Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Kasım '13

 
Kategori
Psikoloji
 

Kendine izin ver

Kendine izin ver
 

Hepimizin bir kaçısı var, bu kaçışlar bazen az seçenekli bazen de önünü alamadığımız binlercesi...

Ya içinde kaybolacağız ya da son gücümüzü kullanmamız gerekse bile çıkacağız işin içinden.

Yaşadıklarımız bazen gözlerimizin önünden hızlıca geçer ve gözlerimizi sımsıkı kapatıp başımızın hızla dönmesine izin veririz, bazen çok güzeldir, bazense en kötüsü...

Kendimi yalnız hissettiğimde düşündüğüm bir şey var, "Milyonlarca insan var ben onlara dokunup geçiyorum ama hiçbirinin yüzü tanıdık değil."
O kadar doğru ki, İstanbul gibi; öyle bir şehir ki milyonlarca insanın arasında birden yalnız bırakabiliyor seni.
Sen konuşuyorsun, anlatabildiğin kadar hatta sesinin yettiği kadar bağırıyorsun ama seni kimse duymuyor, belki de duymak istemiyor.

Kimin gücü daha fazlaysa o kazanıyor, kimin düşü daha güçlüyse o alıyor diğerinin en büyük düşünü ve ellerinin arasında eziyor sonra kum taneleri gibi rüzgarda nereye gittiği belli olmadan dağılıyorlar.

Kendine yetemiyorsun, çaresiz kalıyorsun bazen; binbir yol yaratıyorsun kafanda ama hiçbirinin çıkışı yok çünkü sen çıkışları bulacak kadar güçlü değilsin...

Bir yalanın içinde doğruyu aramak gibi bir şey, olmayacağını bile bile aramak...

Sen yalnız kalıyorsun çünkü kendine binbir yalan söylüyorsun, yanlış yolda olsan da doğruyu aramak için didinip duruyorsun fakat bulamayacağını reddediyor beynin; aslında yanlış yoldan dönmezsen doğru yolu hiç bulamayacaksın, yanlış yoldan dönmek korkutuyor seni çünkü kaybolmuşsun dönemeyeceğinden endişe ediyorsun.

Bir filmi düşün en gerilimli sahnesini ya da en romantik sahnesini, arkadan verilen fon müziği olmasa ne kadar işleyebilir sana?

Sen müziksiz bir dünyada koşuyorsun ve sadece hızlı kalp atışının sesini duyuyorsun bir de düzensiz nefesini. Kulakların kapalı, sadece kendi düşüncelerin seninle konuşuyor.

Bir bilmece var çözemediğin ve sen yanıtını ne kadar düşünsende bulamıyorsun, tam bu sırada sana bu bilmecenin cevabını veren biri çıkıyor; rahatlayıp da haz alamamak bu!

Şimdi sen İstanbul'u çok seviyorsun ama seni daima yalnız bırakarak cezalandırıyor ve her seferinde ondan vazgeçmiyorsun çünkü ona bağlanmışsın! Kimseyi görmüyor gözün, varlığından haz alıyorsun, yokluğunda kendini kandırıyorsun...

Sevilmeyi mi seviyorsun yoksa dinlenmeyi mi?

Şimdi gözlerini kapat ve başının dönmesine izin ver sonra kendinde o hiç bulamadığın gücü bul, sonra en zirveye geldiğinde bilmeceyi çözen de sen olacaksın haz duygusunu tadan da!

  

 
Toplam blog
: 53
: 633
Kayıt tarihi
: 25.01.13
 
 

Eski bir romanın yırtılmış sayfasındaki cesur kadınım, özgürlüğün düşüncelerde sınırsızlık olduğu..