Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Kasım '12

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

Kişisel Gelişim: Kimi izleyeceğiz?

Kişisel Gelişim: Kimi izleyeceğiz?
 

Bazıları çok iddaalıdırlar, kendilerini çok akıllı sanırlar ve herkese bol bol akıl dağıtırlar. Sanki başkalarında akıl yok, başkaları beyinsiz… Ama onlar öylesine kendi akıllarını beğenmişlerdir ki, herkesin gittiği yolun yanlışlığına inandırmaya çalışırlar ve kendi yollarının doğruluğuna.

“Her şeyi ben bilirim.”, “Benim bildiklerim ve söylediklerim her zaman doğrudur.”

Bazıları bu tiplere : “Megolomanyak…” der çıkar. Çünkü bu tipler fena halde  toplum içinde kendilerini gösterirler; çoğu kez hemen gösterirler ve hemen başkalarına akıl satmaya başlarlar. Yüksek sesle etkileyici bir şekilde konuşurlar ve hiç taviz vermezler; konuşurken de başkalarına hiç söz vermezler. Bütün akıllar ondadır. Karşıdaki tümden akılsız ve cahildir..!

Boş versenize siz. Biliniz ki herkesin aklı kendine göredir ve yeter. Ve genellikle herkes kendi aklını şöyle böyle değil; epeyce sever. Başkasına da tam anlamıyla inanmaz (yeter ki, mürşidi, şeyhi ..filan olmasın)

Topluma girer girmez bu tiplere çok rastlarsınız. Bunlara çoğu kez halkımız “Ukala” der. Ne demek ukala? “Kendi aklını çok beğenen ve onu gerekli gereksiz başkalarına satmak isteyen kişi” demektir. Yani bazıları akıl satarlar. Ve bu akıl satmak işini bir çeşit meslek haline getirmişlerdir. Her gördükleri yeni insana veya toy insana yakınlaşıp, kendi düşüncelerini empoze edip, sanki dünyada, onun inandıklarından başka fikir, akıl yokmuş veya yanlışmış gibi davranıp; akıl satmak.

Bazen kovalarsınız bu insanları; hatta açıkça: “Ben senin aklına ihtiyacım yok dersiniz…” ama onlar utanmadan yine gelirler ve sizi kendi kafasına döndürmek için ellerinden geleni yaparlar.  Çoğu kez de bu işe “tebliğ etmek” derler. Ama aslında bu iş bir çeşit “Beyin Yıkama”dır. Yani, doğru fikirlerin kaynağı ve mesneti onlardadır; her şeyin en iyisini; en doğrusunu kendileri bilir: onun için herkes onları bir mürşit gibi dinlemelidir. Bazıları da artık içten içe kendilerini nebi yerine koymuşlardır. Yani, anlarsınız artık uçmuşlardır.

Akıl almak istiyorsanız alın. Aslında insanın çok fazla akıla ihtiyacı var. Soracağımız ciddi sorular o kadar çoktur ki hayatta, çoğu kez bunların yanıtını nereden ve nasıl alacağımızı bilemeyiz. İşte bu, “Aklı Evvel” insanlar böyle boşlukta birini bulunca yanaşırlar ve onlara adeta yepyeni bir dünya vaat ederler. Genç insan çarpılabilir. Annesinden, babasından, öğretmeninden çok farklı bir dille, çok farklı bir şekilde konuşan bu kişi bazen genç insanları çarpabilir. Adeta onları peşinden gidilecek nebi gibi görürler. Ve onu izlemeye boşlarlar.

Ama çoğu kez umutlarımız boşa çıkar. Böyle insanlarda gerçek cevaplar değil; uydurma cevaplar; konma cevaplar bulunabilir… Biraz altını kazıyacak olursanız. Ve siz akıllıca düşünecek olursanız, başlangıçta kapıldığınız, fikirlerin, akılların ne kadar boş olduğunu anlarsınız.

Bu adamlar her şeyi bilirler (çoğu kez öyle görünürler ) ; çok iyi ikna edicidirler; öyle bir dil kullanırlar ve sürdükleri hayat da çoğu kez “Grotesk”tir ve insanları çeker..

Biraz dikkat etseniz… Biraz düşünseniz… sizin aklınızın karşıdaki bir çok  “doldurma akıl”dan çok daha üstün ve değerli olduğunu anlarsınız. Ama ne yazık ki insanların büyük bir çoğunluğu kendine güvenmez. Kendisine güvenilecek; yaslanılacak bir omu, bir akıl , bir üstün insan ararlar.

Hayatımızda nice böyle üstün yaratılışlı; çok akıllı görünen insanlar tanımışızdır. Ama çoğu da bir süre sonra hayatlarındaki zafiyetlerle ve yaptıkları açık hatalarla gözümüzden düşmüştür.

Akıllı olduğunu sanan, akıllı olduğunu bilen insan akıllıca yaşar; örnek bir hayat sürer ve hayatlarının her döneminde olmasa bile , yolun çoğu aşamalarında kazanmış; toplumun tepelerine çıkmış, saygın hayatlar sürmüşlerdir.

Bu bakımdan, size akıl verecek insanın şöyle bir artyetişimine bakınız. Sizi alıp nerelere götürmek istemektedir. Bir kere kendi kendine yetebilmekte midir, yoksa sürekli başkalarına muhtaç mıdır? Maddi bakımdan düşkünlükleri var mıdır? Manevi hayatı, olgun, örnek alınacak bir hayat mıdır?

Bir insanı dinlemeden önce, o insan sözü sohbeti dinlenecek bir insan mıdır, ona bakmak gerekir.

Mevlana’nın ünlü sözüdür: “Suskunluğum asaletimdendir; her lafa verilecek bir cevabım vardır. Ama bir lafa bakarım laf mı diye, bir de söyleyene bakarım, adamı mı, diye…”

İşte karşıdaki laf söyleyen adamın adamlığını ölçmek için sizin de iyi bir kafanızın olması gerekir. Yoksa eğer karşıdaki kişinin değerini ölçecek değer yargılarına ve ölçütlere sahip değilseniz, zaten karşıdakinin ne demek istediğini anlayamazsınız.

En iyisi  bu noktada Hacı Bayram Veli’nin  bir şiirini bulmak okumak gerekir:

“bilmek istersen seni
can içre ara canı
geç canından bul anı
sen seni bil sen seni..”

Diye başlayan şiirini. Bu şiir belki sizi bir yerlere götürür: kendinizi daha iyi tanımanıza yardım eder.  Önce kendini tanı. Nesin sen? Kul mu, insan mı? Hadi ondan sonra devam et…

 
Toplam blog
: 2579
: 848
Kayıt tarihi
: 24.10.10
 
 

Mesleğim eğitimcilik… Şimdi artık emekli bir vatandaşım… biraz şairlik, biraz hayalcilik, biraz s..