Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Şubat '09

 
Kategori
Bilgisayar
 

Klavyeni söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim

Klavyeni söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim
 

Timetürk'ten..


Klavye, eskiden daktiloların, günümüzde de bilgisayarların kullanıcısıyla bağını kuran köprüdür..

Dillerin kendilerine özgü yapıları olduğu gibi, alfabelerin de vardır.

Esasen, alfabeler dillerin yapı taşı olan "ses" lerin biçimlendirilmiş halidir. Bu biçim, dilin yazıya geçirilmesini ve somutlaşmasını sağlar. Günümüzde, bu özellik, artık bilgisayarlar için geçerli.Çünkü, yazma eylemi artık sadece bilgisayar başında ve dijital ortamda yapılıyor.

Daktilo ile başlayan "mekanik yazma" döneminde, dillerin özelliğine göre, daktilo tuşları ayarlanmış..Türkiyede de bu işi yapan bir fedakar çıkmış. Uzun araştırma ve incelemelerden sonra, Türkçe'nin yazımında en kolay ve en hızlı olabilecek klavye sistemini bulmuş; F (Fe) Klavye..

Bu kahraman İhsan Sıtkı Yener. 1925'te Afyon'da doğmuş olan Yener, Daktilografi öğretmeni olarak çalıştığı İstanbul Ticaret Akedemisinde, çalışmalara başlıyor..

Konuyla ilgili araştırma yazısının önemli bölümlerini aşağıda sunacağım; ama bundan önce benim bir Fe Klavye kullanıcısı olarak söylemem gerekenler var:

Şu anda kullandığım dizüstü bilgisayarı almak için yola çıktığımda, yaşadığım şehirde sormadığım bilgisayar satıcısı kalmadı. F Klavye'li bir dizüstü arıyordum.. İzmir'i bitirince, İstanbuldan tanıdığım bir kaç kişiye sordurdum.. Sonuç, yok.. Bu ülkede F Klavye şeklinde dizayan edilmiş bir dizüstü bilgisayar yok..

Bu işlerden iyi anlayan bir arkadaşım; sadece profesyonel yazarlar için, F Klavyeli dizüstüler imal edildiğini söyledi.. Onlarda yurt dışından özel olarak getirtiliyormuş..

Yani, Necip Fazıl'ın;" Öz yurdunda garipsin/ Öz vatanında parya." dizelerideki haleti ruhiyeyi bir kere daha yaşadım...

Q Klavyeli bilgisayara F Klavyeyi yükledim.. On parmak yazdığım için, sorun olmuyor; çünkü tuşlara bakmadan yazıyorum.. Ben kendimi böyle kurtardım sonuçta.. Ama buna rağmen, iki parmak kullanmam gereken, şifre veya parola yazmam gerektiği anlarda zorluk çekiyorum.. Parmaklar yerine oturmadan doğru tuşlara basamıyorum çünkü..

Bunları yaşamak zorunda olmamalıydık. Biz, kendi değerlerimizi kolay terkeden bir milletizdir. Yetmiş milyonluk bir ülke, istese bilgisayar üreticilerine değil F Klavye, sadece Türk Alfabesi bulunan makineler bile ürettirebilir. Ama, bizde böyle bir şuur olmadığı için, kolayca elalemin alışkanlıklarına teslim oluruz..

Şimdi, F Klavye'nin macerasını anlatan yazıyı Timetürk sitesinden özetleyerek sunuyorum:

"İhsan Sıtkı Yener, 1946'dan itibaren Türk dilinin özelliklerine uygun, standart bir klavye geliştirilmesi için resmi makamlara yazılar yazdı. Onlardan "Bilimsel bir klavye yapın, sizin yaptığınızı kabul edelim" cevabını aldı.

İhsan Sıtkı Yener başkanlığında, yabancı uzmanların da bulunduğu bir komisyon kuruldu. Türkçede kullanılmakta olan tüm kelimelerin istatistiği, TDK kılavuzundan yararlanılarak çıkarıldı. 29 934 kelime içinde hangi harften kaçar adet bulunduğu tespit edildikten sonra, parmakların fiziksel güçleri ve hareket özellikleri esas alınarak harf tuşlarının sıralaması yapıldı. Ellerin kullanım yüzdesi de hesaba katılarak yapılan klavyede sol el, yaklaşık yüzde 49, sağ el de yüzde 51 oranında kullanılacak şekilde harfler yerleştirilmişti. Türkçenin fonetik özelliğine uygunluk açısından sesli harfler sol elde toplandı.

Bu yeni uygulamaya devlet de destek verdi. Bilimsel temellere dayalı ölçünlü bir Türk klavyesi geliştirilmesi amacıyla oluşturulan "F klavye", 20 Ekim 1955'te "Standart Türk Klavyesi" olarak onaylandı. F Klavye, 1963 yılında "Bundan sonraki ithalat, standart Türk klavyesine uygun olacak" maddesiyle Gümrükler Kanunu'na eklenmiş, 1974 yılında da Türk Standartları Enstitüsü tarafından "zorunlu standart" olarak kesinleştirilmişt

Türkçede çok sık kullanılan seslerin karşılığı olan harfler "F klavye"de kolayca ulaşılabilecek yerlere yerleştirilmişti. Türkçedeki harflerin kullanılma oranlan, ünlü-ünsüz ses ilişkileri, hece ve söz yapısı, parmakların kuvvet, yetenek ve işleklikleri göz önünde bulundurularak üretilmişti. Türkçe sözlerde çok sık kullanılan seslerin karşılığı olan harfler, bu klavyede en kolay ulaşılabilecek yerlere serpiştirilmişti. Türkçenin sesçil (fonetik) özelliğine uygunluk açısından F klavyede sesli harfler sol elde toplanmıştır.

