- Kategori
- Mizah
KENE’yi SARS’acak şok anlar

Resim: Pekin havaalanı Rehberi beklerken:) ortadaki Penum :)
Giden gidene..
Herkes gibi beni de bir tatil telaşı aldı.
Kaşıntılar başladı..
Yanlış anlamayın ama Türkiye'nin hatta Dünya'nın her tarafındaki sahillerinde kulaç atmış, kuma yatmış biri olarak son 4 yıldır hep karadeniz’e gidiyorum.
Dağları, yaylaları dolaşıyorum.
Akşam oldu. Eve gidiyorum. Eşim'e
- Eeee.. anlat bakalım. Ne zaman gidiyoruz..
- Nereye?
- Memlekete..
- Bu sene gidemeyiz.
- Niye?
- Eee.. görmüyon mu.. ortalığı kene kasıp kavuruyor. Sen gidersen git. Ben gelmiyorum.
- Yaa.. bırak bu boş lafları..
- Ölü sayısı 36 ya çıkmış ama
- Sen biliyormusun bu ülkede trafik kazasından ya da kanserden yılda kaç kişi ölüyor.
- !!..
- Ölü sayısı 36 ya çıkmışmış.. Alla.. Alla..
Sabah işteyim. Hani kene den korktuğumdan değil de, bilgi, bilgidir diye “ Ulaa.. ahada kene ısırdı. Bit kadar hayvan. Isırdığını nerden anlayacağız” deyip kene ısırması sonucunda belirtileri nelerdir diye şöyle bir bilgisayar da göz atıyorum.
“ Aaa!!.. pekte yabancı gelmiyor bana. “
Kene ısırmasından sonra halsizlik, iştahsızlık, ateş, baş ağrısı, kollarda ve bacaklarda şiddetli ağrı ile başlayabilir. Bulantı, kusma, karın ağrısı olabilir. diyor.
Şaşırıyorum!!. Ezberimde kalmış gibi.. Alla!!.. Alla!!.. Sanki bunları ben bi yerde tekrar okumuştum.
Hımm..
Sonradan hatırlıyorum.
Anlatayım..
Bakınız sene 2003 aylardan Şubat..
Çin, Guanzo'da her yıl düzenlenen Canton ihtisas fuarı için 2 ay önceden bir grup arkadaşlarla turizm firmasından 10 günlük anahtar teslimi, paket seyahat için yer ayırtıp, bütün rezervasyonları yaptırıp, parasınıda kredi kartından çektiriyoruz.
Fuar zamanına son 1 hafta kala, yerli, yabancı yazılı ve görsel medya da her ne hikmetse Çin'deki SARS ölüm vakaları birden patlıyorlar..
Bütün Dünya bu olaydan tırsıyor. Çin, acaip bir ekonomik dar boğaza giriyor. Düşünün adamların domatesleri bile tarlada kalıyor.
O günde tıpkı bu gün gibi, SARS ın bilgisayarda belirtilerine bakıyorum..
SARS, hastalığı, insanlarda ani başlayan yüksek ateş, baş ağrısı, bulantı, kusma, karın ağrısı, şiddetli halsizlik, eklem, kol, bacaklarda kaslarda ağrı, yorgunluk gibi ek olarak kuru öksürük, boğaz ağrısı, solunum sıkıntısı şeklinde kendini gösterir diye defalarca okuyorum..
Sars'ın belirtileri kuru öksürük, boğaz ağrısı ve solunum sıkıntısı nın dışında Kene ısırığı belirtileri ile hemen, hemen her şeyi aynı..
Çok ilginç!!..
Neyse efendim, grup'taki bütün arkadaşlarım canların tatlı olduğundan paraları paşa, paşa ödeyip seyehattan vaz geçiyorlar. Her ne kadar bizde uğraştıksa da parayı geri alamadığımızdan dırki, iki arkadaş inadına gitmeye karar veriyoruz.
Kumanyayı, konserveleri hazırlayıp, akşam Atatürk Havalimanı THY yollarından biletleri okeyletip valizleri uçağa veriyoruz. Uçağa doğru arkadaşım Özgür le şövalyeler gibi yürüyoruz. Tam uçak girişine geliyoruz ki..
