Kenan Evren kadar demokrat olamamak...

Milliyet Blog sayfaları isyandan geçilmiyor. Herkes isyanları oynuyor. İmalı imalı yazılar vs. vs. Bazıları davetiye çıkarıyorlar askere, Genel Kurmay bildirisinden manalar çıkararak.

Utanıyorum, utanıyorum, utanıyorum, sadece utanıyorum.

Böyle bir çağda, böyle bir ülkede yaşadığım için utanıyorum...

Adam gibi bir ülkede yaşayamadığımdan ve böyle bir ülkede yaşamayı göreceğimden umudumu kestiğim için utanıyorum.

20 yy.'ı darbelerle geçirdiğimiz ve 21.yy.'a da muhtirayla başladığımız için utanıyorum.

Çetin Altan yazılarında sık sık ve örnekler de vererek Türk Milleti olarak 20.yy.'ı ıskaladığımızı söylüyor. Böyle giderse, ne yazık ki 21. yy.ı da ıskalayacağız.

İletişim çağında yaşıyoruz. Bir parmak ucuyla dünyanın her yerini görebiliyoruz. Türkiye'nin bugünkü görüntüsünden memnun musunuz? Memnunsanız mesele yok...

Kolumuzu uzatsak elimiz Avrupa'ya değiyor. Avrupa'da insanların nasıl yaşadıklarını görmüyor musunuz?

Ama biz, hep Asya'ya ve Afrıka'ya baktık, baktırıldık. Bundan gurur duydurulmağa çalışıldık. Geldiğimiz nokta; sosyal konular ve gelişmişlik yönünden, Birleşmiş Milletler ve Dünya Bankası istatistiklerinde, o ülkelerin de bir
çoğunun altına düştük. Birer birer bizi gelip geçiyorlar.

Adam yerine koyulmuyoruz. Birleşmiş Milletler Güvenlik konseyinde bırakın 5 daimi ülkeden biri olmayı, 60 yılda bir kez bile geçici üye olamadık. Gerçekci olalım. Bunun nedenini hiç düşünmediniz mi? Bizim hakkımız bu muydu?
Bu mu olmalıydı?

Eserimizden memnun muyuz?

Atatürk muasır medeniyet derken bu Türkiye'yi mi kastetmişti?

Atatürk bir mucize eseri ayağa kalksa, " İşte eseriniz " diye gururla gösterebilir miyiz?

Hala anlamadınız mı? Türkiye'nin tek bir sorunu var ; Demokrasi, demokrasi, demokrasi...

Gelişmiş ülkelerin hepsi gelişmiş demokrasiyle yönetiliyorlar.

Anayasa'mızda yazıyor ama, biz demokrasicilik oynuyoruz. Yarım demokrasi, yarım bürokrasi. Yani topal demokrasi. İki ileri bir geri...

Yarım doktor candan, yarım hoca imandan eder, demişler. Yarım demokrasi de süründürüyor. Sürünüyoruz, sürünmeye devam ediyoruz. Dunya aya gidiyor, biz yaya gidiyoruz...

Bilimsel ve teknolojik geleşme yok, nedeni; yarım demokrasi

Yabancı sermaye gelmiyor, nedeni; yarım demokrasi

Yolsuzluklar, soysuzluklar zirvede, şeffaflık yok, nedeni; yarım demokrasi

Özgür düşünce yok, herkes karnından konuşuyor, nedeni; yarım demokrasi

Dürüstlük ve liyakat aranmıyor, nedeni; yarım demokrasi

Nüfusun %50'si açlık sınırında yaşıyor, nedeni; yarım demokrasi

Uyan ey halkım, uyan!

Zaman bu oligarşik düzenden nemalanan grupların istedikleri ve kullandıkları kutuplaşma zamanı değildir.

Eğer bir kutuplaşma ptatformu olacaksa, o da demakrasidir; Kim demokrat, kim antidemokrat?

Türkiye yangının önünden mal kaçırır gibi; Menderes'in, Demirel'in, Özal'ın şimdi de Erdoğan'ın ülkeye kaçamak kazandırdıklarıyla yetinemez. 21.yy.'ı bu şekilde götüremez, götürmemelidir.

Bu ülke hepimizin. Kendimizi düşünmüyorsak çocuklarımızı, torunlarımızı düşünelim.

Anayasamızda laik cumhuruyet, Atatürk ilke ve inkılapları güvence altına alınmış. Daha da önemlisi ve gereklisi milletimiz laik cumhuriyet ilkelerini benimsedi ve özümsedi. Bundan büyük güvence olabilir mi? Kamu oyu araştırmaları yapılıyor, her şey ortada.

İleri demokrasinin yaşandığı ülkelerde, demokrasinin ve şeffaflığın gereği siyasilerin her hareketi basın tarafından izlenip, görüntülenirken, Türkiye'de cumhurbaşkanlığı devri gibi çok önemli bir olay kapalı kapılar arkasında, gizlice yapılıyor. Sözüm ona, mesaj vermek için.

Kenan Evren seçimlerden önce, kendisine oy verilmemesi için televizyondan milleti uyardığı, kendisini neredeyse azarladığı Turgut Özal'a isteseydi başbakanlığı vermeyebilirdi. O günün şartlarında hiç de sorun olmazdı.

Ama o, yerli ve yabancı basının önünde, törenle başbakanlık görevini Turgut Özal'a verdi. Turgut Özal da sarılıp Kenan Evren'i öptü. Bizim ödümüz koptu. Demokrasi yolunda ne güzel bir manzaraydı.

Ve şimdi, 21.yy.'da cumhurbaşkanlığı devri gizli yapılıyor.

Kenan Evren kadar demokrat olamamak...

Üzgünüm, çok üzgünüm...