Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Ocak '12

 
Kategori
Siyaset
 

Kılıçdaroğlu Dink davasında nihayet Ergenekon'un adresini buldu ama...

Kılıçdaroğlu Dink davasında nihayet Ergenekon'un adresini buldu ama...
 

Kılıçdaroğlu, derin (!) kuşkular uyandıran bir kaset operasyonuyla Baykal'dan CHP genel başkanlığını devralmıştı...

Bu devralış aktif ve pasifleriyle birlikte olduğundan, "Ergenekon avukatlığı"nı da kucağında bulmuştu Kılıçdaroğlu...

Bu avukatlık kökten inkar savunmasına dayanıyordu. Selefi Baykal, daha soruşturma başlar başlamaz, "Ergenekon soruşturması AKP'nin muhaliflerini susturma planıdır. Bu bir karşı devrim harekatıdır." diyerek inkar savunmasının temellerini atmıştı.

"Tutuklananların ortak paydası AKP'ye muhalif olmaktır" diyerek Kılıçdaroğlu da aynı inkar savunmasını devam ettirmişti.

Soruşturma genişledikçe, yeni yeni deliller ortaya çıktıkça, yakın tarihimizdeki karanlık noktalar aydınlandıkça inkar savunması geçerliliğini yitirmekte olduğundan Kılıçdaroğlu da paniklemekteydi. 

Oda tv soruşturması da böyle bir gelişmeydi. Soruşuturma başlar başlamaz, yani savcıların ellerinde ne tür deliller olduğunu onlardan başka hiç kimse bilmezken, büyük bir panik içerisinde Kılıçdaroğlu çıkmış ve,  "Ergenekon'un adresi nerede? Gidip üye olacağım!"  açıklamasını yapmıştı.

Kılıçdaroğlu bu sözlerle Ergenekon'u çok aradığını, ama hiçbir yerde bulamadığını, insanlık namına adresi bildirildiğinde çok memnun olacağını söylemek istemişti! 

Dink kararının şaşkınlığını yaşadığımız bugünlerde ise Kılıçdaroğlu'nda 180 derecelik bir dönüşe şahit oluyoruz. Malum kararda örgütlü suç olmadığı kanaatine varılmıştı. Oysa ki Dink cinayetinin arkasında örgüt olduğu ve bu örgütün de Ergenekon olduğu konusunda kamuoyunda yerleşik bir kanaat oluşmuştu. Karara tepkiler de bu yüzdendi.

Kılıçdaroğlu Dink kararından sonra twitter'da bakın neler yazmış: Parasız eğitim isteyen öğrencileri örgüt üyesi yapanlar, Hrant Dink'i öldürenleri örgütsüz yargılıyorlar. Bu AKP'nin adaletidir."

Yine Kılıçdaroğlu, Hrant Dink'in öldürülmesinin 5. yıldönümü vesilesiyle eşi Rakel Dink'e telefon açarak, "Kuşkusuz acınız çok büyük. AKP'nin güdümündeki yargının kararının da acınıza acı kattığını biliyorum. Parasız eğitim isteyenlerin örgüt üyesi diye yargılandığı ülkemizde, eşinizi öldürenlerin örgüt üyesi kabul edilmemesi garabetinin ayıbı, yargıyı bu hale getirenlere aittir." demiş.

Ergenekon örgütünden esas olarak kastedilenin devlet adına hukuksuzlukların icra edildiği bir yapılanma olduğu açıktır. Dink cinayetinde de böyle bir örgütten şüphelenilmektedir. Yani Ergenekon'dan. 

Kılıçdaroğlu, Dink cinayetinin arkasında örgüt olduğunu kabul ettiğine göre, demek ki Ergenekon'un adresini sonunda bulmuş. Kendisini tebrik etmeli!

Bu tebrik tabii ki Kılıçdaroğlu'nun sözlerindeki diğer çelişkileri kapsamamaktadır. Kılıçdaroğlu öyle bir anamuhalefet lideri ki, doğrularında bile bir sürü yanlışlar bulunmakta. Bu da kendi alanında bir başarı olsa gerek!

Bir kere yargının AKP'nin güdümünde olduğunu iddia etmek soyut ve abartılı bir iddiadır. Kuvvetler ayrılığının ortadan kalktığı ve demokratik hukuk sisteminin çöktüğü anlamına gelen böyle bir iddiada bulunmak için elde çok güçlü somut delillerin olması gerekir. Bu olmadan pervasızca yapılan bir suçlama kelimenin tam anlamıyla büyük bir sorumsuzluktur. Bu suçlamanın amacı her olayı iktidarı zor durumda bırakmak için bir fırsat olarak görmenin yanında, Ergenekon davasının daha başka yerlere de ulaşmasının önünü kesmek ve Ergenekon mahkemelerinin verecekleri kararları da peşinen kuşkulu hale getirmektir. Yani Kılıçdaroğlu'nun Dink kararındaki çıkışı aynı zamanda Ergenekon avukatlığının bir icrasıdır. Çünkü Kılıçdaroğlu doğrudan hakimleri hedef alarak sistematik bir şekilde yargıya saldırmaktadır.

