Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Eylül '06

 
Kategori
Sivil Toplum
 

Kimseyi yenmeden madalya kazanın!

Kimseyi yenmeden madalya kazanın!
 

Spor yapılan bir aileden geliyorum. Annem eski Türkiye kürek şampiyonlarından, babam kahverengi kuşak judocu, küçük dayım eski Türkiye yüzme şampiyonlarından ve basketbolcü, rahmetli büyük dayım eski kürekçi… Ben de 5 yıl boyunca Paşabahçe ve Beykoz Spor Kulüplerinde basketbol oynadım ama devam ettirmedim. Birileriyle yarışmak, birilerini yenmek çok fazla hoşuma gitmiyor galiba… İsterim ki başkaları versin verilecek değeri, ben kalkıp bir şeyleri zorlamak durumunda kalmayayım, günlük hayatta pek mümkün olmasa da.

Bütün bunların yanı sıra ben de madalya sahibiyim. Hem de kimseyi yenmeden, kimseyi geçmeden, kimseyle didişmeden…

Hem de belki bir bebeğin, belki bir annenin, beklide nefret etmiş olduğum birisinin zor durumda hayatının kurtarılmasına ama kim olduğunu bilmeden yardım ederek. Belki bir yerde yaşanan kazada ölmesi muhtemel olan kişilerden birilerinin hayatın içerisinde olmasını sağlayarak, belki bir afet sonrası sevdiklerinden insanların kopmamasını sağlayarak, belki bir yerde patlatılan bombadan yaralanan ve tek suçu oradan geçmek olan birisinin acısına derman olarak…

3 ayda bir Kızılay’ın Kan Merkezlerinden yada kan toplama ünitelerinden herhangi birine giderek kan bağışında bulunuyorum. Bu gün (30 Eylül) 18inci bağışımı İzmit Kızılay Kan Merkezine yaptım. 10uncu bağışımdan sonra Kızılay tarafından insanlar için yapmış olduğum yardımlar dolayısıyla bronz madalya ile ödüllendirildim. Eğer bir hastalık yada kaza olmaz ise 21 ay sonra (7 bağış) gümüş madalyamı alacağım ve gene kimseyi yenmeden, kimseyi geçmeden, kimseyle didişmeden…

Kan bağışlamanın faydalarını anlatacak değilim burada, yada kan bağışlamak üzerine çıkartılan insanları kan bağışlamaktan uzak tutacak safsataların yanlışlığından…

Ama niye kan vermeye başladığımdan bahsedebilirim… İğneden korkuyordum :))) ve kan vermekle bu korkuma ne olacağını merak da ediyordum… Korku kalmadı… Ama birilerine yardım ediyor olmak, hem de kim olduğu önemli olmadan; farkına vardıkça görev edindim kendime…

Zaten Beykoz Kızılay'ında gönüllü olarak çalışıyordum. Kopmadım da, ama son zamanlar gönüllülüğüm yönetim kurulu seçimlerine gidip “KIZILAY’I HIRSIZLARA TESLİM ETMEYECEĞİZ” konuşması yaparak seçimlere gelmiş olan “yiyicileri” mahallenin delisi olarak püskürtmekten ibaret. Bir de orada burada Kızılay aleyhinde yapılan konuşmalara, saldırılara -Başbakanlık düzeyinde de olsa- doğrusunu anlatarak 17 Ağustos 1999 ile yitirilen itibarın daha da aşağıya çekilmesini engellemeye çalışarak…

Kan bağışları konusunda Devletin en üst kademesinin insanların akıllarına kazımaya çalıştığı ama kendi düşüncelerinden insanların Kızılay Genel Merkez yönetimini ellerine geçirmesinden sonra (Kızılay’ı siyasileştirdikten sonra) uğraşmayı bıraktıkları bir konuya değinerek yazımı bitirmek isterim.

KIZILAY KAN SATMAZ!!!!!!

Kızılay ihtiyaç halinde kan verir. Kızılay kan verirken olası acil bir durum karşısında ihtiyaç sahiplerinin kan ihtiyacını karşılamak adına stoklar bitmemesi için kan karşılığında kan alır (Hastaneden acil raporu olduğu hallerde bu da aranmaz çünkü insan önemlidir) ve yerine ihtiyaç duyulan kanı verir. Kızılay kan alışverişi esnasında kan alan kişilerden belirli bir miktar ücret alır. Bu ücret kanın ücreti değil, değişilen kana yapılacak testlerin ücretleridir. Zira bağışçıların kanlarına yapılan testlerin ücretlerini de Kızılay kendisi karşılamaktadır.

Sizlerinde kimseyi yenmeden, kimseyi geçmeden, kimseyle didişmeden madalya sahibi olmanız dileğiyle…

 
Toplam blog
: 71
: 1933
Kayıt tarihi
: 08.06.06
 
 

İnsanın kendisini anlatması zor. Beykoz, Saint Benoit, Psikolog. Bu kadar... Detay gerekiyors..