- Kategori
- Güncel
Kılıçdaroğlu’nun Afyon’daki patlamada “Sabotaj var” iddiası!...

Kuşku, insanın içine düşmeye görsün bir; “kurt” gibi kemirir. Öncesi, “kötü örneği” varsa, söylenenlere kim inanacak? Kimsenin “ikna” olamayacağı açıklamalar, “gök kubbede kalan hoş bir seda”dan öteye gitmez.
Kuşku, “ikna” olmayanların çoğalmasıyla, toplumsal bir hastalığa dönüşür. Bu, öyle bir hastalıktır ki, hiçbir “tabip” çare bulamaz buna. İlacı yok olmasına yoktur da, ilaç yerine geçecek bir yol vardır; o da bizde denenmediği için yoktur:
Kibarcası “istifa”, kabacası “çekip gitmek”...
Bizde “yanlış anlaşılma” moda olduğundan, “istifa”, “istifade”; “çekip gitmek” de “demir atmak” biçiminde algılanır, anlaşılır.
Yaşananlardan bunu çıkarmayanlar varsa, onlara diyecek laf olmaz!
*****
Afyon’daki patlamayla ilgili söylenenler, açıklamalar, “kuşku”nun ne zaman ortadan kalacağı konusunda yetersiz. Söylenenlere şöyle bir kulak verildiğinde, görülecek ki, her şey birbirine karışmış. Kuşkusuz bunda, patlamanın nedenlerini araştıracak, bir sonuca bağlayacak “yetkililer”in ne diyeceğini beklemek yerine, işe karışanlar, öne atılanlar, hemen “hükmü” verenlerin payı var.
Su Bakanı, şehit ve yaralı sayısı açıklandıktan sonra, açıklama yapmak sorumluluğu kendisindeymiş gibi, hemen “Bu, bir kaza” diyor. Mutlaka bir soru sorulmuş olmalı ki, “İçeriden bir sobataj yok” diyor.
Sonra gelsin başka “kaza ” açıklamaları, farklı konuşanlara yönelik “hainlik” suçlamaları.
Genelkurmay da açıklamalar yapıyor; ama açıklamalar “kuşku” dağıtmaya yetmiyor. Çünkü ortada “kötü” örnekler var. Szögelimi, Genelkurmay'ın Akdeniz’de, Suriye açıklarında, uçağımızın düşmesi konusunda yaptığı birbirini yalanlayan açıklamaları..
*****
Kemal Kılıçdaroğlu da, “patlama” üzerinden eleştiriler yöneltiyor.
Genelkurmay Başkanı ile Afyon Valisi arasındaki “hediye takdimi”ni eleştirince, Başbakan Erdoğan’ın hışmına uğruyor. Ama Kılıçdaroğlu, susmuyor. Güneş’in bugün “sürmanaşet”ten verdiği başlığa göre, “Komutanlara sordum, yüzde 99 SABOTAJ dediler” diyor.
Gel de düşünme!...
Kimim “ne”yi, “nasıl” düşüneceğine bakmayalım da, Talat Atilla'nın ne sorularına, Kılıçdaroğlu ne/ler dediğine bakalım:
SORU: Kemal Bey 25 askerimizin şehit olması içimizi yaktı. Nedense bir türlü içimizi soğutan bir açıklama gelmiyor. Soruşturma bitmediği için orada neler olduğunu bir türlü anlamıyoruz. Sizin bu konuya ilişkin bilgileriniz var mı?
KILIÇDAROĞLU: Evet, maalesef fidan gibi gençlerimiz şehit oldu. Bu olayla bizzat ilgilendim. Komutanlara sordum.
SORU: Ne dediler? Bir bulguya ulaştınız mı?
KILIÇDAROĞLU: (Kısa bir tereddütten sonra...) Ordu, 'yüzde 99 sabotaj' dedi.
SORU: Allah, Allah... Genelkurmay net bir şey söylemedi. Bakanlar, 'Kesinlikle kaza' dedi.
KILIÇDAROĞLU: Evet, bu kadar bilgi karmaşası yaşanınca üst düzey komutanlara sordum. Sabotaj olduğuna dair kuvvetli emareler olduğunu söylediler.
SORU: Peki, kanıtları nedir acaba?
KILIÇDAROĞLU: Birden fazla kanıtları var. Cep telefonuyla patlamanın gerçekleştirilmiş olma ihtimaline yoğunlaşmışlar.
SORU: PKK' mı, Suriye kaynaklı mı? Telefonla nasıl yapılmış?
KILIÇDAROĞLU: Kimin yaptığına dair şu anda bir bilgiye ulaşılamamış. Sabotajı yüzde 99 doğrulayan birkaç ihtimalden birisi telefon. Dışarıdan çaldırıldığında harekete geçen bir mekanizmadan söz etti komutanlar. Yüzde 1 ihtimali dışlamadan sonucu görmeliyiz."
*****
Kılıçdaroğlu’nun söyledikleri az buz sözler değil. Hani, kahvehane söyleşilerinde olsa, neyse... Oysa konuşan anamuhalefet partisinin lideri. Durduk yerde, böyle önemli bir “iddia”yı ortaya atması, nasıl yorumlanabilir?
Soru yanıtlamak o kadar kolay değil!
Kılıçdaroğlu'nun "üst düzey komutanlar" dediği "emekli" mi, yoksa "muvazzaf "mı?
Burası çok önemli...
Asıl, çok önemli olan da, Kılıçdaroğlu'nun böyle bir "iddia"yı orta atarken tüm olumsuzları göz önünde tutmuş olabileceği...
Kılıçdaroğlu’nın "iddia"sıyla ilgili olarak, kesinlikle, nasıl bir üslupla olduğunu bilemeyiz ama, bir açıklama yapılacaktır. Yazıyı bağlarken kibar açıklama, Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’dan geldi:
“Tahminlere dayalı konular üzerinden değerlendirme yapmayı doğru görmüyoruz. İdari ve adli soruşturma sonucunda sağlıklı bir değerlendirme yapmak mümkün olabilir. Herkesin bu soruşturmaların sonucunu beklemesinde fayda var."
Evet, başka “fayda”lar da olmalı:
Konuşması gereken kurumların, kişilerin konuşması...
Ya "içi dolu" bilgi verilmelsi ya da "bekleyin" denmesi..
İşin zamana yayılmaması...
Eleştirilere sözcükleri özenle seçerek karşılık verilmesi; eleştirilerde de benzer yolun seçilmesi...
Saygılı/ düzeyli bir üslubun benimsenmesi...