Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Aralık '17

 
Kategori
Anılar
 

Kışları Pek Sevmem Ben

Kışları Pek Sevmem Ben
 

Kendi objektifimden


    Kışı pek sevmem ben. Kış demek soğuk demek, üşümek demek, kalın giysiler giymek demek, kuvvetli beslenmek demek. Kış demek günler kısacık, güneş doğarken sanki tepeden yandan bakar gibi soğuk ve küçümser gibi. Öğleyin hafif yana kaykılarak dalga geçer gibi, enerji şarjı bitmiş elektrik pilinin son demlerde ışıttığı zayıf ışık gibi. Akşama doğru soğuk kış geceleri, odun, soba, üşümek demek, hastalıklar kapıda demek.

    1980’li yılların sonları, Başkentte çalışıyorum. O tarihlerde bir enflasyon belası var önüne ne gelirse bermuda üçgeni gibi yutup gidiyor. Bu gün bir liraya aldığını bir lira otuz kuruşa satıp, tekrar aynı malı bir lira otuz kuruşa alamıyorsun. Garip bir durum ama bir türlü önüne geçilemiyor. Aldığımız maaşlar ancak ev kiramız, genel giderler, birde memurlara tanınan toleranslı taksit kartları ve borç ödeme senetleri. (hem de kefilli) Kıyafetleri peşin alamıyorsun hep taksit. İşte böyle zorlu yıllar. Kış geldi kapıya dayandı. Bizler kömürümüzü, yakacağımızı doldurduk karınca kaderince yuvarlanıp gidiyoruz.

    Soğuk bir kış sabahı işe gitmek için yürürken verdiğimiz her nefesin uçakların yüksek irtifada bıraktıkları beyaz izler gibi izler bırakarak kaşkollarımızı ağzımıza siper ederek işyerlerimize gidiyoruz.  Önümüzde takriben yedi yaşlarında bir erkek çocuğu hafif rampada sırtına yüklendiği çantanın altında ezilerek tırmanıyor okuluna doğru. Gayri ihtiyari ayaklarına takıldı gözüm. Ayakkabısının hem arkası yırtık, hem de tabanı incecik ve delik. Besbelli ki Anıttepe gibi bir semtte zengin çocuğu değildi. Ya bir apartman görevlisinin oğlu ya da bir fakirin çocuğu.

    O kış gününde benim parmak uçlarımı donduran soğukta o yavrucuğun ayakları kim bilir ne haldedir. İçim parçalanmıştı. Elimi cebime attım bozuk paralar. Cüzdan mı o yıllarda para cüzdan yüzü görmeden sağ elden sol ele geçerken hemen bitiverirdi. İşte o an var ya ben ne kadar çok istemiştim o küçük çocuğa okul çıkışında bekleyip, Ulus 100.Yıl çarşısından şöyle içi kalın yünlü bir bot alıp hediye etmeyi. Hoş bende fakirlikten gelen bir köy çocuğuydum ama lastik de olsa yırtık ayakkabı hiç giymemiştik.  Onun için kışı hiç sevmem. Ne zaman kış gelse otuz yıl geçmiş olmasına rağmen hep o yırtık ayakkabılı çocuğu hatırlarım.

    Kış demek; o yazın sere serpe uzun güneşli günlerin, kısacık gecelerde üzerine hiçbir şey örtmesen bile yatıp uyuyabilmekten mahrum kalmak demek. Sebzenin, meyvelerin bol olduğu günlerden uzak olmak demek. Dışarıda üşümekten omuzlarını yukarıya doğru kaldırmaktan kürek kemiklerinin sızlaması demek. Kış boyunca kömürlük ve odunlukta yakacak stokunun hızla tükenmesini izlemek demek. Onun için kışları pek sevmem ben.

    Kimine göre kar bereket demek, kimine göre eğlence demek, kayak yapmak demek, hoş nostaljiler yaşamak demek, işin biraz romantik tarafı demek. Ama fakire göre ne demek işte onu da bilen bilir demek. Kış demek evsiz barksızların, sokak hayvanlarının, sokakta yaşayanlarının barınaksız ve aç kalmaları demek. Kimsesizlerin sıcak bir aşa ihtiyaçları var demek. Ne mutlu bu ihtiyaç sahiplerine imkânları ölçüsünde yardım edenlere. Ne mutlu sıcacık evlerinde biraz empati yaparak duyarlı olanlara. Soğukların yavaşça kendini hissettirmeye başladığı bu günlerde sokakta yaşayan tüm canlılara sıcak birer yaşam mahalli bulmaları dileği ile. İYİ SENELER....30.12.2017 Adil Bozkurt 

 
Toplam blog
: 58
: 542
Kayıt tarihi
: 10.11.17
 
 

TANIYIN BENİ Yaşım on üç idi resim çektirdim Şimdi aksakalımdan tanıyın beni Ayağımda kara lastik..