İkincisi; "yargıyı bu hale getirenler" ifadesi eski yargının çok iyi olduğu anlamına gelmektedir. Eski yargının garabetlerini saymakla bitiremeyiz. Yani esas garabet olan eski yargıdır. Ama eski yargının siyasi kararlarının hep CHP'nin lehine olması herhalde Kılıçdaroğlu'nu bu şekilde bir düşünceye sevketmiş olmalı!

Üçüncüsü; "Delil de var, örgüt de var" diyerek Dink kararını temyiz edeceğini açıklayan savcı da aynı yargının bir unsuru değil midir?

Dördüncüsü; Dink davasının kararı tıpatıp Danıştay davasının kararına benzemektedir. Danıştay davası görülürken Ergenekon soruşturması başlamış ve Danıştay saldırısının arkasında da Ergenekon örgütü olduğu iddia edilmiş, kamuoyunda  bu yönde yoğun bir şekilde tartışma yaşanmıştı. Dahası sanıklardan biri Ergenekon örgütü olduğunu kabul etmiş, bir diğer sanık vekili de yine Ergenekon kapsamında tevsii tahkikat, yani soruşturmanın genişletilmesi talebinde bulunmuştu. Bütün bunları göz ardı eden mahkeme, birinci sanık Alparslan Arslanın ifadeleri doğrultusunda, bir şeriat kalkışmasıyla anayasal düzeni değiştirmeye çalışan bir örgüt olduğuna hükmetmiş ve örgüt liderinin de Alparslan Arslan olduğuna karar vermişti. (Bu konuda ayrıntılı bilgi "Danıştay davası bir hukuk skandalı mı?"  http://blog.milliyet.com.tr/danistay-davasi-bir-hukuk-skandali-mi-/Blog/?BlogNo=120129  başlıklı yazımda bulunmaktadır.) Danıştay kararı bilahare Yargıtay'da bozulmuş ve Ergenekon davasıyla birleştirilmişti. Dink davasında da benzer bir süreç yaşayacağımız kuvvetle muhtemeldir.

Kılıçdaroğlu AKP'nin güdümündeki yargıdan bahsederken 12 Eylül referandumuyla değişen yargı sistemini kastetmektedir. Oysa ki, Dink kararı Danıştay kararına benzediğinden, olsa olsa Ak Parti'ye karşı eski yargının bir uzantısı söz konusu olabilir.

Ayrıca Ak Parti yetkililerinin de Dink kararından rahatsız olmaları ve aşırı tepki göstermeleri, Kılıçdaroğlu'nun sözlerini boşlukta ve anlamsız bırakmaktadır.

Peki, Kılıçdaroğlu'nun araya araya en sonunda Dink davasında Ergenekon'u bulmuş olması, Ergenekon, Balyoz, Oda tv., İnternet andıcı davalarını da kabul ettiği anlamına mı geliyor?

Bu sorunun cevabı maalesef "hayır"dır. Yukarıda belirttiğimiz gibi Dink kararı sebebiyle yargıya saldırmak, bunu iktidarla ilişkilendirerek genelleştirmek, bahsettiğimiz davalarla ilgili avukatlığın da bir gereğidir.

"CHP Ergenekon'un neresinde?" http://blog.milliyet.com.tr/chp-ergenekon-un-neresinde-/Blog/?BlogNo=302232 başlıklı yazımda da ifade ettiğim gibi, aslında CHP Ergenekon'un bir kısmını çok önceden beri kabul ediyor. Bu konudaki ayrımı Baykal açık bir şekilde ortaya koymuştu. Ergenekon soruşturması Susurluk'a da dayandığında Baykal bir grup toplantısında, "Eli kanlı canilerle yurtseverleri bir kefeye koyamazsınız." açıklamasını yapmıştı. Baykal'ın eli kanlı canilerle kastettiği emekli Tuğgeneral Veli Küçük ve emekli Yuzbaşı Muzaffer Tekin gibi, yurtseverlerden kastettiği de Emekli Org. Şener Eruygur ve emekli Org. Hurşit Tolon gibi sanıklardı.

İkinci gruptakilerin doğrudan iktidarı değiştirmeyi hedefledikleri iddia edilmektedir. Bu da CHP'nin Ergenekon avukatlığının sebebini açıklamaktadır.

Hrant Dink cinayeti ise Ergenekon'un eli kanlı caniler grubunca işlendiği iddia edildiği için Kılıçdaroğlu'nun bunu kabul etmesinde kendi açısından herhangi bir çelişki bulunmamaktadır.

Tabii ki "Ergenekon" sözcüğünü telaffuz etmemek şartıyla...

 
Toplam blog
: 337
: 4184
Kayıt tarihi
: 03.08.07
 
 

Hukukçuyum... Hukukun üstünlüğünün ve hukukçunun saygınlığının ülkemde gelişmesini ve kalıcı olma..