Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Mayıs '07

 
Kategori
Futbol
 

Kısa günün kârı

Kısa günün kârı
 

Merak edenler için peşinen belirtelim, mösyönün apar topar gidişinin ardından siyah-beyazlı cephede fazlaca değişen bir şey yok. Derbi maçı tercih edip bu maçı izlemeyenler için de kısa bir özet: Beşiktaş Tigana’nın iflah olmaz defansif kurgusu ve illet ofsayt taktiğini verem mikrobu gibi uzun süre üzerinde taşıyacağa benziyor. Bu geceki maç gösterdi ki, siyah-beyazlılarda nekahat döneminin yeni sezonun ilk haftalarına kadar uzaması olası. Bununla birlikte, takımı bu maça hazırlayan Tayfur Havutçu-Ali Gültiken ikilisinin oyunculara bir parça kreatif serbesti tanıması bile siyah-beyazlıların hücum gücünü pozitif yönde etkilemiş. Bu tabloya bir de sakatlık ve ceza dolayısıyla oluşan eksikleri katacak olursak, Şampiyonlar Ligi biletinin alındığı böyle bir gecenin sonunda “kısa günün karı” deyimi de doğal olarak başlığa çıkıyor.

Ligin zirvesinde bu hafta alınan sonuçlarla birlikte “yorgan gitti, kavga bitti” noktasına gelindi. Geçen hafta şampiyonun adı, bu hafta da ikinci şampiyonlar ligi biletinin sahibi belli oldu. Geçmiş yıllara oranla nispeten genç ve tecrübesiz bir ekiple yola çıkan Beşiktaş için, Fortis Türkiye Kupası Şampiyonluğu ve lig ikinciliği başarı sayılabilir. Rahatlıkla söyleyebiliriz ki, siyah-beyazlı takım 2 ya da 3 ciddi takviye ile 2007–2008 sezonuna ağırlığını koyacak ekiplerden biri haline gelir. Tabi bilemiyorum bu noktada ciddi kelimesinin altını çizmenin gereği var mı?

Hatırlayacaksınız, ligde son dört haftaya girilirken Jean Tigana bir çuval inciri berbat edecek açıklamalar yapmış Bursaspor yenilgisi ardından da şarap bağlarındaki üzümlerine koşmuştu. Beşiktaşlı taraftarı “üzüm yemek” ile “bağcı dövmek” arasında bırakan bu davranışlarından sonra umalım ki Tigana Fransa’nın en başarılı bağcılarından biri olsun. Olsun ki bir daha kendisinin saçma sapan defansif uygulamalarına, ofsayt taktiklerine ne biz ne de başkaları tanık olsun. Bildiğiniz gibi medyadaki değerli yorumcularımız mösyö gidene kadar her fırsatta Alain Giresse, Michel Platini ve Jean Tigana üçlüsü ve bu üçlünün yer aldığı 80’lerin o efsane Fransız milli takımına sözü getirdiler. Getirmesine getirdiler de nedense içlerinden pek azı Yunan mitolojisiyle bağdaştırıp “FC Yarı Tanrılar” şeklinde bahsettikleri Fransız milli takımının savunma prensiplerini 25 yıl sonra İnönü Stadında tekrar gösterime sokmanın vebaline değindi. Bana soracak olursanız futbolu yorumlamak ya da takımların teknik patronu olmak için başarılarla dolu futbol geçmişlerine sahip olmak gerektiğini asla düşünmüyorum. Alın size basit bir örnek, Arsène Wenger’in mi futbolculuk backgroundu daha parlaktı yoksa Tigana’nın mı? İstisna mı dediniz? Öyleyse bir de Alex Ferguson ile Zico’yu tartıya çıkarın, bakalım ibre ne gösterecek. Ben kendi adıma itiraf edecek olursam Tigana’nın Çağdaş Atan’da Emmanuel Petit’yi gördüğünü söylemesiyle birlikte “Allah Allah! Enteresan!” diyerek yerimde doğrulmuştum. Zaten o tarihten sonra da dakikada bir yerimde doğrulmadan izlediğim Beşiktaş maçı çok azdır. Bugün gelinen noktada ve 1-0’lık skorlar eşliğinde nice Beşiktaşlılar strese bağlı psikolojik travmalar geçirdi, kim bilir kaç taraftar tik sahibi oldu? Ne diyelim sebep olanlar utansın... Utansın da akıllansın...
 
Toplam blog
: 235
: 717
Kayıt tarihi
: 21.06.06
 
 

Yazar 1976 yılında İstanbul'da doğdu. Tüm eğitim ve öğretim hayatını burada tamamlayarak, 1999 yı..