- Kategori
- Futbol
Keşke İzlemeseydim

Futbolu çok yakından olmasa da takip edenlerdenim.
Uzun bir zaman sonra ilk defa evimde Lig TV’den Fenerbahçe Galatasaray derbisini izleme fırsatım oldu. Çok çabuk heyecanlandığım ve sinirlendiğimden çoğu kez yüksek tansiyonlu maçları izlememeyi tercih ediyorum. Galatasaray’ın UEFA Kupası finali oynadığı maçta sinirden ağladığımı bilirim. Bu yüzden canlı canlı izlemek bana pek iyi gelmiyor futbol maçlarını. İnternet karşısından sadece skoru takip etmek çoğu zaman çok daha mantıklı oluyor.
Bir Galatasaraylı olarak Turkcell Süper Lig’in en çok gol atan ve ilk 7 takım arasında en çok gol yiyen takımını tutan biri olarak Galatasaray’a Fenerbahçe karşısında herkes gibi bende güven duymuyordum. Çünkü taktik veya organizasyon adına Galatasaray’da hiçbir şey olmadı bu sezon. Her maçta birkaç ismin bireysel çabalarıyla gelen galibiyetler hepimizi mutlu ederken takım oyunu ve işte bu diyeceğimiz bir oyun göremedik. Ankaragücü’ne 3-0 yenildikten sonra tehlikeyi yakından hissetmiştik.
Hemen hemen her maçta 3-4 gol atarken kalemizde bir o kadar pozisyon veriyorduk rakip takımlara. Bu yüzden Fenerbahçe’nin affetmeyeceğini fırsatını bulursa maçı farkla kazanacağını düşünenlerdendim. Trabzonspor maçında bile olmadık yerlerden 3 gol yenilince böyle oyun olur mu dedik, sinirlendik.
Defansta Servet, Gökhan Zan gibi ağır adamlar ile son zamanlarda fazla şımaran Mustafa Sarp’ın oyun oynamamaya yönelik olan tavırları Fenerbahçe maçına damgasını vurdu.
Fenerbahçe çok iyi bir biçimde maça motive olmuş, kazanmak için oynadığını yaptığı baskı ve toplarla gösteriyordu. Galatasaraylı oyuncular ise berabere bitse de kurtulsak tarzındaki bir anlayışla ne koşuyor, ne isabetli pas veriyor ne de pozisyon yaratıyorlardı.
Maçın başında Fenerbahçeli Brezilyalının Arda’ya yaptığı hareket bilinçli olarak motivasyonu bozmak olarak anlaşıldıysa da olayın koptuğu nokta daha oyunun en başında Baros’un özellikle sakatlandırılıp oyun dışı kalmasıydı. Galatasaray’ın olmayan taktiği bir anda iyice yok oldu ve ipler Fenerbahçe’nin eline kaldı.
Rijakaard’ın fütursuzca maçı seyredişi de olaya eklenince Galatasaray yenilgiyi kabullendi.
Fenerbahçe’de özellikle Emre Belözoğlu’nun spor ahlakına yakışmayacak davranışları ise izleyenleri çileden çıkardı. Bilinçli bir provakasyon ile Galatasaray’ı psikolojik olarak çökertmek isteyen Fenerbahçe planında başarılı oldu. Onca olumsuzluğa hakemin Fenerbahçe yanlısı tutumu da eklenince skor baştan belli oldu.
Kalecinin gözüne tutulan lazer ve sahaya atılan su şişelerinden bahsetmek bile istemiyorum.
Fener istediğini farklı yöntemlerle aldı. Ama Galatasaray yenmek adına hiçbir hamle yapmadı. Yenilgiyi bekler gibi bir oyun oynadı.
Sonunda zevk almadığımız, saçma sapan görüntülerin ortaya çıktığı bir maç izledik. Yazık oldu. Keşke izlemeseydim!
Ahmet Buğra TOKMAKOĞLU