- Kategori
- Günübirlik Turlar
Kiraz ağaçları ve maşukiye

Aslında İstanbul'a çok uzak olmayan bir yer; Maşukiye. İstanbul'a sadece 1,5-2 saatlik bir mesafede, Kocaeli ilinin hemen çıkışında. Ne zaman şehrin gürültüsünden sıkılıp, canınız yeşillikler içinde, sessiz yerlere gitmek isterse; düşünebileceğiniz belki de ilk yerdir. Tabi ki " İstanbul'dan fazla uzakta kalamam" diyorsanız...
İstanbul il sınırının sonlarına doğru aracınızla ilerlerken yolda size, şehrin son büyük binaları eşlik eder. İstanbul'dan sonra bu kez, dev fabrikalarla, fabrikaların bacalarından havaya sızan keskin kokular sizi karşılar. Bir türlü kurtulamazsınız; şehrin sizi boğan yan etkilerinden. Körfeze nazır fabrikalar, sizi takiplerini sürdürür; ta ki ulaşmak istediğiniz yeşil bahçelere kadar...
Maşukiye; İzmit'in, Adapazarı'ndan önce en son köyü. Yolda havanın pusu ve tonlarca griyle geçen amansız mücadelenizin ardından, en sonunda kuş cıvıltıları, horoz sesleri ve alabildiğine yeşil bir cennet sizi karşılar. Hiç şüphesiz her bahçenin tek ortak demirbaşıdır; kiraz ağaçları.
Kışları ise pek sert geçer; Maşukiye'nin. Onun için, yılın bu zamanlarında hafta sonu şehir kaçamaklarını burada değerlendirmek isteyenlere tavsiyem; yola çıkmadan önce çok sıkı bir şekilde giyinmeleridir. Akşamlarının serinliği de, tıpkı kışı gibidir.
Peki Maşukiye'ye kadar gelip, yörenin damak tatlarını tatmadan geri dönmek olur mu? Olmaz elbette... İşte bu tatlar için, köyün ardında, Kartepe'de peşi sıra gelen restoranlar en idealleridir. Sapanca Gölü'ne ve İzmit Körfezi'ne nazır bir manzaranın eşliğinde, yöreye has lezzetlerden oluşan doyumsuz bir yemek ziyafeti.
Maşukiye; aşıklar diyarı. Olur da, sevdiklerinizle beraber birkaç gününüzü bu şirin köyde geçirmek isterseniz; köyün yüksek kesimlerinde bulunan oteller, moteller ve kamping alanları, sizleri her zaman bekliyor olacaklar. Sabahları kuş cıvıltıları, horoz ve inek sesleriyle uyanmak, bir başka güzeldir bu köyde. Açık havada taze süt ve yumurtalı bir kahvaltının tadı, başka hiçbir yerde yoktur.
En sonunda artık Maşukiye'den ayrılmanın vakti geldiğinde; kiraz toplamak istersiniz son kez ağaçlarından. Aracınıza binip, bu şirin köyü artık ardınızda bıraktığınızda; yolun kenarındaki fırınların birinden Trabzon ekmeği almadan da geçip gitmeyi istemezsiniz. Mesafeler tükenip, yolculuğunuz bitmek üzere olduğunda; o gri çehresiyle İstanbul, sizi yeniden karşılar; otoyol gişelerinde. Sanki gitmeyi hiç istemediğiniz bir yere zorla götürülüyormuşsunuz gibi, buruk hissedersiniz kendinizi. Derinden bir iç çekip:
"Yine sana geldim İstanbul" dersiniz.