Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Ocak '16

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

Kişisel gelişim: Çağdaşlık

Kişisel gelişim: Çağdaşlık
 

sunsetsuave.blogcu.com


İnsanın insan olabilmesi için çağdaş bir insan olması gerekir… Çok iddialı bir laf değil mi? Ne olmuş yani bir insan kendince yaşayıp gidiyorsa, ha çağdaş olmuş, ha olmamış…
 
Öyle ya, koyunlar da bir Kösem’in arkasında yürüyüp giderler. Kösem tutup kendini uçurumdan aşağı atlarsa, bütün sürü de onun arkasından atlayabilir. Haydaa… Normal mi bu?
 
Bence hem gülünç hem de dramatik.
 
Tabii bu noktada durup sormak gerekir. Çağdaş olmak ne demek?
 
Ayak üstü verilen yanıtlar var: “Çağdaş olmak modern olmaktır..” , “Çağdaş olmak asri olmaktır..” Bu tanımlar benzer kavramlarla uzatılabilir. Ama her keresinde tam olarak “Çağdaş”ın gerçek anlamına yaklaşmış olamayız.
 
Çağdaş olmak demek, belki de aklımızda canlanan ilk imgelerle, dünyada en iyi, en zengin ülkelerde yaşayan insanların standartlarında yaşamak , demek olabilir mi?  Öyle midir?
 
Yani biz, ABD, İngiltere, İsveç, Danimarka, İsviçre gibi insanların yaşama satandartlarıyla aşık atacağız öyle mi?
 
Aslında bu kavramın getirdiği daha başka olumsuz imajlar da yer alıyor kelime hazinemizde:
 
“Tüketim toplumundaki bireyler gibi sonsuz harcama özgürlüğünde olan insanlarmışçasına hep harcamak ; her istediğimizi alabilmek…”
 
“En son teknolojik ürünlere sahip olabilmek için bütün imkanlarımızı zorlayıp, bunlara sahip olmak için elimizden geleni yapmak…”
 
“Zengin gibi yaşamak..” 
 
“En son modaları izlemek, ona göre giyinmek ve trendleri izlemek; örneğin yüzüne filan dövme yaptırmak…”
 
“Başkaları gibi içki içmek, sigara içmek, madde kullanmak… Ve sonsuz tüketim harcamalarını gerçekleştirmek için sonsuz kazanma tutkusu içinde olmaktır…”
 
Kimileri  böyle saçma sapan eğilimlere kapılıp kendini “Yüksek Sosyete” sanan saçma sapan insanların taklitçisi durumuna düştü mü , kendisini “Çağdaş” olmuş sanıyor.. Vah onlara…
 
Belki de en basiti olarak “Uygarlığı”  Albert Schweitzer’in tanımından çıkarabiliriz : 
 
“Uygarlık maddî ve manevî  ilerlemedir,” diyebiliriz.
 
Belki de Küresel anlamda Çağdaşlaşma:
 
-Düzgün , kabul edilebilir Kentleşme.
-Yüksek düzeyli eğitim.
- Dünyayı kirletmeden temiz endüstrileşme.
-Yurtiçi mekanik yada elektronik alet kullanımının yapımının ve kullanımının artması.
-Yüksek düzeyde toplumsal hareketlilikle koşuttur. ..
 
“Çağdaş olmak” ne demektir? Bu sorunun yanıtını  kolay kolay verebilir miyiz? Bu soruyu Atatürk’e sorsaydık , o bize belki de :  “Adam olmaktır, evlat, adam olmaktır..” diyecekti. Ve böyle bir yanıtı vardır. 
 
Öyleyse Çağdaş olmak ne demektir? Biraz daha gerçek anlamına yaklaşıp, gerçek çağdaşlığı anlamaya çalışalım:
 
“Çağdaşlık, içinde bulunulan çağın anlayışına, koşullarına uygun olarak, uygar, asri  bir şekilde yaşamaktır.
 
Çağdaşlık belki de , “Dünyada aklı başında insanların düşündüğü gibi düşünmek,  onların davrandığı gibi davranmaktır.” Peki… Kimdir onlar?
 
“Dünyanın geldiği bilim, felsefe, sanat düzeyini algılayarak , kendimizin ve ulusumuzun bu düzeyden aşağıda bir yaşama mahkum olmadan yaşaması için çalışmaktır.”
 
“İnsanca duygulara sahip olup, dünyada yaşayan bütün canlılara saygı duyup, onların da yaşama hakkını savunarak yaşamaktır.”
 
“Bilgiye; bilginin çeşitliliğine, kitaba saygı duyup; bilginin en ucuz şekilde yayılıp, hiç kimsenin cahil kalmaması için çaba göstermektir.”
 
“Çağdaşlık belki de insanlığın gerçek sorunlarını saptamak;  onların daha iyi, güzel, rahat yaşaması için elinden geleni yapmaktır.”
 
