- Kategori
- Gündelik Yaşam
Kırk katır mı, kırk satır mı, yoksa HGS mi?

DAHA EKONOMİK!
Otoyollarda geçiş ücretinin ödenmesi için Ulaştırma Bakanlığı yeni bir sisteme geçti: Hızlı Geçiş Sistemi (HGS). Mevcut kartlar 31 Aralık 2012 tarihine kadar geçerli. Daha sonrası için mutlaka HGS sistemine geçmiş olmanız gerekiyor. Duyarlı ve kurallara sürekli uymaya çalışan bir koyun! –pardon vatandaş- olduğumdan değiştirme işlemini son güne bırakmamak için, 12 gün önceden (18 Aralık 2012) oturduğum semte en yakın PTT (Karşıyaka) şubesine gittim.
Hakkını teslim etmeliyim, güzel ve nezih bir ortamla karşılaştım. İşlem yapılan salon; iyi ışıklandırılmış ve harici havaya uygun olarak ne çok, ne az, tam kararında ısıtılmıştı, bekleme koltukları bile yeterli görünüyordu. Elektronik sıra numarası aldım. ‘HGS için önceden form doldurmanız gereklidir’ ikazını içeren bir duyuru bile asılmıştı. Sıramı beklerken güvenlik masasından aldığım formu doldurdum (Güvenlik personelinin danışma memuru gibi kullanılması ayrı bir yazı konusu).
İşte o mutlu an: elektronik bir diling sesi ve benim numaram. Bankoya yaklaştığımda orta yaşlı bir kadın olan memure ‘günaydın’ dedi (saat 09.50 idi). Ben de sizin gibi şaşırdım. Günaydın! diyen bir memur, içimden ‘işte böyle iktidar oluyorlar’ diye geçirdim. Memurenin, ‘Ben HGS işlemi yapmıyorum, yan gişeyi bekleyin’ demesi bile beni sinirlendirmedi. Bugüne kadar, herhangi bir devlet dairesinden sinirlenmeden çıkmak nasip olmadığı için yine de gerildiğimi itiraf etmeliyim fakat sükûnetimi korudum. Meğerse bu ortam yaklaşan fırtına öncesi yaşanan bir dinginlik ve huzur ortamıymış.
Görevli memurenin: ’35 TL rica edeyim’ şeklindeki ifadesini, yanlış anladığımı düşündüm. Kendisine : ‘Neden?’ diye sorduğumu hatırlıyorum. Meğerse 5 TL kart ücreti ve 30 TL geçiş ücreti ödemem gerekiyormuş, üstelik eski KGS kartımdaki yaklaşık 20 TL bakiyeyi de yeni karta aktaramazmış. Aktarma işlemini sadece otoyol girişlerindeki gişelerden yapabilirmişim. ‘NEDEN KARDEŞİM?’ diye bağırdığımı hatırlıyorum, sesimden kendim bile korkmuştum. ‘Ulaştırma Bakanı medyada açıklama yaptı, 30 TL zorunluluğu yok!’ diye açıklamam görevliyi çok fazla etkilemedi. Hafif bir omuz silkme hareketiyle, ‘Bana öyle bir talimat verilmedi’ demesi, beni de rahatlattı. Böylece eski vatandaş-memur ilişkisine geri dönmüş olduk. Ben söylendim, o umursamadı. Kendimi binanın dışına attığımda işimi halledememiş olsam da, rahatlamış olduğumu hissettim. En azından PTT’de her şey eskisi gibiydi. Allah’a şükrettim. Klimalı ortamlarda, elektronik sıranın işlediği, görevlilerin günaydın dediği ortamlara alışık değildik biz. Milletçe dengemizin bozulmasına gerekte yoktu hani.
Eve gelince internetten biraz araştırma yaptım. Görevli arkadaş haklıymış. Meğerse kaldırılan düzenleme otoyollardan geçiş yapabilmek için kartta en az 30 TL bulundurma zorunluluğu kaldırılmış. İlk sisteme girişte 30 TL yükleme zorunluluğu devam ediyormuş. Peki, benim gibi İzmir’de oturup, otoyolu ve köprüleri (İstanbul’a gidersek) yıl içinde sadece birkaç kez kullanacaklar ne yapacaklar? Eski KGS kartıma yüklediğim para yaklaşık iki senedir bitmedi, hala yaklaşık 20 TL bakiye var. Onu da yeni sisteme yüklemeyi başarabilirsem, en az 5 sene para yükleme yapmama gerek kalmayabilir. Bu arada eğer arabamı satarsam, plakaya tahsis edilen HGS ne olacak?
Bu yazımı okuyan İstanbullu okuyucu içinden bana kızıyor olabilir fakat ne yapalım, biz İzmirliyiz. ‘Ekonomik ve daha hızlı. HGS kullanın %20 ucuza geçin’ sloganı ile pazarlanan bu sistemin yine vatandaşın cebine yönelik bir tuzak olduğunu düşünüyorum. Kullandığı pazarlama yöntemlerinin, bu hükümetin en büyük başarısının olduğunu kabul etmekten başka çıkar yol yok. Başbakan TV’ye çıkıp, ‘Yeni başlattığımız HGS sistemi ile vatandaşın otoyolları %20 daha ucuza kullanmasını sağladık’ dese –ki diyecektir- söyleyecek lafımız yok.
Sonuç olarak, ‘daha ekonomik’ sloganı, benim gibi sizi de kandırmasın, HGS (Haybeden Gelir Sistemi) almak istiyorsanız, cebiniz de en az 35 TL olmalı. Başta Dışişleri bakanının, müsteşarların, Anayasa Mahkeme Başkanının kiralık dairelerinin ve araçlarının olmak üzere bizim cebimizden yaşanan lüks yaşantının parası nereden çıkıyor sanıyorsunuz? Maun Suresi’ni de halka unuturdunuz mu işlem tamamdır. Bu sure neyi anlatıyor derseniz, Prof. Yaşar Nuri ÖZTÜRK'ün kitabını okumanızı naçizane tavsiye ederim.
Sağlıkla kalın.