- Kategori
- Psikoloji
Kendine konuşanlar

Bugün duraga dogru gidiyorum, durak da mahallemizin hemen sonunda köşede..hızlı adımlarla gidiyorum,çünkü yetişmem gereken bir yer var..karşımdan orta yaşlı başı kapalı bir teyze geliyor. Baktım dudakları kımıldanıyor, saga sola bakarak konuşuyor. Yanından tebessüm ederek geçtim..fakat o kendini kaybetmiş bir şekilde mırıldanıyor durmadan..
Duraga geldim, saatime baktım tam yedi dakika var dolmuşun gelmesine. ''Erken gelmişim''dedim içimden. Şimdi işin yoksa bekle. Hava o kadar güzel ki... Keşke güneş gözlüğümü alsaydım diye hayıflandım kendi kendime. Üzerimdeki mont da sıktı beni. Üşenmesem eve gidip üzerimdeki montu çıkarıp daha ince birşeyler giyecegim ama dolmuşu kaçırma riski var bu arada, göze alamam.
Yanında durdugum evin alçak duvarının üzerine oturdum, eni-konu etrafı serediyorum. Oldum olası insanları incelemeye bayılırım zaten. İlginç tipler... ilginç mimikler, yürüyüşler dikkatimi çeker...Her insan başlı başına film gibidir. Otur seyret farkettirmeden...Egleniyor insan.
Durakta beklerken, mahallemizin indirmeden yapılmış bakkalı Süleyman Amca'nın dükkanından ufak-tefek, saçları kırlaşmış bir adam çıktı. Elindeki ekmegini süleyman amcadan aldıgı gazeteye sarmaladı. Sigarasını dişlerinin arasında ezerek sanki hırsla konuşuyordu. Birisine kızdıgı muhakkaktı...Bakkal Süleyman Amca çok sakin, çok mülayim bir adamdır. Yüzünden yumuşaklık akar adamın resmen. Sanırsınız ki hiç öfkelenmez..Süleyman Amca'mıza kızması imkansız... O da kızgın bakışlarını saga sola fırlatarak yürüdü .
Öglen saatiydi beklediğim. Tam da ögrencilerin okuldan çıkış saati.Ortalık birden kalabalıklaştı.İtişip kakışanlar, birbirilerinin sırtına binip naralar atanlar, agız dolusu küfürler savuranlar... Bunun yanı sıra sakin sakin yürüyen birkaç kişi yok degildi hani. Sinirli, asabi bir yeni nesil yetişiyor besbelli. Kızlarımız korkudan kaldırımın kenarından yürüyorlar. Bir tanesi oglanın birine kızmış olmalı ki, yola dogru öfkeli bakışlar fırlatarak söyleniyor. korkmasa, üstüne yürüse belki oglan ondan tırsacak ama her zamanki gibi işte...her zaman köşeye yapışan bizim taraf oluyor. Nedir şu erkeklerin karşı cinse çektirdikleri, daha bu yaşlarda başlıyor işte bunlar böyle yapmaya. Erkek çocukların ciddi şekilde terbiyeye ihtiyaçları var. Topluma kazandırılmaları açısından diyorum hani.
Tam o sırada köşeden bir tüp arabası geçiyor önümden. Servis şoförü telsiz telefonuyla konuşuyor. Büyük ihtimal siparişleri alan genç kızımızla konuşuyor. Abimiz sinirleniyor birden. Telefonu fırlatıyor yan koltuga. ''amaaan''dercesine yayıyor agzını yüzünde.. gülümsüyorum ben...''Allah allaah'' diyerek. Bu kaçıncı? Demek ki akşama kadar burada otursam. insanları incelesem neler görecegim.
Kendisiyle konuşan ne çok insan gördüm. Bu gün herkes ne çok sinirliydi.''havalardandır''diye düşünüyorum içimden... bir sıcak, bir soguk. Hormonların dengesi de şaştı bu arada galiba.
Şu dolmuş gelse de gitsem artık. Sıkıldım. Bu kadar az zamana ne çok izlenim sıgdırdım. Az sonra ara sokaktan beklediğim dolmuşun döndüğünü gördüm. ''hele şükür''dedim seslice..kendi sesimi duyunca kulaklarıma inanamadım..
Dolmuşun agzına kadar dolu oldugunu görünce ''of yaa off'' dedim.
Dolmuşun camına balık gibi yapışmış yolcular bana meraklı gözlerle bakıyorlar. binecek miyim diye. O kadar beklemişim yedi dakikadır. Ama baktım binilecek gibi degil. Kendime kızdım bir de bu arada araba kullanmayı ögrenmediğim için. Baktım baktım...''git''diye elimle işaret ettim şoföre kızgınca. Yürüdüm gittim..
Bir daha, karşılaştıgım insanların yüzlerine bakmayacagımdan eminim. Baktıgım her on yüzden beşi, kendi kendine konuşuyor. Neden kendi kendimize konuşuyoruz anlamıyorum. Yalnızlıgımızdan mı yoksa? kendimizi kimseye açmadıgımızdan mı, bilmiyorum..
sevgi'yle
Resim:www.artacademy.com.tr