“Çağdaşlık sonsuz barış, sonsuz refah, sonsuz güzellik,” demektir
 
Çağdaşlık, insanların içinin güzelliği ve çevresinin  temizliğidir, düzenidir, renkliliğidir..”
 
“Hiçbir insanın acı çekmemesi için onlara sonsuz yardımcı olmaktır.”
 
“Evrensel hak hukuk kurallarına” uymak; özellikle çocuklar ve kadınlar için bunu bir an önce gerçekleştirmek , demektir.”
 
“Çağdaşlık savaş düşüncesini hiçbir şekilde kabul etmemek..” demektir.
 
“Çağdaşlık uygar olmak ..”demektir. “Çağdaşlık, laik ve özgür ve gelişmiş bir toplumun bireyleri olarak sonuna kadar gerçek Cumhuriyeti yaşayabilmek…”demektir.
 
Bu gibi tanımları sonsuza kadar uzatabiliriz. Ama yine de “efradını cami ağyarını mani”bir tanımını yapmış olmayız. Onu her şeyiyle anlatamayız. Belki biraz biraz yaklaşabiliriz. Ama yine de bir kez daha Atatürk’e kulak vermek gerekir. Bir bakıma en iyi tanımlar hep ondan gelir:
 
Atatürk’ün Çağdaşlık (Uygarlık) ile ilgili sözlerini bir kez daha  hatırlayalım.
 
“Efendiler bugüne değin elde ettiğimiz başarılar bize ancak ilerleme ve uygarlığa doğru bir yol açmıştır. Yoksa ilerlemede ve uygarlıkta hedefe ulaştırmış değildir. Bize ve torunlarımıza düşen görev bu yol üzerinde hiç şaşırmadan yürümektir.
 
Biz batı medeniyetini  taklitçilik yapalım diye almıyoruz, onda iyi olarak gördüklerimizi, kendi bünyemize uygun bulduğumuz için, dünya medeniyet seviyesi içinde benimsiyoruz.
 
Memleket ister istemez asri, medeni ve müreffeh olacaktır. Bizim için bu hayat davasıdır.
Her ulusun kendine özgü geleneği, kendine göre ulusal özellikleri vardır. Hiçbir ulus, ne kendini benzettiği ulusun aynı olabilir, ne kendi ulusal bütünlüğünde kalabilir, bunun sonucu hiç kuşkusuz düş kırıklığıdır.
 
Uygarlık yolunda yürümek ve başarılı olmak, yaşamak için baş koşuldur.
 
Dünya’nın bize saygı göstermesini istiyorsak, önce bizim kendi benliğimize, ulusal varlığımıza, bu saygıyı duyguda, düşüncede, açıkça bütün davranış ve tutumumuzda göstermemiz gerekir. Bilelim ki ulusal benliğini bulamayan uluslar başka uluslara av olurlar.
 
Uygar olmayan kimseler, uygar olanların ayakları altında kalmakla karşı karşıyadır.
 
Uygarlık öyle güçlü bir ateştir ki ona yabancı olanları yakar, mahveder.
 
Efendiler, uygarlık yolunda başarılı olmak yenileşmeye bağlıdır. Toplumsal yaşamda, ekonomik yaşamda, bilim ve teknik alanda başarılı olmak için tek ilerleme ve yükselme yolu budur. Yaşam ve geçime egemen olan kuralların zaman ile değişmesi, ilerlemesi ve yenileşmesi zorunludur. Uygarlığın buluşları, teknik harikaları, dünyayı değişmeden değişmeye uğrattığı bir dönemde yüzyıllık köhne düşüncelerle, mazi severlikle varlığı koruyup, sürdürmek olasılığı yoktur.” (ataturkdevrimleri.com)
 
Çağdaşlık ha..! Onu bulmak için çağın başında Atatürk’le yola koyulmuşuz. Sonra bir ara rotamızı kaybeder gibi olmuşuz. Ama hala çağdaşlığı, uygarlığı  arayıp  duruyoruz.
 
Keşke birisi şu “Çağdaşlık”ı bir güzel tanımlasa da, biz de ne aradığımızı bir güzel bilsek.
 
Çağdaşlık, sanki eşeğin önündeki havuç gibi , havuç kaçıyor, biz peşinden koşup gidiyoruz, büyük bir aldanmaca içinde…
 
Çağdaşlık bu yanda , diyorlar… Haydi o tarafa.. 
 
“Değil, öteki tarafta,”  diyorlar yine yönümüzü şaşırıp, yep yeni istikametlere koşuyoruz.
 
Çağdaşlık belki gerçek insan benliğimizi aramaktır; yada  aydın, mutlu bir toplum arayışıdır.
 
Hala arıyoruz… Daha çok ararız…! Ne aradığımızı doğru dürüst bilmiyoruz ki… Belki de bilmek istemiyoruz.
 
 
Toplam blog
: 2579
: 848
Kayıt tarihi
: 24.10.10
 
 

Mesleğim eğitimcilik… Şimdi artık emekli bir vatandaşım… biraz şairlik, biraz hayalcilik, biraz s..