Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Ekim '11

 
Kategori
Gezi - Tatil
 

Kırklareli

Kırklareli
 

17-Ekim-2011...Kırklareli'nde bir köy ve erken gelen kar...


Lüleburgaz'dan öte Kırklareli'ne gitmişliğim yoktu; ta ki 1989 yılına kadar...

Sonrasında da gönüllü bir "hanım köylü"lük olayı ve Kırklareli ziyaretleri...

Aralarında 10-15 km'lik bir mesafa vardı, annemin ve babamın köylerine dair.

Bu mesafeler katedildiğinde araçların "plaka" kodlları değişiyordu birdenbire; biri Tekirdağ'a diğeri ise Kırklareli'ne bağlıydı çünkü.

Babamın köyünde akrabalardan kimselerin kalmamasından dolayı çocukluğumuzun bayram ve diğer ziyaretleri annemin köyüne oluyordu çoğunlukla...

30 yıl öncesinin köyün yakınından geçen "Ergene"deresinde balık avlanılır ve yüzülürdü...

Şimdiyse, yaz sıcağındaki bazı günler kapı ve pencereler kapalı tutuluyor kokudan...

Adı "Kırklareli Cam sanayii"olan fabrika nedense, Kırklareli merkezde olmayıp, Lüleburgaz'dan da öte Çorlu'ya yakın bir yerde kuruldu. Kırklareli'ye  epey uzakta...

Lüleburgaz Trakya'da (muhtemel yapılanmalarda) il olmayı Çorlu ile birlikte hakediyor...

Blogda Kırklareli'inde söz etmişliğim var, değişik yazılarımda...

Galerilerimde fotoğraflarını paylaşmışım."Bir Bilene Soralım"demişim tamamı Kırklareli'nden oluşan fotoğraflarımda; sonrasında da "Kırklareli"olarak değiştirmişim, bilen -bilmeyen, gören-görmeyenlere dair... (Ayrıca galerilerimdeki başka fotoğraflarda da Kırklareli fotoğrafları mevcut(tu)...)

Kırklareli'ne giden demiryolu var, ancak tren yok... Sanırım 25 yıldır Kırklareli'ne yolcu treni seferi(yolcu olmamasından dolayı)yapılmıyor... Hürriyet Gazetesinin gelenekselelştirdiği ve "yılda bir kez düzenleyip Kırklareli'nede uğradığı "Hürriyet Treni"hariç...

Kırklareli ile ilçesi olan Lüleburgaz arasında coğrafi ve toprak verimliliği olarak çok farklılıklar var. Örneğin; buğday fiyatları açıklanandan-piyasadan kilo başına  10-15 kuruş daha düşük Kırklareli'nde... Eşimin köyüne ilk gittiğimde kayalık ve yüksek  tepeleri gördüğümde kendimi "Western"filmi çekilen bir platodaymış gibi hissetmiştim...

Kırklareli'nin çok fazla değişmediğinden söz ediyor yöre halkı; "elli sene önce de aynı..."şeklindeki sözlerle... Yaklaşık 25 yıldır yollarını arşınladığım Kırklareli hakkında ben ne söyleyebilirm:

Öncelikle Babaeski-Kırklareli arasının "duble yol"a kavuştuğunu ve Kırklareli-Dereköy arasınında "duble yol"a yakın yeni yollarla donatıldığını söyleyebilirim. Birkaç fabrikanın açıldığını... Alış-veriş merkezinin kurulmuş olması gözlemlerim arasındadır.

Bir yakınım "Kırklarelin'de para yok, para dönmüyor" demişti bana...

Sanırım haklı. Alış-veriş merkezi açıldı ama burada baştan var olan "fast food"lar, tatlıcılar, pizzacılar birer birer kapandı sonuçta...

Ve diğer önemli bir olayda ilde ki iki sinemada kapalı, sinemalar  yok artık...

Kırklareli'nde önceleri Trakya Üniversitesi'ne bağlı Meslek Yüksek Okulları  vardı, şimdiyse Kırklareli Üniversitesi var.

Yaz günleri-akşamları "İstasyon yolu"nda yürümek ve etrafındaki çay bahçelerinde birşeyler içmek ayrı bir keyif...

Bazen de "Kasaplar arası"ndaki lokantalar!!!

Doksanlı yılların sonunda "Kavaklı Beldesi"deki "Gazi Osman Paşa"kampı tarihin soykırımlarından birinin yaşandığı Balkanlardaki mültecilere ev sahipliği yapmıştır...

Balkanlardan gelen soğuk ve yağışlı hava ilk önce Kırklareli'nin Dereköy ve Kofçaz ilçelerinden yurdumuza ulaşır. Kırklareli'nin sert ayazı, havası olmakla birlikte, Dereköy'ün, Kofçaz'ın havası soğuğu çok daha faklıdır...

Rahmetli Duygu Asena ölmeden kısa bir süre önce gittiği ve gazeteye verdiği bir röportajda Kırklareli'nde (merkezde) "deniz olmamasına rağmen deniz kokusu var"demişti.

Tekirdağ köftesi meşhurdur. Ancak; Kırklareli köftesi de en az Tekirdağ  köftesi kadar (henüz meşhur olmasada) leziz ve güzeldir...

Bir şekilde tanıtılmalı, tadılmalı diye düşünüyorum...

 
Toplam blog
: 180
: 901
Kayıt tarihi
: 25.07.09
 
 

Önceleri Milliyet Gazetesi'nin "Okur Mektupları" vardı...Şimdi ise "İnternet", "Milliyet Blog" ve..