- Kategori
- Basın Yayın / Medya
Keşke olduğun yerde kalsaydın Türk Malı...

Artık dünyanın dört bir yanından işleri seyrediyoruz. Hadi o kadar iyisini yapamıyoruz da, bu kadar kötüsünü de yapmak zorunda mıyız arkadaş?
Gerçekten inanılacak gibi değil...
Şaka gibi ama güldürmeyen cinsinden.
Hani izlerken insan dehşete kapılıyor.
Öyle ya, yapanı, yazanı, çekeni, oynayanı, yayınlayanı dahil onca insanın elinden geçmiş, üzerine bin kere konuşulmuş bir iş...
O kalabalığın içinden bir kişi olsun çıkmadı mı yahu, biz ne yapıyoruz diye sağını solunu dürten.
Hani her biri ile tek tek otursak konuşsak diziler üzerine, mangalda kül bırakmazlar.
Ama bu ne arkadaş?
Şurası şöyle burası böyle hatalı diye yazmaya kalksak, sayfalar yetmez.
Doğruyu yazalım daha kolay desek, inanın bana o koca dizide doğru diye yazılacak bir şey de yok.
Bir komedi senaryosu nasıl yazılmamalı?
Cevap; bakınız Türk Malı'nın senaryosuna.
Karma karışık, kopuk, eğlencesi sıfır, karakterler kötü...
Başrol diye ortaya konan iki isim var, Şafak Sezer ve Mehmet Ali Erbil.
Dizinin neredeyse sonuna kadar bir araya gelemediler.
Türk Malı'nın "normalleri" ve aslında seyircinin kendisini yerine koyması gereken, vah vah yazık denilecek "yeni evli çifti" sevimsiz mi sevimsiz.
İtici mi itici...
Neredeyse oh iyi olmuş dedirtecek cinsten.
İnsan komedi senaryosu yazıyorum iddiası ile bilgisayar başına oturur da, bir tane olsun komik cümle ya da olay kuramaz mı?
Kuramıyormuş gördük.
Mehmet Ali Erbil'in olduğu aks bir zamanların Aşkım Aşkım dizisinin bire bir aynısı.
Emel Sayın yerine Nergis Kumbasar var.
Yeliz Yeşilmen yerine de ismini hiçbir sitede bulamadığım Rus kökenli bir kadın oyuncu.
Öyle biri ikisi değil, tüm oyunculuklar fena ötesi...
Hasibe Eren için ne işi var orada dedim durdum dizi boyunca.
Öyle bir rol yazılmış ki, garip kelimelerle ne yapsa o karakter kurtulmaz.
Hani aynı Mehmet Ali Erbil'i yıllarca izlemekten sıkıldık da,
Diğer oyuncular da performans anlamında vasat.
Sanki onlar da sevmemişler senaryoyu diyeceğim ama başlarına silah dayamadılar ya, sonuçta okuyup kabul ettiler işi.
İnsan hayrete düşüyor.
Sinemada bir iki karakter tuttu diye yapılan her işte garip garip karakterlerin, saçma sapan mimiklerinin komik olacağı fikrinden ne zaman vazgeçilecek gerçekten merak ediyorum.
Senaryo komedi unsurları barındırmasın.
Komik bir oyuncu koy, onun garip mimiklerine güven...
Yahu asıl komedi yazmak ve çekmek zeka işidir.
Niye bu kadar bu işin ucuzlatıldığını anlamak mümkün değil.
Hepimizin elinde internet var.
Artık dünyanın dört bir yanından yapılan işleri seyrediyoruz.
Hadi o kadar iyisini yapamıyoruz da,
Bu kadar kötüsünü de yapmak zorunda mıyız arkadaş?
Yazık, gerçekten çok yazık...
Türk Malı'nın Tek Güzel Şeyi
Dizi boyunca Nergis Kumbasar'ın kucağında işçi gibi çalıştırılan o şirinlik abidesi köpeğin cinsi pomeranian.
Bu sene bazı köpek çiftliklerinin pazarlaması sonucu oldukça ünlü oldular.
O gizli tanıtımın hedef kitlesi, zengin görgüsüzlerdi.
Zira çıkan haberleri şöyle bir göz ucuyla karıştırıp izlerseniz, bu çocukların fiyatı ile pazarlandıklarını görürsünüz.
Evlilik programları, haberler, magazin programları, diziler, oyuncular derken her fırsatta birilerinin kucağına koyarak öne çıkardılar.
Kısmetse Olur'da bir tanesi kolunda serumla sete getirildi, bir gün sonra öldü, iki gün sonra yenisi getirildi.
Sonra gelen yeni pomeranian, tekrardan alındığı çiftliğe bırakıldı.
Biz satın almayın sahiplenin diye bas bas bağırırken, insanları bilinçlendirmeye çalışırken, bu tip televizyon projeleri, inatla o köpek çiftliklerinin maşası oluyor.
Bir dönem de golden retriever ırkı bu şekilde pazarlandı.
Sonra alınıp alınıp atıldığı için şimdilerde bu ülkede neredeyse sokak köpeği olarak kanıksanır hale geldi.
Yapmayın arkadaşlar, yapmayın...
Bir yazık da buraya gelsin... :(
Televizyon, sinema, yaşam ve sokaktaki hayat üzerine diğer yazılarımı okumak istiyorsanız, http://www.bibaksana.com.tr adresli bloguma uğramayı unutmayın. :)