213 Sayılı Maden Yasasının Değerlendirilmesi", "Altın Aramada Kullanılan Yöntemler ve Bu Yöntemlerin Çevreye ve Halk sağlığına Olası Etkileri", "Tarihten Günümüze Kazdağı Bölgesinde Maden ve Turizm". "Zeytin ve Maden" adlı konuları içeriyordu...

Bu panel sonrası; Ayvalık, Güre, Edremit, Zeytinli, Altınoluk, Bayramiç, Ezine, Ayvacık, Çanakkale ve Çan gibi yerlerden gelen Kazdağı gönüllüleri gerekirse tek vücut olup Kazdağlarına kalkan olacaklarını söylediler.

Vatandaşlar Ovacık' ve Eşme'nin yalnız kaldığını ama Körfezde yaşayan bir buçuk milyonu aşkın vatandaşın topluca hareket etmesi halinde Kazdağlarının madenciler için "Zurnanın zırt dediği yer olacağını" yani insan seli olup gerekirse Ankara'ya yürüyüp bu yasaya karşı geleceklerini de söylediler.

Bu panelin en önemli konuşmasını ise TMMOB Metalürji Mühendisleri Odası Genel Bşk. Cemalettin Küçük yapmış... Küçük konuşmasında; "Sağlıklı bir yaşam hakkını tanıyan maddelerle birlikte bu madencilik lobilerine karşı açılmış olan davalar kazanılmaya başlanınca madencilik şirketlerinde ve işbirlikçilerinde sıkıntılar ortaya çıkmaya başladı. Buna bağlı olarak çevre yasası, tabiat ve kültürel varlıkları koruma yasası, orman yasası, mera yasaları ve bunları aşabilmek içinde 2004 yılında 2313sayılı yasadan 9 ayrı kanundan da değişiklikler yapılarak 5170 sayılı madencilik yasası gündeme getirilerek ülkemizi bir hafriyat ülkesi konumuna dönüştürmeye başladı.

2, 5 ton topraktan 1 gr altın elde ediliyor. Posasını üstüne koyduğun zamanda 5 ton topraktan 1 gr altın elde edilmektedir. Siyanürle işletme yönteminde 0, 2 gr'a indiği zaman bu 10 ton topraktan 1gr altın elde edilmektedir. 10 ton insanı bir araya toplarsanız, artık 1gr altın elde edersiniz. Bunlar yakında 10 tonunuzu bir araya toplayıp siyanürden geçirirler haberiniz olsun.

Biz buna karşı ne yapacağız? Hukuku kullanacağız. Hukuk güçlüden yanadır. Hukukçular bizi kandırıyor. Neden? Çünkü hukuk güçlüden yanadır. Bizim Bergama da, Eşme de çeşitli şehirlerde Seydişehir de aldığımız hukuk kararları uygulanmamaktadır. O zaman ne yapacağız, Hukuku değil gücü toplumsallaştıracağız. Bunun karşısında eğer çaresiz kalırsak 1793 yurttaşlık hakları bildirgesi madde 35 derki; hükümet toplumun bir kısmını ya da tamamı aleyhine karar alırsa insanların bu karşı isyan etme hakkı, en temel hakkıdır. Sizleri en temel hakkınızı kullanmaya çağırıyorum arkadaşlar" demiş...

Diğer bir konuşmacı Yüksek Jeoloji Mühendisi ve Jeoloji Mühendisleri Odası Temsilcisi Tahir Öngür ise konuşmasında;

"Kazdağı'nı ne bekliyor? Böyle giderse toplam 10–15 yerde altın işletmeleri olacak her birinde rezerve miktarına göre yatağın özelliğine göre 50 ile 300 er milyon ton arasında değişen kazılar yapılacaktır.1000 metre çapında 300–400 metre derinliğinde çukurlar açılacak ormanlar kaldırılacak o derinliğe inildiği için yeraltı suları zarar görecek.

Kaz Dağı'nın çevresinde bu saldırı sürerse, önüne geçilemezse yöre insanının başına neler gelecek bunu bilemek için çok uzak olmayan Balya'ya gitmek, sadece Maden Deresi Vadisi'nde bir dolaşmanız yeterli. Burnunuzu tıkayacağınızdan hiç kuşkum yok. Çünkü genziniz yanacak. Sular pembe, kırmızı, yeşil akıyor. O vadi de her yağmurdan sonra balıklar öldüğü için Çevre Bakanlığının uzmanları gelip analiz yapmışlar bu maden deresinin sularında izin verilen sınırların 22kat üzerinde siyanür bulunmuş.1939 yılında terk edilen maden işletmesinde 70 yıl sonra hala balıklar ölüyor." demiş.

ÇOMU Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü Başkanı Doç. Dr. Murat Şeker ise;

"Bugün ne yazık ders almamış bir toplum olarak Kazdagı zenginliklerinin tahrip edilmesi ve bunları konuşmak düşündürücü. Zeytin yetiştiriciliğinde madenciliğin ne tür etlileri olabilir onlara değinmek istiyorum. İlk olarak zeytin ağaçlarının bulunduğu doğal yapı tahrip edilecektir. Tam verime yatması 15-20 süre gereken zeytin ağaçları binlercesi ya kesilecek ya kurumaya terk edilecektir. Açık maden sahalarında yeniden zeytincilik yapmak, sağlıklı ağaç yetiştirmek yüksek kalite almak artık bir hayal olacaktır. Kaz Dağı eteklerin de yamaç arazilerin çok fazla olması nedeniyle başta erozyon olmak üzere ekolojik dengenin birçok faktörlerle bozulması söz konusu olacaktır.

Siyanür bulaşığı olan alanlarda zeytincilik yapmak mümkün değildir. Siyanür adının geçmesi bile körfez yöresi yağlarının mevcut imajını son derece kötü etkileyecektir. Diğer taraftan toz bulutları zeytinde rüzgarla gerçeklesen meyve tutumunu sağlayan tozlanma ve döllenme olayını bloke edecektir. Çünkü zeytin çiçeklerinin hassas bir dişi organı vardır. Dişicik tepesi toz parke tülleriyle kaplandığında bu tozla kaplanmış alanda çiçek tozlarının çimlenmesi engellenecek dolayısıyla %50'lere varan ürün kaybı olacaktır." diye konuşmuş...

Panelde ayrıca Bayramiç, Akçay, Zeytinli ve Güre Belediye Başkanları da söz alarak Kazdağları'nda maden aranmasına şiddetle karşı çıkmışlar...

Bu panel gösteriyor ki Ayvalık'tan Çanakkale'ye kadar tüm Biga yarımadası ve Kazdağı eteklerinde yaşayanlar tek yumruk olarak madene maden yasasına tepki göstermişler...

Bizlere de düşen görev bu devlet eliyle verilen 580 adet ruhsatlı altın arama alanlarının denetimi için çevre gönüllüleri oluşturmak ve bu bölgelerde yaşan halkı çevresel kirlenme ve siyanürün tehlikesi konusunda uyarmak...

Umarım yakın bir gelecekte kötü haberler almayız bu konuda da...

 
Toplam blog
: 111
: 1140
Kayıt tarihi
: 15.10.07
 
 

Kocaeli doğumlu. Yüksek tirajlı gazetelerin bilgi işlem ve yazı işleri bölümlerinde çalıştıktan s..