Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Kasım '13

 
Kategori
Felsefe
 

Kerim Korkut felsefe okulu/ Şeytanın evinin önünden geçmeyen yol doğru yol değildir

Kerim Korkut felsefe okulu/ Şeytanın evinin önünden geçmeyen yol doğru yol değildir
 

Öyle bir doğrunuz olmalı ki yanlışları da kucaklasın, değilse bırakın yanlışlar bizden uzakta kalsın. Yani ya içinize alın ya rahat bırakın. Doğruluk ideolojisi insanlığı üzüyor.

Tanrı, kutsal, edebiyat, vicdan, üstün akıl doğruluk ideolojisinin gerekliliğini söylüyor; lakin realite başka. Adamın elinden tutup iyiliğe doğru götürüyorsan ama gelmiyorsa ne yapacaksın. Sizin doğru demediklerinizin, Tanrıya tapmayanın yaşamaya hakkı yok mu? Kaldı ki eleştirip beğenmedikleriniz mahallenin kötüsü olmaktan çıkıp karşınızda ideoloji oluşturdular. Artık onlar da biz doğruyuz iddiasındalar. Üstelik görebildiğimiz kadarıyla doğruluk ideolojisinin taraftarı şeytan tayfasından fazla değil.

Günah dedikleriniz, ayıp dedikleriniz yaşam şekli olmuş. Sırtınızı döndüğünüz dünyanın yarısı olan bu güruh dediğiniz gibi yanlış yoldalarsa vicdanlarını kaybetmiş olabilirler mi? Günah sanılan günah, yanlış sanılan yanlış ve ayıp sanılan ayıpları kale almıyorlarsa belki akıllı oldukları içindir. Sen kale alıyorsan akılsız olduğun içindir.

Tükürdüğün yüzün senden daha kirli olduğundan emin olamazsın. İki yol var: Ya içine alacaksın ya da ayrılacaksın. Lakin bilirim doğrucular katıdır; İsa’yı affetmediler, kimseyi affetmediler; yanlışı (kendilerine göre) içlerine almalarını bekleyemeyiz. Kerim Korkut diyor ki benim vicdanıma şeytan da melek de sığar; ama dünyada kaç tane Kerim Korkut var. Bu nedenle Kerim Korkut dünyanın doğruluk ideolojisi tarafı ve karşıtları olmak üzere ikiye ayrılması gerektiğini düşünüyor. Bugünkü gibi birlikte yaşanıyor olması insanlığın en büyük hatası. Bütün ölümler savaşlar, mutsuzluk, gözyaşı bu nedenle.

Sizin Mevlana’nız bile böyle değil. Ne olursan ol gel diyor ama kapıdan girdikten sonra değişmek şartıyla.

Doğrucular artık şunu bilecekler, mesele bazı kimselerin şeytana ya da nefislerine uyarak, hata yaparak yanlış yola sapmaları meselesi değil; bir tercihler dünyası var, sen böyle bir hayatı seçmişsin, o da öyle bir hayatı.

Bu durumda artık inanç olarak bir şey ifade eden şeytanın hayatın içinde anlamı yok. Hatta şeytan yok bile diyebiliriz. Tabii ki inananlar için durum farklı.  Tabii ki bu halde iyilik, doğruluk, ahlak, namus gibi kavramların anlamları da değişiyor. Doğruluk ideolojisine ait bu kavramların yeni hayat tercihinde anlamlarını yitirmeleri nedeniyle tanımlarının da yeniden yapılması ya da lazım değillerse tümüyle hayatın içinden çıkarılmaları gerekiyor.

Doğruluk ideolojisinin kavramları anlamlarını yitirdi ama eski anlayışların dayatmasıyla hala uyulmaya ve uygulanmaya çalışılıyor. Düşünceniz, etiketiniz, sınıfınız ne olursa olsun nikâhsız bir kadınla yan yana yürüyorsanız hakkınızda kötü düşünülüyor. Çünkü biz hala eski dünyada yaşıyoruz.

Arap baharları, gezi parkı ve dünyanın çeşitli yerlerindeki direnişler işte bu olgu nedeniyle. Ekonomi ve yönetim bahane; asıl neden yaşam şekli ayrışması. Doğrucular (İsa’nın, Musa’nın, Muhammet’in yolundan gidenler ve onlara uyan diğerleri) karşıdakileri bir gurup sapkın diye işte böyle yanlış teşhis ederken karşıdakiler de yerlerini bulamamışlar; meyhaneden çıkınca yine de sevmedikleri ve kendileri için hiçbir anlamı olmayan kilisenin önünden geçmeden edemiyorlar.

Ve bu, evrenin şaşkın tavukları biri kaçıyor (kaçamıyor) diğeri kovalıyor; biri yapıyor (yapamıyor) diğeri yaptırmıyor en nihayetinde savaş köprüsünde buluşuyorlar. Doğrucularla karşıtlarının savaşı kime yarar? Gerçek şeytanlara yarar. Bunlar savaşadursun kapitalist şeytanlar malı götürüyor. Onca kan gözyaşı ne doğru yanlış, ne de yanlış doğru oluyor. 

 
Toplam blog
: 6332
: 653
Kayıt tarihi
: 21.09.08
 
 

Sadece sayfalarda kalan yazılar şaheser olsalar bile önemsiz ve anlamsızdır. İnsanlara ulaşan ve ..