Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Ağustos '10

 
Kategori
Güncel
 

Kendine Dönmeye Mecbursun

Biraz uzunca bir blog olacak bu. Ama bir çırpıda okuyacaksınız. Lütfen okunmasını sağlayınız. İnanın hayata attığınız değerli bir imza olacak bu. Şimdiden teşekkürler.

****

Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu’nu tanırsınız. Laf kalabalığı yapmadan çeşitli söyleşilerden derlenen sözleriyle değerli hocamızın ağzından birkaç tespit yapalım önce:

“50 sene önce de durum aynıydı şimdi de aynı. Türkiye’de gençler milli bir kültür edinemiyorlar. Çeşitli yollardan bu engelleniyor. Çocuklar misyoner okullarında eğitim alıyorlar. İster özel olsun ister devler olsun birçok yabancı eğitim veren okulda misyoner eğitimi veriliyor. Bir millet kendi okulunda bunu yaptırıyorsa bu bir milletin intiharı anlamına gelir. Böyle okullarda yetişen öğrenciler daha sonra tarzanistana giderek orada eğitim görmeyi hayal ediyorlar. Bu mandacılık değil de nedir? Kendi kültüründen haberi yok. Okumadan haberi yok. Anne-babalar bile bunun farkında değiller. Aileler birbirlerine övünüyorlar benim çocuğum şu özel okulda okuyor bu yabancı eğitimi alıyor diye. Çocuğunun üzerindeki sömürgenin farkında değil.…”

“Yurt dışında doğmuş çocuklar için yapılacak en öncelikli çalışma iyi bir Türkçe öğrenmelerini sağlamak ve kendi kültürümüzü tanıtmaktır. Tasavvuf kültürü gençlere özellikle aşılanmalıdır. Tasavvufun hakikisini muhakkak canlandırmak lazımdır. Hangi tarikat olursa olsun. Tasavvufu canlandırmadıkça Türkler tarihten silinir. Çünkü Türkleri var eden, dünyaya hâkim kılan tasavvuf düşüncesidir. Orta Asya’nın müslüman oluşunu Hoca Ahmed Yesevi’ye borçluyuz. Yunus Emre’ler, Hacı Bektaş-ı Veli’ler, Hacı Bayram Veli’ler ya Ahmed Yesevi’nin talebeleri ya onların talebe silsilesindendirler. Bunlarla Anadolu Türkleşmiştir. Tasavvuf olmazsa Türkleri birbirine bağlayan ortak bir değerde kalmaz. Herhangi bir yerde on tane Türk ‘ü bir araya getir. Maalesef aynı millet gibi değildirler. Çeçenleri bu konuda örnek olarak verebiliriz. Onları bağlayan tasavvuf ile birinci savaşı kazandılar. Ancak sonradan mahsus onlara Vahabilik bulaştırılarak aralarına nifak sokuldu ve ikinci çeçen savaşını kaybettiler.”

“ABD ve AB matematik olarak aynı sonuca çıkar. Tarzanca eğitim görürsen Tarzan olursun. İngilizce 2-3 dilin kırmasıdır. Oxford’daki asillik ABD’de “paran kadar konuş” şekline gelmiştir. 1066 yılında Normanlar Fransa’dan İngiltere’ye geçip işgal edince İngilizlerin ilkel yaşamlarıyla karşılaşıyorlar ve onlara hakim oluyorlar. Oxford “öküz kalesi” demektir. Bugüne kadar da üst tabaka hep Normanlar olmuştur asillik devam etmiştir. Hâlbuki bizde köylü bile başbakan olabilmiştir. Orada demokrasiyi insanları uyutmak için kullanmışlardır hep. Asıl önemli olan bunun bağıntısını “çakozlamak”.

