- Kategori
- Deneme
Kendi kusurlarımızı görebilmek

Ayna'da kimi görüyoruz?
İnsan hatalar yapmak daha sonra bu hataları görmek ve aklını da kullanarak bir daha bu hataları yapmamak gibi bir lükse sahiptir diye bir cümle kurmak istesemde aslında bu söylediğimi hayvanların dahi yapabildiğini görmezden gelemeyiz.
Hayvan -bile demek istemiyorum- da yaptığı hatadan ders çıkarabilme yetisine sahiptir. Bunları şimdi bir çok örnek vererek renkli ve daha canlı kılmamız mümkün. Ancak zihnimizi çalıştırmak adına bunu okuyuculara bırakıyorum.
İnsan; hata yapmadan bir yaşam sürmesi olanaksız olan canlı. Hata yapmak elimizde olmayan bir şeydir diye belki bu fikri savunabiliriz. Ancak hatayı tekrarlamak konusunda savunabileceğimiz fikirleri vicdanımız ne kadar destekler burasını en iyi birey olarak biz kendimiz biliriz.
Biz insanoğlu, karşımıza gönül aynasını koymayıp da kendi hatalarımızı görmek yerine başka insanlarında ayıpları yüzlerine vurarak "kişisel gelişimimizi" nasıl sürdürülebilir kılabiliriz. Bu mümkünlüğü oldukça zayıflamış bir durum. Yaptığımız hataları tecrübe edinerek veya başkalarının yaşanmış hayat hikayelerini irdeleyerek, karşılaşacağımız bir çok olaya geçmiş edinimlerimizle tavır alabiliriz ve yapmamız gerekenleri bu istikamette uygulayabiliriz.
Gönül aynamız, yahut bu gece ne yaptım diye bize soru sorduran vicdan, hergün ve her saniye karşımızda ve yanımızda oldukça ona rağmen hata yapmak nefsimiz yenilmişliğinin gönderde ki zafer bayrağı değil midir?
Kendi kusurlarımızı görebilmek gerçekten de, erdemli insanların, hatalarına sürekli bahaneler bulmayıp bunları kabullenen insanların sahip olabileceği belki de en değerli hazinelerden biridir. Sürekli yanımızda bizi öven ve eksiklerimizi söylemek yerine gizlemeye çalışan arkadaşımız hakiki anlamda gerçekten bir dost mudur? Elbette bu dost olması gereken kişinin de kendi yanlışlarını hatalarını görebilecek biri olması lazım gelir. Yoksa her insanın yanlışı yüzüne vurmak ayıplarını yüzüne vurmak yanlış olup, bu durum ayıp örten olmamız gerektiğini bize tekrar hatırlatmalıdır.
Bir kişiye bir ayıbını söylememiz onun o hatayı tekrar yapmaması için midir? Yoksa o kişiyi çevresinde o anda küçük düşürmek için mi? Her hata söyleyenin de dost olmadığını bu şekilde rahatlıkla söylebiliriz.
Biz, kendimiz, bu noktadan baktığımız da en iyi dostumuzu kendi içimizde bulmalıyız. Hatalarımızı kendimize biz söylemeliyiz. Her gün yaptığımız veya tekrarladığımız yanlışlara karşı yeni yeni türlü türlü bahaneler uydurmayıp nasıl bir çözüm nasıl bir çıkış olması gerektiğini sorgulamalıyız.
Daha fazla uzatıp konuyu dağıtmadan Mesnevi’den bir alıntı ile bitirelim.
"Dört hindli müslüman bir meclise girdiler ibadet etmek için rukua vardılar secde ettiler.
Her biri niyet etti tekbir getirdi. Kendi noksanlarının idraki içinde, hulus ile candan yakararak namaza başladılar.
Bu sırada mescidin müezzini geldi. Namaz kılan Hindlilerden biri, kendisinin namazda olduğunu unutarak Ey müezzin dedi. Ezanı okudun mu? Yoksa daha vakit var mı?
Öbür hindli de namaz içinde olduğu halde Sus be kardeşim söz söyledin namazın bozuldu diye söylendi.
Üçüncü Hindli ikincisine Amca dedi Ona ne kusur buluyorsun Sen de söz söyledin sen kendine bak öğüdü kendine ver.
Dördüncüsü Allah’a hamd olsun ki üçünüz gibi ben kuyuya düşmedim yani ben konuşarak namazımı bozmadım dedi.
Böylece dördünün de namazı bozuldu. Şunun bunun hatasını ayıbını görüp söyleyenler ayıbı olanlardan daha çok yol kaybederler, sapıklığa düşerler.
Kendi ayıbını gören can ne mutlu bir candır. Bir kimse birinin ayıbını görse onu kendi satın almış olur." Mesnevi cilt 2. 3030
Kenan Ekşi / http://www.kenaneksi.com/blog/?p=252