- Kategori
- İlişkiler
Kim kimi aldatıyor acaba?

Sahilde ailecek güzel bir gün geçirmişlerdi. Eve gelir gelmez, Tuna; "Uğramam gereken bir yer var çabucak çıkacağım" diyerek önce girdi banyoya .
Sahilden gelen tüm kumlu giysiler, çocukların kovaları tırmıkları topları kollukları bahçedeki çeşmede güzelce yıkandı, bir kenara süzülmeğe bırakıldı. Sema ayaklarını da bu suda yıkayıp çocuklara seslendi” haydi çocuklar banyoya tuzlu tuzlu durmayın”.
Bir solukta çıktı Tuna banyodan, önce Esra’yı aldı banyoya. Yıkadı pakladı Sema, ardından küçük oğlunu sabunladı köpükle di çamaşır yıkar gibi birde duruladı, havluya sarıp odalarına götürdü.
Esra ve Cem banyo sonrası güneş altında durmaktan hoş bir görüntüye bürünmüşler di, kucakladı ikisini de kokladı ıslak saçları ve o esmer ten ve akşam güneşi ile oluşan bu hoşluğu artık zamanı durdurarak fotoğraf karesinde saklamalı, dedi.
Fotoğraf makinesini aldı, yeni film taktırmıştı sevindi kendi kendine bol bol çekerim elma şekerlerimi diye film ayarını yaparken gözü çekilen film sayısına takıldı. Tam on sekiz resim çekilmişti. Düşündü iki gün olmuştu daha filmi fotoğrafçıda taktıralı, Tuna’ya soracak oldu o çoktan dışarı çıkmıştı.
Çocukların resmini çekerken içinde nedeni bilmediği bir sıkıntı belirmişti. Son günler de vardiyalı çalışan ve hafta içi izin kullanmak için sahile inen Tuna geldi aklına…İçi buruldu “ yok bu işte bir yanlışlık var” dedi.
Akşam için çarçabuk bir şeyler hazırladı, sofrayı kurdu, çocukların karnını doyurup yatırdı, deniz ve güneş onları çok yormuştu, başlarını yastığa koyar koymaz uyumuşlardı.
Balkona çıktı. Güzel bir temmuz akşamı idi ama Sema’nın bunu görecek hali kalmamıştı. Düşündü son günlerdeki eşinin ilgisiz tavırlarını, önceleri işinden dolayı sıkıldığını düşünüyordu ama…vardı bir şeyler işte.
İçeri girdi, fotoğraf makine’ sın da ki filmi çıkardı çantasına sakladı. Ayak seslerinden tanıdı Tuna gelmişti.
Hoş geldin dedi keyifsizce. Tuna yüzüne baktı, “ne oldu çok mu geç kaldım “dedi. Sema; “hayır neden o değil, kuzum sen fotoğraf makinesı ile ne çektin? Tuna sessizleşti, “önceki gün sahilde birkaç doğa resmi ve bir iki hoşuma giden birkaç kişinin çektim” dedi.
Sema; iyi o zaman bende kalan pozları çocuklar için kullandım yarın tab edilmek üzere fotoğrafçıya bırakırım, dedi.
Gözlerinden bir gölge geçti Tuna'nın "sen zahmet etme ben nasılsa çarşıya çıkacağım ben verebilirim diye makine ya hamle yaptı. Sema; ben çıkardım filmi sen işinden kalma deyip yemek yemeden içeri geçip pijemalarını giyip uzandı yatağa. Tuna'nın salonda sanki bir şey arar gibi çekmeceleri açıp kapadığını duydu, içinden bir şeylerin yıkıldığını hissetti. Gözleri buğulandı, sessiz sessiz ağladı.
Fotoğrafçıdan tab edilen resimleri aldı titreyen elleri ile, ücretini ödeyip bir köşede resimlere bakmaya başladı. sarışın hoş bir bayanın sahilde değişik pozları çekilmişti, Tuna 'nın da tek başına resimleri vardı.
Sahil de başka kimse görünmüyordu. Baktı baktı..baktı...koşar adımlarla dükkandan çıkıp en yakın bir parka girip oturdu. Tuna'nın hayatın da bir başka kadın vardı, ne biçim bir duygu idi bu tanrım, aldatılmak, içi yanıyordu, gözlerinden akan yaşları mendili ile usulca sildi, eve doğru yürüdü.
Akşam Tuna erkenden geldi eve, elinde bir buket çiçek vardı, uzattı Sema'ya...Görmezden geldi Sema, içeri girdi koltuğa oturdu.
- Kim o kadın?
- Hangi kadın?
- Hani birbirinizin resimlerini çektiğiniz o sahte sarışın(nasılda anladı şıp diye sahte olduğunu)
- Ha o mu o orada ki bir turist kadın!
- Hı...İnandım hemen bari şöyle inandırıcı bir yalan söyle de...
- hık mık.. he de hö de...
Sesler gitgide yükseldi uyuyan çocuklar uyandı, Tuna kapıyı vurup çıktı, Sema hıçkırarak ağladı...
Sonra mı ne oldu? Sema Tuna’ yı bir seferlik affetti, ikinci sefer affetti üçüncü sefer?? o şimdi çocukları ile yalnız ama mutlu...
Tuna; altı aya kalmadan yeniden evlendi, bir oğlu daha oldu, mutlu mu? sadık mı? sizce?
Mutlu, saygılı, sadık eşlerle huzur dolu günler efendim. Gökten bir elma bir ayva düştü. Elma Sema’ ya, ya ayva kime?