- Kategori
- Şiir
Kıpırtısız bir dal gibi

Kıpırtısız bir dal gibi
Göğün genişliğinde gezdim geçmişi
Gecelerin gürültüsüne gerildim
Yeşersin tohumu
Sevginin diye güneş beklerken
Git ve sula aldırmadan dedim yüreğime
İsyan ediyor insan yine de şehre
Şehrin yapay gölgesine
Ya gürül gürül gel
Ya çek git
Bu ne gel git
Yetsin artık
Gürültülerden
Geçip geldim sana
diyor şehrin insanına
Aşındıran bunca acıya karşı
Toprak her zaman verimlidir
Bugünü yaşar geçmiş geçti dedim
Sabırlı tohumlar
Umarsız dallar
Yorgun yapraklar arasından
Yaşar gider insan
Dedim durdum
Ne çok sözcük anlatamadım
Karanfil ne renkti
Solgun sardunyalar
Gözüm çiçekleri süzüyor
Renklerini hatırlamaya çalışıyorum
İnsanlar aldırmadan geçiyor
Sanıyorum onlarda bilmeden yaşıyor
Pörsük güdük sönük öylesine
Ölümün tadında boşlukları doldurarak
Umarsızca devirerek günleri
Buradan da gitmeli
Zamanı gelince
Kıpırtısız bir dal gibi
Denize küskün
Bozkıra doğru
Dalgasız yalnız bir durgunlukta
Sakince akmalı
Kargaların yükseldikçe büyüdüğü
Martı çığlıklarından uzak
Şimdi başak sapı kokulu
Parlak şimdi
Barışık bozkıra ulaşmalı
Sonra renkler gelecek
Güneş ve sen yine boy vereceksin
Sarmaşık dalları sarılıp birbirine
Geleceğe uzanacaksın
Gizleyeceksin korkarak renklerini
Kokulara açacaksın
Kuytu bir vahada daha
Nefes nefese sabahlara çıkacaksın
Mehmet Özgür Ersan 27.04.2017 Üsküdar