- Kategori
- Psikoloji
Kendine zarar vermenin eşiğinde...
Gözleri anlamını yitirmemiş ama yorgun rüzgarların kıyısında bakıyordu sanki. Zaman onun için yaralayıp bütün bedenini geçip gidiyordu. Farklı olan ne vardı diyordu hayatta ama herşey farklılaşıyordu o farketmeden... Tıkanıp kaldım ona ne bir teselli verdim ne de bir umut hayata dair. Yine de anlıyordu beni ya da ben öyle tahmin ediyordum. Uzaklara bakıyordu uzaklarda kaybettiği birini arar gibiydi. Gülüyordu, mutluydu ama gerçekten bakabilen biri anlardı aslında acının yalnızlığını yaşadığını... Sigarasının dumanına karışmıştı bütün kayboluşları. Herşeyin bir yalnızlığa eklendiği bu koca şehirde yalnız mıydı yoksa. Değildi yalnız değildi... Etrafında ışıltılı, yoğun bir hayat vardı ve o hayatı var eden insanlar... Kimse gerçekten anlayamazdı bir başkasını bu şehirde. Bütün aynalar kendilerine dönüktü ve bitmek bilmeyen bencilliklere.
Tutunmak istemek birşeylere hayatta o da bunu denemişti. Birini sevmişti sevebildiği kadar. Kendi çapında ve yoğunluğundaydı sevgisi yolunda gitmedi birşeyler parçalandı sevgisi yine kendi elinde. Hayat biryerlere tutunmayı öğretmişti ona bir dalı koptuğunda diğerine tutunuyordu. Ya bütün dalları koparsa... Ama bahar gelirdi yine çiçek açardı durmadan, dal verirdi hayata, yoğunlaşırdı yine hayatın mevsimlerinde. Yalancı baharlardan uzak... Hayat herkese bir mevsim veriyordu ve umutsuzluktan sonra mutluluk yaşatıyordu. Tıpkı kıştan sonra baharın gelmesi gibi. Kalanları katıyordu yarım bıraktıklarına ve tamamlamaya çalışıyordu eksik yerlerini...
Bir insan ne zaman kendine zarar verebilir? Bitirdiği, tükettiği yollarının sonunda mı yoksa kendi boşluğunda mı... O yavaş yavaş kendine zarar veriyordu bunu o bile farketmiyordu. Kalan zaman ağzında acı bir tat bırakıyordu. Yüreğinde de kırıklar. İnsanlar hep kendilerini acıtırlar, başkalarının canını acıtmak için uğraştıklarında bile hep kendilerine yaparlar. Bunun adı "ilahi adalet" mi yoksa başka birşey mi çözemezler. O da tam bu noktada takılmıştı sanki, yolu çıkmaza girmişti. Hesapları hep kendisine kesiyordu, sorularıysa hayatın yollarında kaybolmuş, cevapsız bırakılmıştı... Birgün karşılaştı kimsesiz yüzüyle aynalarda o zaman karar vermek için çok geçti. Tamamlamıştı yarı ömrünü yalnız, kendi başına zararlarıyla, kaderleriyle...
Şimdi yorgun rüzgarların kıyısına bakıyor yine, kendine zarar vermenin eşiğine ramak kala...