Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Eylül '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

King of pop

King of pop
 

Resimler sanki ayni insana ait değil gibi


Dokuz çocuklu bir ailenin yedinci çocuğu olarak 1958 de Amerika’da doğuyor. Müzik sahnelerinde ilk defa boy gösterdiğinde, henüz altı yaşında bir çocuk. Tüm ailesi müzikle ilgili. “The Jackson Five” ile kardeşleri ile birlikte başlıyor müzik serüveni. 1971 senesinde, 13 yaşında iken ise, kariyer yolunda tek başına yürümeye devam ediyor.

Bundan sonra müzik dünyasında bir raket gibi yükselişi başlıyor. Birbiri ardına yaptığı plaklar ve verdiği konserlerle kısa zamanda tüm dünyada tanınıyor.1982 de yaptığı albüm “Thriller” bütün zamanların en çok satan albümü oluyor.

1989 da “Artist of the Decade” ödülünü almak üzere Elizabeth Taylor tarafından “King of Pop” tanımlamasıyla sahneye çağrıldıktan sonra, bu ünvanın sahibi oluyor ve hatta bu ünvanı kendi adına tescil ettiriyor.

Aldığı birçok ödüller arasında, 1993 senesinde kendisine “Living Legend Grammy-Award” yani “Yaşayan Efsane” ödülü de layık görülüyor. Kendisi en başarılı sanatçı olarak tanımlanıyor. Bu tarihlerde kariyerinin zirvesindedir. Tüm dünya gençliği, özellikle çocuklar ona tapıyor adeta. Zaten samimi olmamız gerekirse, yaşımız kaç olursa olsun, radyo dinleyen, TV seyreden biri olarak, hangimiz onun kıvrak melodilerinden biriyle hiç değilse oturduğumuz yerde, kıpır kıpır müziğinin ritmine uymamışızdır?

1993 den sonra yaşam ivmesi inişe geçiyor sanki. Bu tarihten sonra ilk defa, çocukları kötüye kullandığı konusundaki dedikodular ve suçlamalar başlıyor.

1994 de başka bir müzik efsanesinin, Elvis Presley’in kızı Lisa Marie ile evleniyor. Bu evlenmenin göstermelik olduğu, reklam için yapıldığı konusundaki dedikoduların arkası gelmiyor. Birbuçuk sene sonra boşanıyorlar zaten. 1994 de başka bir dedikodulu evlilik yapıyor. Deborah Jeanne Rowe isimli bir hemşire ile. İki çocukları geliyor dünyaya. Bu evlilik de 1999 da bitiyor. Çocukların ne şekilde dünyaya geldiği konusu da aylarca dünya basınını meşgul ediyor.

Bu arada yine başka garipliklerden söz ediliyor durmadan basında. Kendisi her ne kadar ten renginin Vitiligo adı verilen bir hastalıktan dolayı gitgide beyazlaştığını iddia etse de, kimse ona inanmıyor. Bir dizi estetik ameliyat geçirdiği biliniyor, bunları tıbbi sebeplerden yaptırdığını izah ediyor ama yine kabul görmüyor. Görüntüsü gitgide değişiyor, gitgide daha beyaz, gitgide daha suni bir hal alıyor. Heryerde kullandığı ağız maskeleri, yeni dedikodulara kaynak yaratıyor.

Basın artık kendisini yaptığı müzikten ziyade, yaşam tarzından ve görünüşünden dolayı takibediyor. Hakkında gazete ve dergilerde alaylı yazılar çıkıyor. “Men in Black” adlı filmde bir rol alacağı açıklandığı zaman, bütün şov dünyasında bu rolün “uzaylı” rolü olduğu konusunda fıkralar anlatılıyor.

