Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Eylül '17

 
Kategori
Psikoloji
 

Keşke Olsa Mutlu Olacağım

Keşke Olsa Mutlu Olacağım
 

Bu yazıyı kendime yazdım, okumak isteyen benle birlikte okusun:

“Evim şöyle olsa, işim böyle olsa, eşim böyle olsaydı” vb, vb... Sonu gelmeyen “olsa”lar, sonu gelmeyen “keşke”ler.

Bunlar bir “olsa” mutlu olacağız.

Zannediyoruz..

Ama ne her “olsa”mız oluyor; ne de biz mutlu oluyoruz (olsa’larımız olsa da mutlu olmayız zaten).

Burada bir tuzak var aslında. Nefsimizin şeytanla ortaklaşa hazırladığı bir tuzak. Mutlu olmak için insanın önüne hep dış faktörleri sürerek mutluluğu erişilmez kılmakta ve bu sayede insanı ümitsizlik ve mutsuzluğa sürüklemektedir.

Burada en büyük yanılgı şudur: Mutluluk dış faktörlere bağlı bir şey değil; insanın dış dünyaya ve çevresine nasıl baktığı ile alakalı içsel bir olgudur. Birebir aynı şartlarda iki insandan kötümser, ümitsiz ve tamahkâr bir nazarla hayata bakan mutsuz olurken, olumlu, ümitli ve kanaatkâr olan son derece mutlu ve huzurlu hissedebilir. Bu içsel bakış meselesi GÖZLÜK gibidir. Hırs, kötümserlik, kıskançlık, ümitsizlik, tembellik gibi kötü duygular, düşünceler ve tavırlar insanın dünyayı ve çevresini gördüğü gözlüğü karartırken; ümitli olmak, pozitif düşünmek, çalışkan olmak gibi güzel duygu ve düşünceler gözlüğün pasını, pisini temizler ve kişi hayatı olduğu gibi yani güzel görür. Üstad Bediüzzaman bu sırrı çok güzel ifade etmiştir: “Güzel gören güzel düşünür, güzel düşünen hayatından lezzet alır”. Yaratılmış olan her şey güzeldir. Aslında her insanın elindeki imkânlar onu mutlu kılacak nitelikte ve yeterliliktedir. Tüm mesele iç dünyamızdan dış dünyaya bakmakta kullandığımız gözlüğümüzün temiz olması; yani diğer bir ifade ile bakış açımızın, hadiseleri değerlendirme ve yorumlama biçimimizin sağlıklı ve düzgün olmasıdır.

İnsanı elindekilerle yetinmemeye ve dolayısı ile mutsuzluğa iten hislerin belki de başında HIRS gelir. Zira insana “keşke, bende de olsa” dedirten HIRS’tır. Hırsın zıttı ise kanaattir. Elindekilerle yetinmeyen insan hırs yapar ve hep daha fazlasını ister. Elindekilerle yetinme hali ise kanaatkâr olmak ile ifade edilir. Nefis her daim daha fazlasını ister ve insanı hırsa sürükler. Daha zengin olmak, daha çok para kazanmak, daha büyük evde oturmak, vb. Hatta daha ötesinde hırs ile bu hayata saldırır; hiç hastalanmamak ister, hatta ve hatta ölmemek ister, hayatın tüm güzelliklerini hep yaşamak ama hiç üzülmemek, hiç hasta olmamak ister. İşte bu duygu hırs ile birleşen doyumsuzluğu getirir. Baş etmesi ve dizginlemesi de oldukça güçtür. Hele ki devrimizde her türlü imkânların insanların önüne serildiği ve yaygınlaşan iletişim kanalları ile her türlü zevk ve lezzete şahit olduğumuz bu çağda kişinin hırslarını dizginlemesi ve elindekilerle bir doyuma ulaşması daha da güçleşmiştir.

Peki insanı bu halden koruyacak ve bu girdaptan kurtaracak olan nedir?

Bu noktada insan sık sık hayatın hakikatini hatırlatmalı kendine ve dünyanın doyumluk bir yer değil tadımlık bir yer olduğunu hatırlamalı. İnsan ölümü hatırlamalı, her an gelebilecek ölüm hakikatini ve dünyanın bu hırslara değmeyeceğini düşünmeli. İnsan misafir olduğu yer için bu kadar hırs yapar mı? Sonra bilmeli ki şu an elinde olanlar ona Allah’ın bir ikramı; hakederek elde ettiği şeyler değil. Kendisi hiçken onu yaratan ve türlü nimetler sunan Rabbi’ne hırs ile nankörlük etmemeli; kanaat ile şükretmeli. Bende niye bunlar yok dememeli, bende şunlar var demeli. Bir de şunu bilmeli ki, ona verilmeyenler onun iyiliği için ona verilmemiştir. Hırs yaptıkları eline verilse belki şimdikinden beter olacak ruh hali. Hem bu dünyada bedbaht hem öbür dünyada bedbaht olacak. Unutma ki Doktor hastasına hastanın istediği ilacı değil, ona lazım olan ilacı verir.

İşte bu sebeplerle insan çevresel faktörler ile uğraşmayı ve elinde olmayanlar için hırs yapmayı bırakmalı; ana, yaşantısına odaklanmalı ve vazifeperver bir nefer olarak Allah’ın kendisinden beklediği görevleri yerine getirip rızasını kazanmaya odaklanmalıdır. Onun için takdir edilen nimetler ona zaten gelecektir; takdir edilmeyenleri ise hırs ile kovalasa da elde edemeyecektir. Tevekkül ile çalışmalı, haline şükredip hayatından lezzet almalı. İnşaAllah. Allah yardımcımız olsun… 

 
Toplam blog
: 37
: 1204
Kayıt tarihi
: 31.03.17
 
 

Hakikati salt aklına ve ilmine güvenerek aramak, karanlık bir gecede, ıssız bir çölde kafa feneri..