- Kategori
- Doğal Hayat
Kestane Zamanı Geldi

Bu aylar kestane zamanıdır.İneboluda, çam ormanlarının arasında, bol miktarda kendiliğinden yetişen kestane ağaçları vardır.Son yıllarda Karadenizde kestane ağaçları kanser oldu yazısı çıktı.Ağaçlar kurumaya başlamış.Ben İneboluda kuruyan ağaca hiç rastlamadım.
Yıllar önce dededen kalma bir dağda toplamaya gitmiştim.Annemin amcası gelinleriyle giderken bizede söylemişti.Sizinde hakkınız var gelin sizde toplayın diye.Annem tansiyon hastası,ben gitmem dedi.Bende meraktan olsa yine gidecektim.Hayatımda hiç kestane toplamamıştım.Pazardan alıpta çok yedik ama toplamakta zevkli olmalı diye düşündüm.
Salih amca ve gelinleriyle beraber düştük yollara.Mahalle bitti,bir patika yola girdik halen yürüyoruz.Benim yürüyecek halimde kalmamıştı ama bir kez takıldım arkalarına dönemem artık.Şükürler olsun yol bitti.Ormanın içinde bir yere geldik.Biraz dinlenmek için oturduk.Salih Dede bana gösteriyor bak bu taraf sizin,bu ağacı deden dikti diye.Yüzünü bile hiç görmediğim dedemin diktiği ağacı görünce çok duygulandım.Ne kadar güzel bir duygu,insan öldükten sonra bir dikili ağacı olması, diye düşündüm.
Salih Amca yetmişbeş yaşından fazlaydı.Yaşına bile aldırmadan kestane ağacına çıktı ve elindeki uzun ve kalın bir sırıkla kestaneleri dokumaya başladı.Yeşil dikenli bir kılıfın içinde yere düşüyorlardı.Bazılarıda kılıf açılarak pırıl pırıl parlak .kahverengi renkteki açık kestanelerdi.Epey bir mücadele ettikten sonra dokuma işi bitti.Sıra toplamaya geldi.Onlar işi biliyorlar bende acemiyim.Biraz kılıfından açılan kestanelerden topladım.Sonra kılıfı açılmayanlar kaldı yerde.Herkesin elinde eldiven vardı.Bende elleri kirlenmesin diye taktıklarını düşündüm.Elime yeşil kılıflı kestaneyi aldım ve nasıl sert tuttumsa sanki 20 tane iğne birden elime battığını hissetim,Bağırıpta elimden kestaneleri atmam bir oldu.Herkes gülmeye başladı.Ben elimi üfleyipte neredeyse ağlayacakken onlar bana gülüyordu.Sinirlenmiştim ama çaktırmadım.Kızarlar ve beni dağda tek başıma bırakırlarsa diye aklıma geldi,çocukluk işte.
Akşama doğru dönme vakti geldi.Kestaneler toplandı ve çantalara koyuldu.Herkezinki iki çanta benimkide iki üç kilogram kadar olmuştu.bu çantaları taşımasıda emek ister ,o kadar yol geldik,bunun geri dönüşü var dedim ben fazla toplamadım heralde.
Kışın yanan sobaların üzerinde kestane pişiririz.Tadına doyum olmaz.İnebolu'da halk arasında kestanenin adı karayemiş olarak bilinir.Pazarcılık yapanlar içinde iyi bir kazanç kaynağıdır.Hayatımda en lezzetli karayemiş kendi ellerimle topladığım ve evde herkese tanesini parayla yedirdiğim olmuştur.Geçmiş zaman ne kadara sattığımı hatırlamıyorum ama, o parayla kendime ayakkabı aldığımı iyi hatırlıyorum.Babacığım bende para kazanmıştım, ama keşke sana bari torpil geçseydim.Unutamam baba unutamam o günü.Para nasıl kazanılıyor öğreninki ,nasıl harcanır onuda bilirsiniz dediğini.Ama kestaneden para kazananların helaliyle hakkı o paralar.O kadar zorki o kılıflardan ayırmak yada, o kılıflı torbaları sırtında dağdan evine taşımak.Ben bile evdekilere parayla tek tek sattığıma hiç pişman değilim.
