Kimse bana 'edepsiz' diyemez

Ben yalan yanlış yazmam.
Yazamam.
Alfabemdeki her harfime, kelimeme saygı duyar, özen gösteririm.
Kısaca Türkçe'yi dilimin döndüğünce, becerebildiğimce doğru kullanmaya gayret ederim.
Bilmiyor, aklım ermiyorsa, bir köşede öğrenmeye çalışırım...
Eğer ki kesin bir bilgi sahibi isem, 'babam mezardan çıksa' veya hatır için ne yalan yazarım ne de yanlış.
Zorla veya güzellikle kim olursa olsun beni buna mecbur edemez.
Hele ki; doğru söylediğim için, herhangi bir kısaltmayı doğru yazdığım için kimse bana 'edepsiz' diyemez.
Dedirtmem.

Bilmiyorsan, öğreneceksin...

Ben demiyorum, Dil Derneği diyor.
Ne diyor?
"Türk dilinin kurallarına göre bir parti ya da kurumun ismi kısaltılırken, isimde bulunan sözcüklerin baş harfleri alınır." diyor.

Peki, Erdoğan ne diyor?

"Partimin kısaltılmış adı; '..' Parti’dir. AKP değildir."
"Söylemiyorsan eğer, o zaman iftira atıyorsun..."
"Bize AKP diyenler edepsizdirler, bu kadar da açık söylüyorum."
"Herkes bunu böyle yazmaya mecburdur."

Ben de diyorum ki; 'hayır'
Herkesin doğruyu öğrenmeye hakkı vardır.
Bu partinin gerçek adı Adalet ve Kalkınma Partisi'dir. Kısaltılmışı ise AKP'dir.

Doğru yazılıma bir örnek:
Partisi hakkında açılan kapatma davasında Anayasa Mahkemesi’ne gönderdiği yanıtta; "...Konya’nın Seydişehir AKP’li Belediye Başkanı İbrahim Halıcı’nın 'İnşallah bütün okullar imam hatip olacak' dediği, ileri sürülmektedir."
Dedi mi, demedi mi?
O halde...

Türkiye'de yasal olarak faaliyet gösteren 61 partinin isimlerine baktım, dayatmayla söyletilmeye çalışılan ve içinde malum kelimenin geçtiği öyle veya böyle bir parti yok.
Ola ki kurulur, o zaman var olur.

'Adalet' nire, 'kalkınma' nire, 'partisi' nire?
İddia edilen kelime nire?
Yanlışı doğru kabullendirebilmenin telaşı niye?