Sizden şu bağıntıyı kurmanızı istiyorum. 1071 Selçuklulardan önceleri de Türkler Anadolu’ya gelmeye başlamışlardı. İngilizler ilkel yaşarken 200 sene evvel İbn-İ Sina ve benzerleri en ileri tıp, bilim, cebir (Harezmi-Harzemli, Türkistan) bulmuşlardı. Bunları yabancı kitaplarda görebilirsiniz ama bizde öğretmezler, atalarımızı öğrenmeyelim diye. Okuyan ve okumayan, başka ayrım yok, yoksa herkes bizdendir. O zaman bizim tıp kitabı Avrupa’da okutuluyordu. Veba pireden geçer, fare pireyi taşır. Osmanlı’dan hekim istemişlerdi bu hastalığa çare bulmak için. Gidiyor ve onlara yıkanmayı öğretiyorlar bizimkiler….. Nostradamus’u Türkiye’de keşfettiler yeni. Katolik papazıdır. O zamanki en büyük devletler Türk devletleri. Nostradamus çıkmış dolaşmış, tıp ve Türk tasavvufunu öğrenmiş, binlerce yıllık. Yazmış ama kehanet olmuş... Selçuklular haçlıları bitirdi… O temaslarla kimya (chemistry kimya’dan gelir) vs. öğrendiler. Batılı Türk diyemez. Ne korkuyorsun hala. Batıya insanlığı da biz öğrettik. Bizim bölgelerde katliam yoktur. Bir tane onbaşı, herkes memnundur, idare eder. Osmanlı’dan sonra İttihat ve Terakki sayesinde savaş. Hâlbuki Osmanlı barışı (pax ottomana) 600 sene sürüyor. Batı eskiden de bugün de katliam meraklısıdır. Babamın memleketi Batı Trakya Kavala. Onun zamanında çoğu Türk imiş. Şimdi bir tane Türk yok. Kendi tarihini bilmezsen batının oyununa alet olursun.”<ı>“Haysiyetli devlet adamı arslanlar gibi Türkçe konuşur ve işi tercümanlık olan birisi de ingilizce’ye çevirir. O zaman herkes saygı ile dinler. Yoksa kuçu kuçu gelmiş derler. Bunlar millete yapılan beyin ameliyatlarının neticesidir. Bir doktora sordum beyinsiz ve ciğersiz bir insan yaşayabilir mi diye. Olmaz dedi. Ama nasıl olur milyonlarcası geziniyor dedim. Ama şimdi milyonlarcası da anlıyor artık durumu. Kimileri İngilizce eğitim yapıyoruz çünkü AB’ye gireceğiz diyorlar. Devlet misyoner okulları açtı. Türk lisesi dememek için Anatolia lisesi dediler. Anatolia Roma’nın eyaletinin ismidir. Türkçe okutulmayan Türk lisesi olur mu? Atatürk T.E.D (Türk Eğitim Derneği) eski adı Türk Maarif Cemiyeti’ni kurdu. İkisi de Türkçe ikisini de kullanabilirisiniz. Örnek okul olarak. Bütün dersler Türkçe ama yabancı dil iyi öğretilirdi. Şimdi öğretim ingilizce olarak yapılıyor, işin kötüsü şimdiki yöneticiler de Atatürk’ün böyle istediği şeklinde açıklamalarda bulunuyorlar. Bu, tarihin tahrifidir. Şerefsizliktir.”

“Eski terimleri de öğrenmeliyiz. Okusa da anlayamaz hale gelmek olmaz. Mezar taşını bile okuyamazsın yoksa. Eskileri de okuyacaksın. Biz divan edebiyatı da tasavvuf edebiyatı da okuyorduk. Türk yazıtlarını da. 100 sene evvele dönelim anlamına değil köprüleri atmayacaksın oyunun bini bir para batılılarda. Yeni kavramlar üretelim. Ben yeni kavramlar türetme elebaşısıyım. Tarzanca öğrenip Avrupa’ya gidiyorlar ama kimse suratına bakmıyor. Biraz o ülkenin dilini öğrenince birşeyler oluyor. ABD ordusu da 10 sene sonra Ispanyolca konuşuyor olacak. Harpten sonra 50 sene ingilizce tamam ama şimdi değişiyor. Amerika’da şimdi Çince öğreniyorlar. Tarzanca sınıfında İngiltere’nin neresinde hangi kilise var onu öğretiyorlar. İnsanları tek dil ve tek kültürlü yapmak insanlık suçudur. Çok kültürlülük insanlığın zenginliğidir.” “Düzgün insansan, herkesten fazla çalışırsan, Türk olduğunu unutmazsan eşitler arasında dünya kardeşliği olur o zaman - Tasavvuf Uygurlardan geliyor- o zaman bir şeyler yaparsın. Şahsiyetsiz olursan hiçbir şey yapamazsın. Matematik + Bilim + Gönül = Gerçek İnsan.”