Çocukları cinsel açıdan kötüye kullandığı suçlamaları bitmek bilmiyor. Meşhur çiftliği “Neverland” a davet ettiği çocukların aileleri dava açıyorlar. Birinci davadan yakasını para vererek kurtarıyor. Bütün dünyanın büyük bir gösteri olarak takibettiği ikinci dava, beratı ile neticeleniyor. Davaların savcısı Tom Sneddon’un kişisel kiniyle haraket ettiği söylentileri ortalıkta dolaşsa da, şarkıcının bu konuda masum olduğu tezine de, artık kolay kolay kimse inanmıyor. “Şuyuu vukuundan beterdir” sözüne hak verdiren bir durum. Bu olaydan sonra şarkıcı bir zaman için Amerika’dan ayrılıyor ve kendini şov dünyasından geri çekiyor.

Kimden söz ettiğimiz belli herhalde. Michael Jackson’dan! Ve bu “tüm zamanların en başarılı sanatçısı” 29 Ağustos’da 50 yaşına girdi. Bu haberle birlikte basında, Pop Kralının yakın bir tarihte sahnelere döneceği müjdesi de verildi.

Ayni günlerde basında yer alan yine başka haberler var ki, böyle bir dönüşün pek de olası olmadığı izlenimini uyandırıyor okuyanlarda. Örneğin İngiliz “Sun” gazetesi Michael Jackson’un, korumasının ittiği bir tekerlekli sandalyede Las Vegas’da bir kitapçıya girerken görüntülendiğini yazdı. Pijama ve ağız maskesi ile, ayağında terliklerle. Bir görgü şahidi, şarkıcının çok bitkin göründüğünü ifade etmiş. Doğru mu, dedikodu mu, bilemeyiz. Jackson gerçekten sahnelere döner mi, yoksa artık böyle birşeyin söz konusu olamıyacağı şekilde bitmiş durumda mıdır, gelecek günlerde anlaşılır herhalde.

Şöhret merdivenlerinin baş döndürücü yüksekliklerine tırmananlar, çoğu kere çok olağan dışı yaşamlar, ibret verici dramlar da sergiliyorlar kendilerini izleyen milyonlar karşısında. Bir siyahi ailenin çocuğu olarak doğmuş ve birçok beyaz sanatçının hayallerini süsleyebilecek bir konuma gelmiş bu insanın yaşamı da, düşündürücü birçok olguyla örülü. Milyonlar tarafından tanındı, herkesçe olmasa da büyük kitleler tarafından sevildi, para içinde yüzdü. Ama acaba mutlu olabildi mi? Acaba hayatta istemiş olduğu şeylerin hepsine kavuşabildi mi? Acaba yaşamının dizginlerini sıkıca elinde tutarak, istediği yöne çevirebildi mi? Yoksa tüm şaşaalı görüntüye rağmen, kuvvetinin ve zayıflığının dengesini sağlayamadan, kendi yaşam denizinin dalgaları içinde, dünyanın gözleri önünde boğuldu gitti mi? Acaba serveti ve olanakları, kendisini mutlu bir insan olarak hissetmesine yetti mi?

Onun hayatta en çok istediği şey neydi acaba? Ünlü olmak mı? Şarkı söylemek mi? Çok para kazanmak mı? Beyaz olmak mı?

Ve biz izleyicilerin, onun gözlerimiz önünde sergilediği oyunundan çıkaracağımız sonuç veya ders ne?

Şöhret ve para herşey demek değildir mi?

Kim olursan ol, nereye varmış olursan ol, sonuçta insansın ve her insan gibi sorunlarının olması kaçınılmazdır mı?

Başkası olmaya kalkma, kendini olduğun gibi kabul et ve imkansızı isteme mi?

Görmek ve anlamak istersek, bir pop şarkıcısının yaşamı da çok şeyler anlatabilir bize.

 
Toplam blog
: 165
: 1414
Kayıt tarihi
: 03.08.07
 
 

Uzun yıllardır yurt dışında yaşıyor. İsviçre'de Adalet Bakanlığı'ndaki mesleği yanında tiyatro ya..