Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Ekim '11

 
Kategori
Öykü
 

Kızıl 11

Gün ağarırken perdenin aralığından içeri giren güneş ışığı ile kendine gelmişti... Gerinerek yatakta doğruldu... Bugün artık diğerlerinden farklı bir gündü çünkü hakkındaki gerçek herkes ve elya tarafından da biliniyordu. Üzerini giyindikten sonra onu yatağında bulmak umuduyla odasına geçmişti. ancak onu orada bulamamıştı.. Uyanalı da epey olmuşa benziyordu. Yatağı düzgündü. Tüm evi dolaştıktan sonra bahçeye çıktı. ' nereye gitmiş olabilirki; üstelik pazar günü okul da yoktu... Tedirgin adımlarla tekrar eve girdiğinde yatak odasından cep telefonunu alıp aklına gelen tüm arkadaşlarını aramıştı. Ancak hiçbiri yerini bilmiyordu. Habersiz ortadan kaybolmak pek ona göre değildi... Yoksa... Kont mu diye düşündü... Kaçırmış olabilir miydi? Vakit kaybetmeden Septist'e geçmek için hazırlıklara koyuldu. Kont onu kaçırmışsa üzerinde güçlerini kullanmadan önce onu geri almalıydı.

Bu esnada Elya başkent Munt'ta başkan askeri tebaanın yüksek rütbelileri, Ukmas Damal ve dün gördüğü iki genç ile beraber kendisi hakkında yapılan hararetli bir toplantının ortasındaydı. Her ne kadar aklı dünya da olsa da konuşulanları dinlemek için aşırı bir gayret sarf ediyordu. Çünkü ağabeyinin buraya getirildiğinden haberi yoktu. Ve bu onu çok geriyordu…

- Bu konuda sizin de söylemek istedikleriniz var mı bayan Elya dedi başkan dalgın ve sessiz olan kıza…

- Hayır, efendim söyleyebileceğim pek bir şey yok aslında diye yanıtladı onu düşüncelerini topladıktan sonra; - bu durum benim için oldukça yeni… Anlamaya çalışıyorum. Üstelik şu an kafam dağınık üzgünüm… abimden habersiz evden ayrılmak hoşuma gitmedi.

- Evet, ben de tam ona değinmek üzereydim bayan Elya, duyduğuma göre diğer seçilmiş oymuş…

- Şey, haberler ne kadar da hızlı yayılıyor böyle… Dedi ima ile bakışlarını büyücü Damal a çevirmişti…

- Sonuçta bu iş onların görevi bayan Elya siz ve eşiniz hakkında ki her türlü koruma ve edinilecek bilgiden onlar sorumlular…

- Anlıyorum ancak bu mesele de bana biraz zaman vermenizi isteyeceğim sizden…

-  Elbette küçük hanım istediğiniz kadar süre sizin olsun fakat yine de makul bir düzeyde olabilirse seviniriz çünkü Septist te insanlar yeni olmayı görmeyi arzuluyorlar bir an önce… 

-  Sizi çok iyi anlıyor olsam da başkan bey benim için henüz çok erken böyle bir yükün altına girmek için...

- Küçük hanım sizi sıkmayı veya herhangi birşey için zorlamayı hiç istemem ancak bu tarihten itibaren artık Septist'te kalma zorunluluğunuz var. Ne yazık ki bayan Elya dünya ile ilişiğinizi kesmenizi tavsiye ederim bir an önce...

- Affedersiniz başkan bey ama bunun kararını verebilecek son kişi bile değilsiniz. Hangi hakla beni kibar diplomasi dilinizle tehdit edebiliyorsunuz... Haddinizi aşmayın lütfen dedi hışımla salonu terketmek için ayağa kalkmıştı... Kapıya yönelmişken ağır tahta kapılar gıcırdayarak açılmıştı. İçeri giren yağız öfkeyle büyücüye yönelerek suratına sert bir yumruk geçirmişti. çünkü onu buraya bu bunağın getirdiğini çok iyi biliyordu. 

- Sen kim oluyorsun da benim iznim olmadan kızı septist e getirebiliyorsun. Bu kız bana emanettir... bu bir kez daha tekrarlanacak olursa büyücü bir yumruktan çok daha fazlasını yaşayacaksın... sizleri de uyarıyorum beyler Elya'dan uzak duracaksınız... onu kahrolası siyasi oyunlarınıza alet etmenize asla izin vermem... haddinizi aşmayın aksi takdirde çok kötü şeyler yaşanacak bilginize...

- Onun artık sizin vesayetinizde olmadığını hatırlatmam da bir sakınca var mı dedi başkan araya girmişti; - o bir seçilmiş... tıpkı sizin de olduğunuz gibi küçük  bey... diplomasiyi bir kenara bırakırsak sizler artık septist yönetiminin malısınız... sizi burada tutacak yetkiye ve güce sahibim... öyleyse bunu sizin rızanızla halledelim.

- Bunu denemek ister misiniz başkan bey... beni hafife alıyorsunuz gibi geliyor bana çünkü... 

- Sana her konuda destek olurum Elya istediğin her an... ama lütfen bir daha bunu ... dedi eve geri dönmüşlerdi;- asıl niyetlerinin seni nasıl bir konuma indirgeyeceğinin farkına varmalısın. bu adamlar hep kendi çıkarlarını düşündüler, düşüneceklerdir de...

- Özür dilerim abi böyle olmasını gerçekten istemedim.

- Önemi yok.. bu defalık görmezden geliyorum ancak bir daha tekrarlamayacağına söz veriyorsan...

- Tabi, tabi söz veriyorum..

- Öyleyse artık eşyalarını hazırlamaya başlayabilirsin. Bir an önce buradan ayrılmalı ve bir daha geri dönmemeliyiz.

- İyi ama buna ne gerek var ki... 

- Bu adamların artık bizi rahat bırakmayacaklarını çok iyi biliyorum kardeşim çünkü onları iyi tanıyorum...

- Nereye gideceğiz peki... dünyada mı kalacağız... burada onlardan saklanabileceğimiz bir yer var mı ki...

- Sen bir an önce işlerini hallet... orasını bana bırak kardeşim ben halledceğim...

- Tamam öyle olsun dedi ve yanından ayrılarak odasına yöneldi...

 
Toplam blog
: 38
: 43
Kayıt tarihi
: 10.08.11
 
 

Çalışırken denk gelmiştim milliyet blog sayfasına... Burada yazılanlar beni çok cezbetti ve ben d..