Kızlarıma Yansımalar 12. Bölüm

Babama küçükken, anneannesi sofradan ne kadar ekmek kırıntısı toplarsa büyüyünce o kadar çok parası olacağını söylermiş. Aynı söylemi ben küçükken bana da söylemişlerdi. Ve ben inanmıştım, yıllar geçtikçe bunun ne anlama geldiğini çözüverdim. Elindeki nimetin kıymetini bilmek ve tasarrufu önemsemekti işin özü.

Evlerimizde pişen yemeklerin kıymetini önemsemek, tabağımıza konanı bitirmek için bence bu davranışı alışkanlık haline getirmekle olacaktır. Büyüklerimizde alışkanlıkların küçük yaşta kazanılacağını bildiklerinden, başta belirttiğim söylemleri yapmışlar. Ben sizlere doğrusu aynı söylemleri yapmadım. Tabakta yemek bırakmanın doğru olmadığını direk anlatmaya çalıştım. Ne kadar başarılı oldum, bunu siz söyleyeceksiniz.

Dedeniz ( babam ) işi icabı gittiği (1950 li yıllarda ) Amerika’da öğleyin yemek yedikten sonra tabaklarında yemek bırakanlara sert tepki verildiğini söylemişti. Ne kadar yiyeceksen o kadar al diyorlarmış. Fazla yemek isteyenlere istediği kadar verdiklerini ayrıca söylenmesi dikkatimi çekmişti.

Sevgili kızlarım bir yazarın dediği gibi, dünyamızın bir köşesinde çok aç insanlar, diğer bir başka köşesinde de çok tok insanlar var. Yani dengesizlik mevcut. Bu bugün olduğu gibi gelecekte de olacak. Ne yazık ki bu tablo insanlığın kötü yönlerinden biri.

Bizim zamanımızda “her şey dahil” tatil anlayışı vardı. Otellerde nasıl olsa bedava ( aslında parası ödenmiş ) diye tabaklar doldurulur, yenecek yenir geriye kalan çöpe. İnanılmaz bir görüntü. Afrika gibi birçok yerde aç insan varken, tabaklar dolusu yiyeceğin çöpe gitmesi ne yazık ki üzücü. Umarım sizin zamanınızda bu tablo giderilir.

Gıda gelecekte çok önemli olacak, dünya nüfusu hızla artıyor. Dünya üzerinde yaşayanları beslemede zorlanıyor. İçecek su kısıtlı. Belki yarın birçok can sıkıcı savaşlar sırf bu nedenden çıkacak. Onun için tabağınızda yemek bırakmayın, buzdolabınızı kontrollü doldurun, siz siz olun çöpe yiyecek hiçbir şey atmayın.