Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Eylül '08

 
Kategori
Evcil Hayvanlar
 

Kedi ve köpeklere bakmakla mükellefiz.

Kedi ve köpeklere bakmakla mükellefiz.
 

Gerçek hayvan sevgisi ve hiç bilinmeyen bir özelliğim üzerine bu yazıyı kaleme alıyorum.

Önce işin felsefi yanına şöyle bir göz atıyorum ve diyorum ki kedilere, köpeklere insanoğlu tarafında ‘’ahde vefa’’ ilkesi gereğince bakılması ve korunması şarttır.

Çünkü 5 bin yıl önce köpekler, 1.500 yıl önce kediler evcilleştirilmiş ve insanoğluyla müşterek hayata başlamıştır. İnsanoğlu neden buna ihtiyaç duymuş da doğal hayattan kopartılarak bu hayvanlar evcilleştirmiş mevzusuna şimdilik girmiyorum.

Diğer hayvanlar vahşi doğal hayatını sürdürmektedir. Hoş, bunlara da avcılar müdahale etmektedir ama neyse…

Etinden, sütünden faydalandığımız hayvanlara da pek iyi davrandığımız söylenebilir mi? Bilemiyorum, sizin takdirinize bırakıyorum.

İnsanlığın hizmetinde, ağırlıklı olarak taşımacılıkta kullanılan at, eşek, katır gibi hayvanlara ise nasıl bir muameleye tabi tutulduklarını hiç anlatmıyorum. Hepimiz çok iyi biliyoruz ki resmen yaşarken işkence çekiyorlar.

Ekolojik denge ve doğal ayıklanma çerçevesinde güçsüz ve yaşlı hayvanların yaşamları sona eriyor. Doğal ve vahşi hayata uyum sağlayamayanları ise nesli yok oluyor.

Şahsen üzerinde durduğum ve felsefe edindiğim çizgi ise kedi ve köpeklerin insanoğluyla birlikte mutlaka yaşaması zorunluluğu ve gerçeğidir.

Neden mi?

Önce işin manevi tarafına bakalım mı?

Kediler için o kadar çok kutsal rivayetler anlatılır ki saymakla bitmez.

Mesela; Peygamberimiz namaz kılarken, önünden yılanı alıp giden kediye sırtın yere gelmesin dediği hep söylenir, hep anlatılır. Hakikaten kediyi ne kadar yüksekten atarsan at ayak üstü düşer. Elbette kedinin fiziki özelliği burada belirleyici olandır ama kutsal anlamlar da yüklenmiştir.

Bir diğer rivayet ise 7 kedi besleyenin mutlaka cennete gideceği hikaye edilir ya da rivayet edilir.

Tüm bunlardan apayrı diyorum ki vahşi doğal hayattan çekip, alınan kedi ve köpekler kullanılmış, kullanılmış, kullanılmış…

Sonra 2008 yılında artık ihtiyaç kalmadığı için ne görülmek isteniyormuş, ne de bakılmak isteniyormuş…

Peki, ne isteniyormuş?

Yok edilmesi, mümkünse hiçbir yerde görülmemesi için toplu ithaf, toplu katliam memnuniyet verici bulunuyormuş. 3-5 gönüllü insan hariç herkes de alkış tutarmış.

Oh ne güzel! Sokaklar kedi ve köpek görüntüsünden kurtulmuş.

Ne mi lazım! Ne gerek var!

Sokakta dolaşan kedi ve köpekler ısır, mısırır sonra yazık değil mi? çocuklarımıza, kadınlarımıza diye kendini avutma yönünde sohbetler yapılırmış.

Yahu arkadaş! Kedi ve köpekler zaten vahşi ve doğal hayatta ömürlerini idame ettiriyordu, değil mi?

Güvende hissetme ihtiyacı, farelerden dolayısıyla veba hastalığından korunma amacıyla kedileri ve köpekleri evcilleştirmedin mi?

Evet mi?

Evet ise şimdi neden yok etmeye çalışıyorsun. Hani ahde vefa, hani insani duygular, hani vicdan muhasebesi…

Hiç biri yok mu?

Peki, o zaman! Canın sağ olsun! Zaten size söylenecek bir şey yoktur!

Gelelim benim hikayeme!

Evimin bahçesi müsait olduğu için bakın, kaç tane kediyi besliyorum ve koruyorum?

Sayı değişkenlik gösteriyor ama daha dün gelen yavrularla beraber 20 taneyi bulmaktadır.

Aslında onlara en büyük iyilik olarak gördüğüm aksiyon ise çoğalmalarını engellemektir.