…………….”Kibirlenmemenin yolu nedir peki? Türklerin ta Uygurlardan beri gönüllerinde var olan mutasavvıflığa yönelmektir. Yani gönül terbiyesine ulaşmaktır. Tasavvufi terbiye ile insanları insanlaştırmak lazımdır. Bunu tarihte ilk kez Türkler yapmıştır. Gönül terbiyesi olmayanın makam mevki sevgisi artar. Bu da o kişiyi ve onun maiyetini felakete götürür.”17 Ekim’de ayarlı basın altın harflerle “giriyoruz” diye yazıyorlar adamlar belki 20 sene sonra konuşuruz seninle diyorlar. Aynı anda Le Monde’da bir AB yetkilisi 5-10 seneye kalmaz dağılacak diyor. Ayarlı basın şunları da yapın da alacaklar diyor ama onlarda yok. Niye almak istemiyorlar? Müslüman diye mi? -Değil. İngiltere gibi ikinci bir ajan ülke (ABD ajanı) istemiyorlar da ondan almıyorlar. Avrupa’da ne gençlik, ne kaynak, ne ordu var ama hala kafası çalışan insanlar var onun için ayakta duruyor.”

“Bir ülke topla tüfekle bitirilmez. Top tüfek falan askeri malların ticareti içindir. Bu işler beyinlerin ve zihinlerin böyle fethedilmesiyle fethedilir. Bu tür savaşta kelimeler çok önemlidir. Durup dururken bir yerlerde bu işin uzmanları bir kelime icat ederler. Durup dururken bir milleti veya bütün Müslümanlığı tek kelimeyle öcü gösterirler. Basın yayınla öyle ayarlarlar ki, her gün Pavlov’un köpekleri gibi dünya kamuoyunda haklılık kazanırlar. Irak’a karşı, Afganistan’a karşı Kosova’ya karşı saldırılar hep bu şekilde olmuştur. Birer kelimeyle bu işler yapılır. Dünyayı asıl idare edenlerin düşmanlıklarını anlayıp da birileri karşı çıkınca bunları susturmak için de karşısına bir kelime icat ederler.”

“Pozitif bilimci değil, müspet bilimciyim. Bizim eski âlimlerimizde söyle bir anlayış vardır: Bir âlimin âlim olabilmesi için hem maddi hem de manevi ilimlerde bilgi sahibi olması lazımdır. Biz bunu sonradan keşfettik ve akil ve bilimle, gönülle maneviyatı birleştirmenin gereğini anlattık. Bati her şeyi akla dayamıştır hâlbuki akil bir uzuvdur. Doğu’da aklin üstünde bir şey vardır o da gönüldür. Aklı, gönlün yönetmesi gerekir. Bilgisayar yazılımı gibi. Toplumun da gönlü vardır ve bu da harstır, kültürdür.”