Yıllar önce dededen kalma bir dağda toplamaya gitmiştim.Annemin amcası gelinleriyle giderken bizede söylemişti.Sizinde hakkınız var gelin sizde toplayın diye.Annem tansiyon hastası,ben gitmem dedi.Bende meraktan olsa yine gidecektim.Hayatımda hiç kestane toplamamıştım.Pazardan alıpta çok yedik ama toplamakta zevkli olmalı diye düşündüm.
Salih amca ve gelinleriyle beraber düştük yollara.Mahalle bitti,bir patika yola girdik halen yürüyoruz.Benim yürüyecek halimde kalmamıştı ama bir kez takıldım arkalarına dönemem artık.Şükürler olsun yol bitti.Ormanın içinde bir yere geldik.Biraz dinlenmek için oturduk.Salih Dede bana gösteriyor bak bu taraf sizin,bu ağacı deden dikti diye.Yüzünü bile hiç görmediğim dedemin diktiği ağacı görünce çok duygulandım.Ne kadar güzel bir duygu,insan öldükten sonra bir dikili ağacı olması, diye düşündüm.
Salih Amca yetmişbeş yaşından fazlaydı.Yaşına bile aldırmadan kestane ağacına çıktı ve elindeki uzun ve kalın bir sırıkla kestaneleri dokumaya başladı.Yeşil dikenli bir kılıfın içinde yere düşüyorlardı.Bazılarıda kılıf açılarak pırıl pırıl parlak .kahverengi renkteki açık kestanelerdi.Epey bir mücadele ettikten sonra dokuma işi bitti.Sıra toplamaya geldi.Onlar işi biliyorlar bende acemiyim.Biraz kılıfından açılan kestanelerden topladım.Sonra kılıfı açılmayanlar kaldı yerde.Herkesin elinde eldiven vardı.Bende elleri kirlenmesin diye taktıklarını düşündüm.Elime yeşil kılıflı kestaneyi aldım ve nasıl sert tuttumsa sanki 20 tane iğne birden elime battığını hissetim,Bağırıpta elimden kestaneleri atmam bir oldu.Herkes gülmeye başladı.Ben elimi üfleyipte neredeyse ağlayacakken onlar bana gülüyordu.Sinirlenmiştim ama çaktırmadım.Kızarlar ve beni dağda tek başıma bırakırlarsa diye aklıma geldi,çocukluk işte.
Akşama doğru dönme vakti geldi.Kestaneler toplandı ve çantalara koyuldu.Herkezinki iki çanta benimkide iki üç kilogram kadar olmuştu.bu çantaları taşımasıda emek ister ,o kadar yol geldik,bunun geri dönüşü var dedim ben fazla toplamadım heralde.
Kışın yanan sobaların üzerinde kestane pişiririz.Tadına doyum olmaz.İnebolu'da halk arasında kestanenin adı karayemiş olarak bilinir.Pazarcılık yapanlar içinde iyi bir kazanç kaynağıdır.Hayatımda en lezzetli karayemiş kendi ellerimle topladığım ve evde herkese tanesini parayla yedirdiğim olmuştur.Geçmiş zaman ne kadara sattığımı hatırlamıyorum ama, o parayla kendime ayakkabı aldığımı iyi hatırlıyorum.Babacığım bende para kazanmıştım, ama keşke sana bari torpil geçseydim.Unutamam baba unutamam o günü.Para nasıl kazanılıyor öğreninki ,nasıl harcanır onuda bilirsiniz dediğini.Ama kestaneden para kazananların helaliyle hakkı o paralar.O kadar zorki o kılıflardan ayırmak yada, o kılıflı torbaları sırtında dağdan evine taşımak.Ben bile evdekilere parayla tek tek sattığıma hiç pişman değilim.