Şu ana kadar 5 kediyi Burdur Veterinerlik Fakültesine taşıyarak, kısırlaştırılmasını sağladım. İlçem Bucak’tan Burdur’a mesafe 45 km.’dir. Hadi bunu geçtik…

İşin bir de angaryası vardır. Fakülteyi ara, cerrahi bölüm başkanını bul, derdini anlat, sıra vermesi için yalvar… Neyse her şeye rağmen Burdur Veterinerlik Fakültesi Cerrahi Bölüm Başkanı Afşin Köker beye teşekkür ediyorum.

Bazıları yakalanmıyor, çok vahşiler… O dişi kedilere de fiyatı 4.5 YTL olan Dipo Provera isimli iğneyi satın alıyorum ve kalçadan eşim vuruyor. 3 ay hamile kalması mümkün olmuyor. Ocak ve Nisan aylarında 2 defa o iğneden yiyen dişi kedi yıl boyunca doğum yapmadan rahat ve huzurlu bir yaşam sürebiliyor.

Peki, nasıl besliyorum?

Sabah ve akşam iki öğün yemek veriyorum.

Öğünleri için ne alıyorum?

Yarı fiyatına fırından toplu bayat ekmek satın alıyorum. Örneğin 30 bayat ekmek 10-15 gün gidiyor.

Tavukçuya tembih edip bizim için kemik biriktiriyor ve kilosu 1 YTL’den 10-15 kilo satın alıyorum. Sonra bunu buzlukta saklıyorum. İhtiyaç duydukça çıkartıp kaynatıyorum ve pişmiş halde ekmekle karıştırıp veriyorum. Yaklaşık 10-15 gün yetiyor.

Şimdi kedilerin adlarını veriyorum:

Ceren: Sokak kedisidir. Bir ayağı hafif sakattır. Bembeyaz renklidir. Bir kez doğum yaptı ve kısırlaştırılmıştır. Yaklaşık 5 yıldır mutlu ve huzurlu yaşamaktadır.

Tarla faresi: Sokak kedisidir. Bir kez doğum yaptı ve kısırlaştırılmıştır. Karışık ve boz renklidir. Yaklaşık 4 yıldır mutlu ve huzurlu yaşamaktadır.

Ramazan: En yaşlı ya da en kıdemli erkek kedidir. En az 5 tane kendisine rakip olabilecek erkek kedileri yok etmiştir. Hala rakibi yoktur. 5 yıldır mutlu ve huzurlu yaşamaktadır.

Üçgen kafa: Müthiş vahşi bir erkek kedidir. Evin etrafında hiçbir yabancı kediyi istemez. Kısır dişi kedilere çok kızar ve döver. Ramazan isimli erkek kediden çok korkar ve onu gördüğü zaman kaçar ve saklanır. Yaklaşık 3 yıldır yaşamaktadır.

Smokinli: 4 yaşında erkek kedi olup yalnız yemek yer ve kaybolur. Ramazan’dan korkusuna hiç etrafta dolaşmaz.

Karagöz: Dişi kedi olup; iğne yemesine rağmen hamile kalan ve 5 yavruyu dünyaya getiren boz renkli kedimizdir. Doğumu eve 300-500 metre uzakta bir yere yaptı. 1 aylık falan olunca hepsini eve taşıdı.

Dalmaçyalı: Çok avcı ve müthiş akıllı bir erkek kedidir. Henüz daha 2 yaşına yeni giren bu aslan parçası, yaşama tutunabilecek mi? Çünkü diğer erkek kedilerin açık hedefi haline geliyor. Savaş veriliyor, ayakta kalan yaşama devam diyor.

Geçen senenin yavruları, bu yıl evin önüne bırakılan yavruları hiç saymıyorum. 10 taneyi geçmiştir.

Bu yıl bu kadar dişi kedilerle ne yapacağız bakalım…

Peki, ne istiyorum?

Biraz gayret! Biraz çaba!

Neye?

Kedi ve köpekleri korumak ve bakmak zorunluluğunu hissedelim. Bunu yapamıyorsak bari biraz saygı, biraz sevgi gösterelim.

Hepinize Saygı ve sevgilerimle…

Ömer Özdamar/05 Eylül 2008

 
Toplam blog
: 689
: 2433
Kayıt tarihi
: 17.01.07
 
 

 2007 yılından beri Milliyet Blog'da yazarım. 2009 yılında 'Normal Ötesi Aşk' ve 'Normal Ötesi Aş..