Yaklaşık 30.000 Türkçe sözün ölçü alındığı bir değerlendirmede Türkçede en çok kullanılan harfler olan, "A" 26.323, "E" 16.308, "K" 13?542, "İ" 13.384, "M" 11.263, "L" 10.496, "T" 9.669, "R" 8.698 kez geçmekteydi. Bu oran göz önünde bulundurularak söz konusu harfler, F klavyede yerlerini almıştı. Bilgisayarlarla birlikte hayatımıza "O. klavye" girdi. O. klavyede en çok kullandığımız harfler, tabiri caizse, klavyenin en ücra köşelerine dağıtılmıştı. "A" harfi sol elin serçe parmağına düşmüştü, en zayıf halka. Buna karşılık, Türkçede 30.000 sözde sadece 125 defa geçen ve en az kullanılan harf olan "J", O. klavyede Türkçede en fazla kullanılan ünsüzü olan "K" harfinin yerine kurulmuştu.

1956'dan itibaren uluslararası daktilografi yarışmalarında Türkiye 28 defa dünya birincisi olmuş ve 14'ünde de dünya rekorunu kırmıştır. Türkçede genel olarak sessiz harfler ve sesli harfler kelime / cümle içinde hemen hemen eşit sayıda bulunduğu için, klavye bu harfleri her iki ele de eşit miktarda dağıtır. Her iki elimizin en çok çalışan 3'er parmağına denk gelen tuşlardaki harfleri yüzde 45 oranında kullanmak varken, neden bizim için daha zor ve yavaş yazmayı sağlayan İngiliz dilinin Q. klavyesini kullanalım? Dünyada bir yazı birliği sağlamak gibi gerekçeler, burada anlamını yitiriyor. Dil birliği yoksa yazı birliği de olmaz. F klavye sistemini iyice öğrenen bir kişi, önünde O. klavye bile olsa, onu "ayarlar"dan F klavyeye çevirip kullanabilir. Tıpkı daktilo kuşağı olarak niteleyebileceğimiz büyük bir kesimin bugün yaptığı/ yaptığımız gibi...

Q klavye 1873'te daktiloların hızlı yazma nedeniyle sık sık bozulmasına çare olarak bir mühendisliğe aykırılık abidesi olarak geliştirilmişti. En çok kullanılan harfler klavyenin her sırasına dağıtılmış, çoğunluk oluşturan sağ elini kullanan insanlar, zayıf ellerini çok kullanmak zorunda kalmıştı. İlginçtir amaç, daktilo kullananları olabildiğince ağır yazmaya zorlamak, böylece daktilo makinesinin ömrünü uzatmaktı. Bilgisayarlar çıkıp da tuşların hızlı yazma nedeniyle bozulma sorunu ortadan kalktığı zaman bile, Q. klavye yaygınlaştığından bu standart korundu.

HP Türkiye Genel Müdürü Şahin Tulga, SAP Teknoloji Günleri 2003'te Amerika'da aldığı eğitim sürecinden bahsederek düşünme eyleminin daima ana dilde yapıldığını, bunun yaratıcılık ve özgüveni tetikleyeceğini, Türkçe için özel olarak geliştirilmiş 'F" klavyenin de bu ana çıkış noktası nedeniyle özellikle kullanılması gerektiğini savunmuştur.

Bilgisayar kullanımındaki verimsizliğin en büyük etkeni İhsan Yener'e göre Q. klavyedir:

"Türk dilinin özelliklerine göre on parmakla bakmadan klavye kullanma yöntemi için, çok verimli bir 'Standart Türk Klavyesi' 1955 yılından beri resmen var olduğu halde, İngiliz dili için 130 yıl önce (on parmak yönteminin bilinmediği çağda) belirlenen ve Türkçedeki binlerce sözcüğün yazılmasına olanak vermeyen "American Standard Code for Information Interch-ange (ASCII) klavye, dünya standardı zannedilmiştir. Türkçeye has 7 harfin, en kullanışsız yerlere bilinçsizce yerleştirilmesiyle oluşturulmuş klavyeyi de O. Türkçe standardı olarak kabullenen kullanıcıların bu hususta bilinçsiz oluşları, bilgisayar kullanımındaki verimsizliğin en büyük etkeni olmaktadır."

Şimdi, bilgisayarınızın başına geçtiğiniz zaman, eğer Q. klavye kullanıyorsanız, serçe parmağınız A harfine basarken her zorlandığında "bu benim klavyem değil" diye düşünün. Ne A olması gereken yerde, ne K, ne de S... Yalnızca L ve P, F klavyedeki yerlerinde. Zaten bu klavye, bizden değil. Önce bunu kabul etmek gerek...

Bizim için ciddi araştırmalar sonucu oluşturulmuş, sistematize edilmiş bir F klavye varken, Q. klavye, bizi bize ait bir değerden daha uzaklaştırıyor.*

*Bu araştırmada, Genel Ağ'daki "www. forum.donanimhaber.com" ile "www.şampiyon- kurslari.com.tr" sitelerinden ve Türk Dil Kurumu Dergisi, sayı: 683'teki Belgin Tezcan AKSU imzalı yazıdan yararlanılmıştır.( Araştırma: Ahmet Öztarhan, Dil ve Edebiyat Dergisi)

 
Toplam blog
: 1645
: 822
Kayıt tarihi
: 19.01.08
 
 

Edebiyat, kamu yönetimi ve gazetecilik tahsili... 27 yıllık eğitimcilik hayatından sonra emeklili..