Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Mart '07

 
Kategori
Sosyoloji
 

Kızım ''töre'' belgeseli izlemiş

Kızım ''töre'' belgeseli izlemiş
 

Şu anda kilometrelerce uzakta olduğum kızım bana mektup yazmış, paylaşmak istiyorum:

‘’Dün Didem’le bir film izledik. Namus cinayetleriyle ilgili bi belgeseldi. Koca salonda 5 kişi vardı, filmi de pek beğenmedik ama en azından birilerinin bu konularla ilgileniyor olması iyi…

Bir noktaya takıldık onu söleyeyim: Film, köylü ve cahil olduğu her halinden belli bir genç kızın, ‘’istiyorum ki kadınlara sahip çıkılsın’’ demesiyle başlıyor ve bitiyor. Arada prof.lar, gazeteciler, yazarlar çıkıp çıkıp ‘’eğitim şart’’ filan diye konuştular. Namus cinayeti kurbanlarının çok acıklı hikayeleri…var. Ama bence belgeselin bu sözle başlayıp bitmesi yanlıştı. Belgeseli çeken, belli ki araştırmış bu konuyu, kafasına takmış, üzerinde düşünmüş filan biri-bir kadındı da ‘’bütün ana fikir bu mu olmalıydı?’’ diye düşündük. Yani meseleye bir belgesel de yaparak çözüm öneriyorsun da çözüm bu mu olmalı : Kadınlara sahip çıkılsın!

Kadınlara sahip çıkmak durumu halletmiyor ki…kadınları sahip çıkılmaya muhtaç olmayacak hale getirmek gerekiyor. Olayın çözümü bu, onu da eğiterek yapabilirsin.

Belgeseli izledikten sonra kendi hayatımı düşündüm. Düzgün bir hayat bence…Erkek ve kız arkadaşlarım, sosyal bir hayatım var. İstediğim zaman istediğim yere gidebiliyorum. İstediğimi düşünüp düşündüklerimi söyleyebiliyorum, tartışabiliyorum ve de bütün bu hakları cepte sayıyorum. Etrafımdakiler de öyle….en doğal hakkımız gibi hissediyoruz ve zaten de öyle…Bir an kendi hayatımı o kadınların ve babaları-kardeşleri gözünden gördüm. O kadar kabul edilemez ve uçuk ki benim şu anda ‘’normal hayatım’’ dediğim şey, onların bu kölelik ve hapisliklerinin bana kabul edilemez ve uçuk geldiği gibi…Bir an özgürlüğümün değerini anladım, ama bunun için müteşekkir olmam gerekmemeli aslında. Herkesin en doğal hakkı … Ya o insanlar ne yapsın?

-Bir köylüye uzatıyolar mikrofonu, diyor ki ‘’Ben çocuğu neden okutayım? Ha bunu okutmadım davarın arkasından gidiyor, ha bunu okuttum, o da davarın arkasından gidiyor…’’

-Kadının biri sürekli dayak yiyormuş kocasından, ‘’Okuma yazma bilsem başvurucam, davacı olacam ama bilmiyorum’’ diyor.

-Başka bir kadın anlatıyor : Savcıya gitmiş, kızımı öldürecekler, aile meclisi karar aldı diye…

Savcı bakmamış bile yüzüne, ‘’Evine git bişi olmaz’’ demiş. Kadın devam ediyor : kızını çingeneler saklamış. Kızı öldürecek olan da abisi, yani kadının oğlu. Kızın nerede olduğunu biliyor, gizli gizli görmeye de gidiyor ama bilmiyormuş, arayıp da bulamıyormuş gibi yapıyor. En son oğlanı, kızkardeşiyle konuşurken komşular görüyor ve oğlan kızkardeşini öldürmek zorunda kalıyor!

-Koruma Derneği kurmuşlar. Kadınları hamile olmadıkları zamanlarda alıp koruyup, saklıyorlar ama kadınların hamileliklerinin arasındaki gün sayısı 40 a iniyor. Düşünsene! kadın doğurduktan 40 gün sonra yine hamile…

Off off…! Çok fenaydı çok…!

Neyse bu konuda bu kadar uzun yazmayı planlamıyordum, öööle çıkıvermiş, yakınıvermiş oldum. Bunlara taktık dün Didem’le baya kafayı. Oradan da gidip erkeklerle buluştuk (namus namuuuus!), kahve içtik. Bugün de atölyeye inip dekor üzerinde çalışmaya başladık, baya zor olacağa benziyor…
…………………………………………………………………………………………………………

Sevgili kızım, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde Sinema-TV öğrencisidir. Sık sık mektuplaşırız ve genelde bizi kahkahaya boğar. Ama bu defaki hayatın acı gerçekleri…

İmaj : Bana ait ambalaj kağıdına kuru pastel ''köylü kızı'' çalışmam.

 
Toplam blog
: 93
: 1712
Kayıt tarihi
: 12.12.06
 
 

Ununu elemiş, eleğini henüz asmamış bir ''Mimar''ım. Hep özel sektörde çalıştım. Yoğun çalışma yılla..