“Türk olmak, Alman olmak ya da Rus olmak, irk meselesi değildir. Bir biyolojik gen, yani kalıtım var. Bir de kültür genleri var. Bir millete mensup olmak demek kafa ve gönül meselesidir. Soyunu sopunu tartışmak anlamsız. Orta Asya'da bakıyorsunuz biyolojik olarak tip tam Türk ama ağzını açıyor, Rusça konuşuyor ve bundan da övünüyor, kendini Rus sanıyor dangalak. Bunlara mankurt derler. Biz ise gönüllü mankurtluk yapıyoruz. “Din, kültürün en önemli unsurudur. Biz lisedeyken üçüncü mevkide Anadolu seyahatleri yapardım. Köylüler oturmuş. Gider sorardım: "Türk ne demek?" Adam da derdi ki "Türk demek, Müslüman demek." Peki, Müslüman ne demek? "Türk demek." Dünyada birçok yerde de böyle biliniyor. Türkler bin sene İslam’ı temsil etmiş, koruyucusu olmuştur. Bizim kimliğimizdeki Türklük ile Müslümanlığı ayırmak bir Amerikan oyunudur. Daha doğrusu, yeni dünya düzenci küresel kraliyetçi takimin ve oradaki buradaki gizli cemiyet uzantılarının marifetiyle yapılmıştır. Türkü Müslüman lafına, Müslüman Türk lafına düşman ettiler. Türkiye Cumhuriyeti içinde, kendisini nasıl tanımlıyorsa tanımlasın herkes Türk'tür.”

“… Batı bilimi bizden öğrendi. …Tarih bir tahterevalli gibidir. Bunun matematiksel denklemlerini yazabilirim. Beş yüz sene Batı tarafı yükselir, öbür tarafı aşağı iner, beş yüz sene de tersi olur. Şimdi, sıra bize gelmiştir. Batı, Amerika’sıyla Avrupa’sıyla içinden çürüyor. Onun için sıra bize geliyor kimse merak etmesin.” "Milli" deyince hamaset, ırkçılık falan yapmıyoruz. Herkese hitap ediyoruz ve şimdi birlik ve beraberlik zamanıdır. Yoksa gizli cemiyet üyeleri de dahil hepimiz hapı yutacağız. Bu gizli cemiyetlerin isimleri nedir? Kim üstüne alıyorsa onları kastediyorum. Bütün devlet kademelerinde, çeşitli partilerin başlarında, üniversitelerde, özel kuruluşlarda, vakıflarda hatta bilmem ne derneğinin başında bu gizli cemiyet üyeleri vardır. Asil patronları da dışarıdadır. Bunların niyeti dünya hakimiyeti kurmaktır. Bunların arkasında gizli cemiyet önünde daha az gizli cemiyet, en önde de açık gibi görünen ama gayesi gizli cemiyetler vardır. İşleri böyle yürütürler. Oralara da vasıfsız ve şerefsiz oldukları için birtakım adamları koyarlar. Onlar da Türkiye'yi teslim ederler. Bu ana yapıyla uğraşmadan Türkiye'de hiçbir şey hallolmaz. Ama, şunu da söylemek lazım ki, yeni dünya düzencilerin işi Amerika'da da Avrupa'da da bitiyor. Müjde!”

-Sizin bir müjdeniz de "Türk dünyasının 100 senelik planı." Bunu açar mısınız?

“Açar mıyım yahu. Biz, kâğıt falan oynamıyoruz ama elimizi de göstermeyiz yani.”

**************************************

Alıntılar bu kadar…

Lütfen dikkatle bir daha okuyunuz.

Göreceksiniz ki,

Yıllardır söylediğimiz gibi;

- Türkler geri dönüyor.

- Tarih yeniden yazılacak, tarih de Türk’ü yeniden yazacak. Aleme düzen verilecek, İNSANca, TÜRKçe…

- Türklük kültürel bir olgudur. Başka kelime ve kavramlarla ırkçılık yapan kim olursa olsun çok büyük hata içindedir. Masa başında yapılan abuk Türk tanımı elbisesi kaldırılıp atılmakta ve Hoca Ahmet Yesevî anlayışına özlemle ve sevinç gözyaşlarıyla dönülmektedir.

 

 
Toplam blog
: 84
: 1808
Kayıt tarihi
: 28.04.08
 
 

Elektrik mühendisi, "öğretimci", 2 çocuk babası, aslen Kuzey Kafkasyalı, Türk ve Türk'e dair olan..