Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Mayıs '09

 
Kategori
Haber
 

Kırbaçlanmak ya da kırbaçlamak

Kırbaçlanmak ya da  kırbaçlamak
 

http://www.radikal.com.tr/Default.aspx?aType=RadikalDetay&Date=&ArticleID=937529#


Hatırlayanlarıınız vardır hani şu Irak zindanlarında elleri kolları bağlı, çıplak mahkumlara zorla yaptırılan eylemleri ve cep telefonu ile kaydedilen görüntüleri. Gördüğümde müthiş acı çekmiştim, insan onuru adına. Orada duyduğum acı, bedensel olarak çektirilen işkenceden çok insanların normal yaşamında diyelim ki bir kartal kadar güçlü ve özgür olabilecek insanların, elleri kolları bağlanarak düşürüldüğü durumdu. Korkunç bir boşluğa düşmüştüm. İyice nefret etmiştim dünyanın yalanlarından ve özgürlük masallarıından. Daha sonra zorlayan askerler arasında bir kadın çavuşun olması haberi de o eyleme nefretimi iyice sabitlemişti.


Sanırım pek çok insanda da o görüntüler Amerika'nın özgürlük götürme söylemli Irak müdahalesini bambaşka bir gözle değerlendirmelerine neden oldu. Sanıyorum o görüntüler ve haberler büyük umutlar beklenen yeni yönetimlerce de yasaklandı. ( Bundan çok emin değilim. Öyle bir şey okudum sanki yabacı basında)


(Bunun dışında da acı çekmeme neden olan başka haberler, yaşanmışlıklar ya da kitaplar olmuştur elbette. Ancak günümüzde görsellik her zaman insanları daha fazla ve şiddetle etkilemektedir. )


Şimdi de Atina'ya uzanalım bir sanat fuarına. Art Atina'nın açılışını Kültür bakanı Andonis Samaras yapıyor. 60 galeri katılmış bu fuara.*


Yunan sanatçı Lambros Stemnis’inSonsuza Kadar Varolan Vücut’ adlı performansı sahneleniyor. Olimpiyat Marşı eşliğinde salona giren çıplak erkek önce kendini kırbaçlıyor. Ardından Stemnis kırbacı eline alarak, çıplak erkeğin sırtına kanlar içinde kalıncaya kadar hızlı darbelerle vuruyor. Dakikalar süren manzara, fuarı gezenleri şoke ediyor. Performansın son bölümünde kırbaç ziyaretçilere verilerek “Buyurun, isteyen kırbaçlayabilir” deniyor. Ziyaretçiler performansta yer almayarak sanatçıyı ağır sözlerle eleştiriliyor. Adı gizli tutulan ve yediği kırbaçlarla vücudu yara içinde kalan ‘sanatçı’ysa şaşkın bakışlar arasında uzaklaşıyor.*


Lambros Stemnis, “Hedefim, insan vucudu ve acı arasındaki flörtü anlatmaktı” demiş.


Belli ki sanatçı işkence ve haksızlığa karşı ptotesto için yapmış bu performansı yani dünyada acı çeken bedenleri ortaya çıkarmayı amaçlamış olmalı. Ama müthiş tepki almış. Ben de ne düşüneceğimi şaşırdım. Böylesi canlı bir modelin kırbaçlanması evet yarattığı iticilikle, insanların kırbaçlamayı reddetmesini sağlamasıyla bir ders vermiştir, belki de sanatçının amacı gerçekleşmiştir.

Peki ölümleri protesto etmek isteyen bir sanatçı da orada bir canlı mankeni ya da kendini öldürmesi mi gerekir. Sanat tanımında, bir estetik, bir incelik, bir değiştirme, bir dönüştürme yok mu?


Belki performans sanatlarında böylesi incelikler daha zor bilemiyorum. Örneğin öyküde ve romanda kişilerin başına gerçek hayatta olması olası pek çok olay gelebileceği için böylesi işkenceler de anlatılabilir ve hatta anlatılmalıdır. Hatta anlatanlar da eza görenlerin yanından bakıyorsa, cesur ya da gerçekçi yazarlar olarak kabul görebilir. Belki de yasaklanırlar bazı ülkelerde bu tür sorunları ve insanlık ayıplarını dile getiren eserler.


Irak zindanlarındaki olayla sanatçının performansı karşılaştırıldığında biri gerçekten yaşanan ve o yaşantı sırasında sabitlenen olay diğeri yaşanıyor olduğunu duyurmak için kurgulanarak yapılan bir canlandırma. Gerçeği, sanat adına da olsa kurgusal olarak yinelemek ne kadar etik. O zaman da sinema ile ilgili sorunlar çıkıyor karşımıza o da ayrı . Ancak sinemanın da yani filmlerin de en azından gerçeğin canlandırması olduğu bilincindeyiz. Peki bu olayda sanatçını performansı da gerçeğin canlandırılması değil mi?


Orada Radikal internetteki haberin altında yazılmış son yorumda önemli görüşler vardı. Paylaşmak istedim sadece: Değerli heykeltraş Mehmet Aksoy'dan da önemli aktarımlar olan ŞAFAKVAKTİ adlı yorumcunun yorumunu bir kısmını yazıma almak istedim.


"...Heykeltraş Mehmet Aksoy,eğer işkencenin heykelini veya resmini yapıyorsanız bu patetik**olmamalı ve işkenceyi betimlerken onun "reklamını" yapılmaması gerektiğini söylemişti. Acı sanatı besler ama acı sadece fiziksel değildir.Duyarlı bir sanatçı ,zaten hep acı çeker. Dünyanın her köşesinde yaşanan tüm acılara etki edememek, duyarli insani sanatçi olsun ya da olmasin y(ç)ok etkiler, yavas yavas acıyla yoğurur. KIRBAÇLAMA EYLEMİNİ DURDURACAK HÜMANİZMİ YARATTIĞINIZDA SANAT YAPMIS OLURSUNUZ. Sanat,değiştirmektir. Kuşu aynen aktarmak degil, yeni bir kuş yaratmaktir,onu barışın simgesi yapabilmektir,toplumların imgesel hafizalarini yaratabilmektir."*


Bu yorumu okuyunca anlattığım performansa karşı çekinceli oluşumun, sanatsal bakış açısından açıklanışını buldum. Doğrusu ya teşekkürler Şafakvakti'ne.


Kaynaklar:


* http://www.radikal.com.tr/Default.aspx?aType=RadikalDetay&Date=&ArticleID=937529#


** Patetik: dokunaklı, acıklı, acınası gülünç anlamlarına geliyormuş.


** http://tr.wiktionary.org/wiki/patetik

 
Toplam blog
: 566
: 1338
Kayıt tarihi
: 11.07.06
 
 

Edebiyatla ilgileniyorum. Ayrıca amatörce belgesel film çalışmaları yapıyorum ve kültürel etkinlikle..