Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Ağustos '20

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Kiminin Ruhu Teninden ÖnceÖlür

Öyle kişiler yaşar ki aramızda… onların önce ruhları ölür, bedenleri ardlarından gelir. Ruhları tenlerinden evel ölenler, canlı cenazelere dönerler. Ne dünlerini hatırlar, ne günlerini algılarlar. Yer, içer, uyur, gezerler ama… Hiçbir hedefleri kalmamıştır. Serseri mayın misali… Her seferinde başka bir yana savrulurlar. Peki, kimler mi bunlar? Meraklısına hemen anlatıyorum:

Yaşam amacını yitirmiş, hayallerini kaybetmiş, gelecekten umudu kalmamış her kim varsa… Bilin ki o insanların ruhları tenlerinden önce ölür. Haybeye taşırlar bedenlerini. Tenleri emanet elbiseleri andırır. Ha düştü ha düşecek haldedir cisimleri. Sallanır durur suretleri. Yıkılacak yer arar kalıpları. Bitsin gitsin modundadırlar. Bir an önce tükensin isterler süreleri. Sanki sürdürdükleri ömür başkasınınmış gibi… zerre sorumluluk almaz, milim ırgalamazlar olanları. Tek ettikleri, geriye saymak/sarmak. Başka da bir halt ettikleri yok!

Benlikleri yok sayılanlar, kimlikleri görmezden gelinenler, kişilikleri sürekli aşağılananlar… Ruhlarını öldürmekte, canlarını hiç saymakta bulurlar çözümü; başka bir yolu kalmamışsa şayet.

Dileğine, isteğine ulaşması imkansızlaşanlar, ruhlarını öldürerek dindirirler acılarını. Kabullenemedikleri, içselleştiremedikleri muamelelere tabi tutulanlar… Ceset taklidi yaparlar, önce kendilerine, sonra da başkalarına.

Evlatlarından zorla ayrılan analar… Yerlerinden yurtlarından edilenler… Rızaları alınmadan topraklarından sürülenler… İradeleri dışında bir şeyleri yapmaya zorlananlar… Çok güçlü yaradılışlarda değillerse… Fiziksel varlıklarıyla, kaba kuvvetleriyle karşı duramıyor/koyamıyorlarsa maruz kaldıkları/bırakıldıkları zulme… Canlarını soldurmakta/ sonlandırmakta bulurlar devayı; bazen geçici, bazense ebedi.

Hedefsiz kalan sporcu… Kariyer beklentisi çöken çalışan… Geleceği kararan/karartılan siyasetçi… İşini yapması engellenen hukukçu… Nedensiz yolu tıkanan, önü kesilen idealist komutan… Öğrencilerini orijinal yöntemlerle yetiştirmeye çalışan öğretmen… Eserleri görmezden gelinen, yaratıcılığı kasten, bilinçli şekilde engellenen sanatçı… Fikrine pranga vurulan, düşüncesi amansız sansürlerle çarçur edilen entelektüel… Davalarında kesin haklı olanlar… Adaletsiz, vicdansız, akıldan, izandan, vicdandan yoksun tavırlara peş peşe muhatap edilenler… Son çare sayıp, son seçenek görüp, öldürürler ruhlarını.

İnsan öyle bir varlık ki… Örselenmeye gelmez. Ezeli tahakküm, en kişiliksizi dahi çileden çıkarır. Ebediyen yok sayılanlar… Bazen gönüllü, bazen zorunlu öldürürler dayanamayan yanlarını.

Marifet yaşamak ve yaşatmaksa da… Kimi vakit, öyle boşluğa düşer, öylesine ne edeceğini bilmez hale gelirsin ki… Tek seçeneğin, öldürmektir aklını. Başka çeşidi sinmez içine. Farklı ihtimal bırakmazlar adama. Gururunu kurtarmanın, şahsiyetini korumanın, onurunu çiğnetmemenin tek şekli gibi görünür ruhunu  öldürmek dara düşene. Rabbim kimseleri bu hallere düşürmesin. Amin.

 

 

 

 
Toplam blog
: 1349
: 1777
Kayıt tarihi
: 30.01.11
 
 

İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler veTanıtım, A.Ö.F. Adalet Yüksek Meslek ..