Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Mart '11

 
Kategori
Güncel
 

Kendin pişir kendin ye - Bir gazetecilik mangalı-

Kendin pişir kendin ye - Bir gazetecilik mangalı-
 

Yılın ikinci sokak hareketi… (Birincisini sorarsanız onu “Ne Mübarek Yürüyüş” adlı yazımda anlatmıştım.) 

Bu sefer gazeteciler… 

-Hepsi mi peki... 

-Yoo değil… 

-Gelenler bizden, gelemeyenler onlardan mı? 

- Olur mu? Hiç öyle şey… 

- Hepsi gazeteci… 

- Ne olup olmadıkları önemli değil, gazetecilik adına ortak paydadalar… 

 

İşin ilginç yanı ne biliyor musunuz? Hepsi eylemdeyken eylemi kimin çekip yayınlayacağı… 

Gelmeyenler mi? 

Gelip de eylemde çalışanlar mı? 

Yoksa sadece misafir gazeteciler mi bilinmez ama tek bir durum ortaya çıkacak o da “kendin pişir kendin ye”… 

Haberin ta kendisi bu sefer onlar… Hem içindeler hem dışındalar... 

Diker mi terzi kendi söküğünü bilinmez ama gazeteciler sokakta… 


Evet, son günlerde bir dalgadır gidiyor. Ama herkesin bilmediği bir şey var oda bu dalgalın tsunami doğurduğu. Her mesleğin kendine göre zorlukları, sıkıntıları vardır ama gazeteciliğin ayrı. Daha o mesleğin başlarında onlara zorunlu ders olarak hapishaneye düşünce yapılması gerekenler, hapishanede geçinebilme, orada yaşam alanı kurabilme ve hapishane psikolojisi gibi bir takım dersler konulup okutulması gerekir. Tabi ailelerine de toplu terapiler yapılmasında yarar vardır. Çünkü böyle bir durumda içerdeki dışarıdaki fark etmiyor hepsi tutsak oluyor. 

Şimdi şöyle bir düşünürken aklıma Napolyon’un o meşhur anekdotu geldi. “Napolyon savaşta İspanya'yı yenmiş. İspanya kralı siz ancak para ve mal için savaşırsınız biz ise namusumuz ve şerefimiz için savaşırız demiş...
Bunun üzerine Napolyon;
-Evet insanın neyi eksikse onun için sava
şır...” demiş. İşte bu anekdot günümüze uyarlandığında ve bugünden dokuz yıl gerilere gidildiğinde ne çok sokağa dökülme eylemlerine tanık olduğumuz akıllara gelir ve bu eylemlerin eksiği vardır fazlası yoktur. 

İşçiler… Emekçiler… Memurlar, insani koşullarda yaşam hakkı için,  

Eczacılar… Doktorlar emekleri, ekmekleri için,  

Avukatlar… Hak, hukuk, adalet için,  

Öğrenciler… Harç paraları, parasız eğitim için,  

Sanatçılar… Oyuncular… Çalışma koşulları, tiyatro binaları için,  

Aydınlar… Yazarlar… Çizerler… Gazeteciler… Özgürlük için,  

Faili meçhuller… Kayıp çocuklar… Sokak hayvanları… İçin,  

Hrant… Mumcu… İpekçi… 

Laiklik… Cumhuriyet için yürüdük, döküldük sokaklara… 

Neyimiz eksik, neyimiz yok… Neleri yitirdik… Neleri geri getirebiliriz diye haykırdık var gücümüzle sokaklarda… 

İşte bugün de o günlerden bir tanesi yaşandı. Azalan taraflarımız, eksilen yanlarımız artılarımız eksilerimiz serildi bir kez daha sokaklara… 

Kendileri pişirip yiyemediler belki ama mangalın kokusu geldi ta buralara… 

 

 
Toplam blog
: 255
: 326
Kayıt tarihi
: 26.11.10
 
 

İzmir doğumluyum. Uzun düşünceler, kısa şiirler hayatımın büyük bir bölümünü kaplar. Öyle gökkuşa..