Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Ekim '09

 
Kategori
Efsaneler
 

Kız kulesi efsaneleri

Kız kulesi efsaneleri
 

İstanbul boğazının orta yerinde, küçücük bir ada üstünde inşa edilmiş Kız Kulesi hakkında birçok efsane anlatılır.

Birincisi; Ovidius`un kaydettiği bir aşk hikayesidir.

Hero ile Leandros adlı iki gencin hüzünlü aşkını anlatan bu hikaye, Hero`nun kuleden ayrılmasıyla başlar. Hero Afrodit`in rahibelerindendir ve aşka yasaklıdır.

Yıllar sonra Afrodit`in tapınağında yapılan bir törene katılmak için kuleden ayrılır ve orada Leandros ile karşılaşır. Birbirine aşık olan iki genç, Leandros`un gece kuleye gelmesi ile aşklarını kutsarlar. Kız kulesi her gece iki gencin gizli aşkına ve yasak sevişmelerine tanıklık eder.

Leandros`un yüzerek kuleye geldigi fırtınalı bir günde Hero`nun yaktığı sevda ateşinin feneri söner. Karanlıkta yolunu kaybeden Leandros boğazın sularına gömülür. Sevgilisinin öldüğünü gören Hero da kendini Kız kulesi`nden boğazın sularına bırakır.

İkincisi; Kleopatra`nın sonuna benzer bir sonun anlatıldığı yılan hikayesi vardır.

Efsaneye göre kralın birine, çok sevdiği kızı onsekiz yaşına geldiğinde bir yılan tarafından sokularak öleceği söylenir. Bunun üzerine kral denizin ortasındaki bu kuleyi onararak kızını buraya yerleştirir. Kaderin kaçınılmazlığını kanıtlarcasına, kuleye gönderilen üzüm sepetinden çıkan bir yılan, prensesin tenine süzülerek zehrini boşaltır.

Kral, kızına demirden bir tabut yaptırarak Ayasofya`nın giriş kapısının üstüne yerleştirir. Bugün bu tabutun üstünde iki delik vardır. Yılanın, ölümünden sonra da onu rahat bırakmadığına dair hikayeler anlatılır.

Üçüncüsü ise; Osmanlı Dönemi ile ilgilidir.

Battal Gazi`nin askerleri ile Kızkulesi`ne baskın yaparak kuleye saklanan hazinelerin ve Üsküdar Tekfuru`nun kızını kaçırdığı ile ilgili hikayedir. Battal Gazi tekfurun kızı ve hazinelerini aldıktan sonra Üsküdar`dan atına atlayıp oradan uzaklaşmıştır. Çokça bilinen "Atı alan Üsküdar`ı geçti" lafı bu hikayeden gelir. Bu hikayeden günümüze gelen bir diğer şey de küçük kulemizin ismi ile ilgilidir.

Diğer efsanelerdeki prenseslere de atfen Türkler buraya Kız-Kulesi ismini vermişlerdir. Antikçağ`da Arkla (küçük kale) ve Damialis (dana yavrusu) adları ile anılan kule, bir ara da Tour Leandros ismi ile ün yapmıştır.Şimdi ise "Kız kulesi" ismi ile bütünleşmiş ve bu ismi ile anılmaktadır...

Son anlatılan ise;

İstanbul'da gökyüzü daha masmaviyken, Halicinde yakamoz eksik olmuyorken, boğazın soluğu insanı sarhoş ediyorken daha; yani aşk varken henüz, topraktan fışkıran, gökyüzünden akan, denizden çıkan hep sevdaymış.

Her şey çok güzelmiş, ama bir gün mavisi terk etmiş gökyüzünü, Haliç'te yakmozlar öldürmüş kendini, motor dumanı boğazı boğmuş, aşk da Gülhane'de meşeden bir sandığa kitlemiş kendini, küskün.

Ama yine de birbirlerine bağlı bir çift kalmış İstanbul'da.

Galata Kulesi ile Kız Kulesi seviyorlarmış birbirlerini hâlâ. Her şey yarım kalsa da, aşk meşe sandığa kitlese de kendini. İstanbul'un derin uykuda olduğu gecelerde fısıldaşır dururlarmış birbirlerine. Fısıltılar öyle sessiz, öyle derindenmiş ki, dalgaların sesi örtermiş seslerini. Çünkü martıların, konuştuklarını duymalarını istemezlermiş. Galata Kulesi boyuna şiirler dizer, yürek çalkalayan şarkılar söylermiş Kız Kulesi'ne. Kız Kulesi yunuslarla gönderirmiş selamını. Galata Kulesi sormuş:

- Ey Kız Kulesi, neden bu kadar güzelsin?

Kız Kulesi yanıt vermiş:

- Senin beni sevmen için.

Galata Kulesi sormuş:

- Ey Kız Kulesi, peki sen beni seviyormusun?

Kız Kulesi'nden ses yok. Bir kez daha sormuş kederli bir sesle:

- Ey Kız Kulesi beni seviyormusun?

Kız Kulesi üzgün:

- Evet... Evet, çok ama...

- Ama?..

- Aşk meşe sandıkta, bıraktı giti bizi. Deniz kirlendi. Gökyüzü karardı. O olmadan nasıl?.. demiş.


Galata Kulesi çok kederlenmiş bu işe. Artık şiirlerinden, şarkılarından keder akıyormuş. Kız Kulesi ağlıyor, yüreğini dalgalara dövdürüyormuş. Yunusları bile görmez olmuş gözü.

Bu keder ikisinde de varmış. Çünkü aşkın meşe sandığa kendisini hapsetmesiyle, birbirlerine karşı duydukları sonsuz sevginin anlamını yitireceğinden korkuyorlarmış. İkisi de üzgün, ama umutlu, anlaşmışlar birlikte. Sevgimiz temiz kalmalı, denizin pisliği, gökyüzünün dumanı kirletmemeli sevdamızı, diye. İşte o gün bu gündür bekler durur Galata Kulesi ile Kız Kulesi. Heyecanla bekler ikisi de aşkın meşe sandıktan çıkarak doğayı yeniden kucaklamasını.

Sevgiler

 
Toplam blog
: 351
: 3216
Kayıt tarihi
: 16.05.07
 
 

Emekli olmaya çalışan bir sanatçı,yazmaktan büyük keyif alıyorum. Kocaeli Gölcük' de oturuyorum e..