- Kategori
- Psikoloji
Bilgisayar oyunları şiddeti özendirir mi?

Bilgisayar oyunları şiddeti özendirir mi?
Haftasonu katıldığım Uluslararası Teknoloji Bağımlılığı Kongresinde konuşmacılardan birinin konusu bilgisayar oyunları ve çocuklarımız idi. Bu, özellikle ilgimi çeken bir konuydu ve bu alanda sayısız çalışma yapmış olan Dr. Cheryl Olson’ın anlattıklarını keyifle dinledim. Duyduklarım çok hoşuma gitti.
Şiddet içeren bilgisayar oyunlarının çocukları şiddete yönelttiği yönünde söylentiler vardır. Bu konu ebeveynler için bir endişe kaynağı olabilir. Şiddet içeren oyunlar ile şiddet davranışları arasında doğrudan bir sebep sonuç ilişkisi olmadığını duymak bu konudaki endişeleri yatıştırabilir. Ne bilgisayar oynamak ne de kavga etmek çocuklar ve ergenler için anormal davranışlar değildir ve şiddet davranışları da çoğu zaman çevreden kaynaklı stres ve kişilik özellikleri ile açıklanabilir.
Çok şiddet içeren bilgisayar oyunlarının en bilindiği GTA’dır. Bu oyunda çocuklar suçlu bir çete üyesini canlandırır ve suç işlerler. Bu tarz oyunların çocukları suça yönelteceğinden, dahası onları şiddete karşı hissizleştireceğinden, duygularını körelteceğinden korkulur. Fakat bir suçluyu canlandırıyor olmak, bir suçlu olmak istemekle aynı şey değildir. Dr. Olson’ın araştırmalarından çıkan sonuç, sorulduğu zaman çocukların bilgisayar oyunlarındaki şiddetin gerçek olmadığının bilincinde olması. Oyunların gerçek olmadığını bilmenin onları rahatlattığını ifade etmişler. Dahası (bana göre en can alıcı kısım), asıl haber izlemekten rahatsız olduklarını, çünkü haberlerde anlatılan şiddetin gerçek olduğunu bildiklerini ifade etmişler. Bu da demektir ki, çocuklar ne kadar şiddet ve suç içeren bilgisayar oyunu oynamış olurlarsa olsunlar, gerçek şiddetin ayrımını yapabiliyorlar, bunun kötü olduğunu biliyorlar ve bundan rahatsızlık duyuyorlar. Bu durumda şiddete meyilli, kendisine ve çevresine zarar veren bir çocuk için oynadığı bilgisayar oyunlarını suçlamadan önce başka etkenlere bakılmalı. Çünkü bilgisayar oyunları şiddet veya suç eğiliminin sebebi değil, ancak bir sonucu olabilir.
Oyunların öyle korkulacak zararları olmadığı gibi faydalarından da söz edildi. Bunlardan en önemlisi, özellikle birden fazla oyuncuyla oynanan oyunların çocuğu sosyalleştirmesidir. Velinin asıl endişelenmesi gereken davranış, uzun sürelerle ve kendini sosyal çevreden izole ederek oynanan oyunlardır. Çocuğun yeni deneyimler kazanıp ilgi alanı edinmesi de oyunların faydalarından biridir. Örneğin Age of Empires, Total War türünde bir oyun oynayan çocuk strateji becerilerini geliştirme şansı bulmanın yanında, farklı kültürler ve tarih hakkında da bilgi edinecektir. World of Warcraft gibi dünyanın dört bir yanından başka oyuncularla birlikte oynanan bir oyunun şöyle bir avantajı vardır mesela: Oyunda bazen bir grup olarak hareket edilmesi gerekir, gruptaki herkesin üzerine düşen görevler vardır ve grubun başarısı, herkesin üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmesine bağlıdır. Bu, çocuğun sorumluluk anlayışını geliştirmesine olanak sağlar. Dahası, oyuncuların kişisel bilgileri anonim kaldığından, 14 yaşında bir çocuğa yetişkin insanlara grup liderliği yapması şansı da verir. Gerçek hayatta bir çocuk için bu tarz bir liderlik ve eşitlik şansı pek bulunmaz. Çocuk birçok oyunda farklı rolleri dener, gerçek hayatta yapma şansı bulamayacağı şeyleri oyunlarda yapabilir.
Bilgisayar oyunları konusunda velinin dikkat etmesi gereken en önemli şey, çocuğun bu oyunların başında ne kadar vakit geçirdiğidir. Çünkü bilgisayar oyunları korkulduğu kadar tehlikeli olmasa da, çocuğun çevresiyle de yeterli etkileşim içerisinde olması gerekir. Eğer oyunlar bunu engellerse, önlem alınmalı, süre dikkatli bir şekilde kontrol edilmelidir. Ta en başta çocuğa ilk kez bilgisayar, playstation vs alındığı andan itibaren günlük limit konmalı, çocuğun bunlara her zaman erişimi olmamalıdır. Yaşı ilerledikçe bu kontrol yavaşça çocuğa bırakılmalı, ne zaman ders çalışıp ne zaman oyun oynayabileceğinin ayarını kendi yapabiliyor hale getirilmelidir. Bu kontrolü sağlayabilmek ve çocuğa bu sorumluluğu öğretebilmek kolay şeyler değil elbette, ama ebeveynlik de çocuğa yemeğini yedirip kendi kendine büyümesini beklemekten ibaret değildir zaten. Ebeveynlik yoğun emek, zaman, çaba isteyen bir iştir, zoru başarmaktır.
Bir de Dr. Olson’ın ebeveynlere bir tavsiyesi oldu ki buna ben de katılıyorum: Çocuğunuzun oynadığı oyunları birlikte oynayın. Onlardan size öğretmesini isteyin, deneyin, oyunu neden sevdiğini anlamaya çalışın. Bu sayede hem birlikte kaliteli vakit geçirmiş olursunuz –ki bu çocuğuna en iyi imkanları sağlayabilmek için dişini tırnağına takıp çalışan bir velinin harcayacağı her bir kuruştan daha değerlidir-, hem de çocuğunuzun oynadığı oyunlar hakkında da daha net bir fikriniz olabilir.
Çocukluğu ve ergenliği boyunca bilgisayar ve playstation oyunlarıyla çok haşır neşir olmuş, hâlâ da vakit buldukça oynayan biri olarak ben oyun seçerken hikaye bazlı oyunları tercih etmenizi tavsiye ederim (tabi çocuğunuzun oyun zevki çoktan başka yönde gelişmemişse). Bunlara yaygın olarak rpg oyunları denir. Oyun kabının bir yerlerinde öyle bir ibare görebilirsiniz. Bu tarz oyunlarda devam edebilmek için oyunun hikayesinin anlaşılması gerektiğinden, bir yerden sonra oyunu durdurup durdurup bir sözlük alarak konuşmaları çözmeye çalışmaya teşvik ediyor. Bu da İngilizce öğrenilmesini kolaylaştırıyor, hem de özendiriyor. Özellikle Squareenix (eski adıyla Squaresoft) markasının oyunlarının hikayelerini çok başarılı bulurum ben. Kalitelerini bozmadılarsa tavsiye ederim.
Not: Dr. Olson’ın çalışmaları hakkında daha fazla bilgi edinmek isteyenler www.grandtheftchildhood.com sitesini inceleyebilirler.