1. ŞOKK..
Anaaaaa!!.. Ne görelim!!..
Bütün kontrol memurları, güvenlik, hostesler maskeli ve eldivenli. Uçağın etrafı, içi dışı sanki karantina da..
Özgür,
- Abi ben gelmiyorum.
- Niye??
- Abi görmüyormusun manzarayı.
- Yaa.. etme, eyleme Özgür buraya kadar geldik. Beni yalnız bırakma..
- Yok abi kusura bakma, ben dönüyorum.
- !!..
2. ŞOKK..
Gidiyor. Ve gerçekten arkasına bile bakmadan gidiyor. Öylece uçağın kapısında bir başıma yapayalnız kalıyorum..
Maskeli Hostes bana..
- Uçağımıza hoş geldiniz beyfendi..
- !!.. Valla etrafa, hele'de size bakınca pek hoş bulamadık yani!!..
- Haklısınız beyfendi. Buyurun maskeniz ve eldivenleriniz.
- !!..
Hostes'le göz göze geliyorum. Uzunca bir süre gidimmi, kalımmı tereddütlü göz işaretlerinden sonra arkada bekleyen Çin'linin homurtulardan kurtulmak için mecburen eldivenleri ve maskeyi takıp, şahadet getirerek “ Ya Allah, Bismillah “ deyip uçağa giriyorum.
Yerime oturuyorum. Sağa sola göz gezdirip konuşabileceğim birini arıyorum. O anda hostes yanıma geliyor.
- Afedersiniz beyfendi.. Lütfen kemerinizi bağlarmısınız?
- !!.. Hareketmi ediyoruz!!..
- Evet beyfendi.
- !!.. Eee.. başka yolcu yokmu?
- Hayır beyfendi maalesef bu kadar.
- !!. Ne dediniz??
- Maalesef yolcumuz bu kadar dedim.
- !!..
3. ŞOKK..
Koskoca 300 kişilik uçak'ta 30 kişi. Bunun zaten 25' i Çin'li.. Geriye kalan ben dahil sadece 5' i Türk.
Ne yalan söyleyim. Beni de iyice korkular almaya başlıyor. Geri dönecem, dönecemde uçak çoktan uçuş pistine yanaşıyor..
Salavat üstüne salavat getirerek Pekin e doğru havalanıyoruz. Tir, tir titreyerek kendi, kendime “ Ulaa.. olm , hadi öldün, öldün!!.. Ölmek bişe değilde 1, 5 milyar insanın içinde cenazeni kim bulacak!!.. Hadi buldular diyelim, nasıl geri getirecekler!!.. ” Oyy.. ooyydaa.. oy..
İlk tedbir olarak hemen uçak'taki diğer Türk'lerle tanışıp İzmir'li Mustafa ve Üsküdar'lı Turgay ile arkadaş oluyoruz. Birbirimize kendimizi emanet etmek için aramızda anlaşıp üçlü bir koalisyon kuruyoruz..
Uçak'taki son yemeğimizde Çin'de parasını batırmış diğer Tekstilci bir arkadaşın " bunları al, sana çok lazım olacak ve bana dua edeceksin" tavsiyesi üzere dönüşte geri bırakmak şartı ile THY nin birer adet çatalı ve kaşığı çantama atıyorum. O panik havasında 10 saatlik yolculuk sonucunda uzunca süre oturmaktan mıçımız tahta şekline girmiş biçimde Pekin hava alanına nihayet iniyoruz.
Maskeli ve eldivenli, şakın ördekler misali sabah saat sekiz suları havaalanında bizi karşılayacak rehberi yukardaki şekil 1 de göründüğü gibi bekliyoruz. Ancak bir gariplik var. Çin'liler bize bakıp, bakıp gülüyorlar. Her ne hikmetse bizimle durmadan resim çektirmek istiyorlar. İlk önce pek anlamıyoruz ama sonradan hiç kimsenin maske ve eldiven takmadığını fark edip, “ SARS, MARS abi'cim ben bu eldivenleri, maskeyi çöpe atıyorum” diyorum..
Vee..
10 günlük Çin, Pekin ardından Chendu muaceramız başlıyoooor.
Not: Şok lar devam edecek.
Saygılar..