Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Temmuz '21

 
Kategori
Güncel
 

KIRMIZI KADIFE AYAKKABI

Umarım sevdiklerinle güzel bayram geçirmişsindir. Her bayram buruk his ile doluyor içim (aynı hissi düğün günümde de hissetmiştim), hele bazı bayramlar Amerika’nın tatil günlerine yada Michael ile benim tatil gunlerime denk geliyor (sanki üzüntüyü çok derinden hissetmem için). Daha önceki yazımda da bahsettiğim gibi hala işsizim, neyse ki okul başlıyor. Kendimi dinlendirme dönemindeyim o kadar uzun karantinada ne yaptın dersen kendimi hep yoğun tuttum, hiç oturup beynim, kalbim ne istiyor diye düşünmedim ve sonuçları uzun süren mutsuzluğa sebep oldu.  Ama daha önce de belirttiğim gibi mutlu yada mutsuz olmak tamamen benim seçimim.

Son bir yıldır daha bir heyecan ve hüzün doluyor içim bayram günlerinde. Nedeni ise hiç kokularını bile hissedemediğim, birlikte evcilik oynayamadığım iki küçük canavar ve daha küçücük çocukken sadece bir kaç kez gördüğüm ve karakterine hayran olduğum, şuan kocaman olan büyük yeğenim. Turizmde çalıştığım dönemlerde açıkçası çok acı vermiyordu, çünkü birilerine hizmet etmek zorunda hissediyordum kendimi hep, tüm gün çalışıyorsun yani oturup düşünmeme, birşeyleri özlemene ve üzülmene hiç vakit vermiyor sevgili müdürlerin. Değerli turizm çalışanı arkadaşlarımın ne yapalım be Gonca bu da bizim mesleğin kötü yanı geçiriyor aklından. O kadar çok haklısın ki, hayat işte… Çok mutlu bir aile de büyümemiş olsam da çocukluğum bana göre güzel geçti. Babaannemlere gittiğim günler hariç diğer her günlerde çocuk olduğumu, özel olduğumu hissediyordum rahmetli dedem, canım Fatma ve Sümeyra teyzelerimin sayesinde tabii ki. Her ne kadar beni ağlatsalarda (saçma sapan herşeye ağlayan bir kız olduğumu anlamamak mümkün değil) yada ağladığımda ağzıma tütünlü parmaklarını sokup o acı tadı alıp susmamı sağlasalar da ayri bir mutluluk vardı o günlerde. Köye gidemediğim bayramlar çok özel olmazdi çünkü bizimkilerin güçlükle aldığı o pabuçlarımı kime gösterip hava atacaktım köye gitmeyince. Anneme söylediğimde hatırlamıyor, bir de çocuk kısmı hiç unutmaz derler ya; genelde her son arife günü bayram alışverişi yapılırdı (ucuza birşeyler buluruz umuduyla), bilmem hala yapılıyor mu? Genelde hep ailecek gittiğimiz alışverişe o gün annem bizi almadan gitmişti, çünkü bizim Yavuz çok seçici biriydi ve tüm pazarı dolaştırırdı bayramlıklarını seçeceği zaman, tabii ben gene ağlardım cok yürütüyor birşey beğenmiyor diye. Annem parasının olmadığını bayramlık birşey alamayacağını söylemişti o gidişinde zaten bizi yanına almamasından belliydi. Bende bari benim kırmızı ayakkabımı al anne dedim, onu da alamam demiş ve gitmişti. O toprak yolun başında aksam annemin dönüşünü heyecanla bekledim, çünkü şanslı çocuktum ben (her ne kadar annem doğmamı istememiş olsa da) hissediyordum alacağını, ah çocuk aklı işte… Annemi köşeyi döndüğünü gördüğüm anda abimle ikimiz ayaklarımız popomuza vura vura koşup onun elinden pazar çantasını aldık ve benim tek derdim cırtcıtlı kırmızı kadife ayakkabılardı. O bayram alamamıştı annem, kendimce bir sürü dua etmiştim alabilelim diye. Bir sonra ki bayram cırtcırtlı kırmızı kadife ayakkabılarım ile köyde yokuş aşağı salına salına yürürken yüzümdeki sırıtma, geçen bayramdan kalan kalp kırıklığımı alıp götürüvermişti. Eee demiştim sana şanslı çocuktum diye.

 

Artık bayramlarda sadece çok istediğin birşeye (canım yeğenlerime) o bayram kavuşamasamda diğer bayram kavuşurum diye içimden o çocukluk hislerimle çok dua ediyorum. Ve işte o gün benim için bayram olacak biliyorum.

Sana ve ailene huzurlu bayramlar dilerim.

 
Toplam blog
: 23
: 134
Kayıt tarihi
: 13.05.19
 
 

Zorluklarla  öğrendiğim İngilizcem ile 4 yıla yakın New York'ta yaşayan, lüks bir restaurantta çalı..