Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

08 Nisan '09

 
Kategori
Anılar
 

Kocan ne iş yapıyor?

Kocan ne iş yapıyor?
 

İzmir Bostanlı


Her karesi ayrı güzel, çok renkli bir oyun gibi yaşadım hayatı. Doğrularımın yanında pişmanlıklarım, keşkelerim de oldu elbette. Herşeye rağmen, şükürler olsun bana bu hayatı veren Allaha..

İzmir'de köyde çalışıyorum, Bornova'da oturan arkadaşım ve kızıyla onların evinde oturuyorum. Murat 124 marka bir arabam var, köye onunla gidip geliyorum. Okul saat 3'de bitiyor. Şehirde oturan diğer öğretmen arkadaşları da alıyorum beraber dönüyoruz şehire. Arkadaşım çalışıyor, kızı okulda evde yemek işi bana, alışveriş bana. Veletler, akşam geliyorlar yemekler hazır, soba yanıyor. Valla, ne şanslı insanlar var dünyada. Kaderim midir nedir, hiç bir zaman ben böyle hazıra konamadım. Neyse, arkadaşımı da kızını da çok severim. Onun için zor gelmiyordu hiç bir iş.

Evin her işi bana dedim ya, odun kömür de benim boynumun borcu. Mahallede bir oduncu var, arabayla gidiyorum. Bagaj ne alırsa, odunu kömürü atıp getiriyorum. Oduncu, mesleğinin ciddiyetine son derece uygun pala bıyıklı, iri kıyım bir beyefendi. Kibar ama, benim gibi bir bayanın niçin odun almaya geldiğini sorgulamadan edemiyor. İlk sohbetten unutulmaz bölümler şöyle:

- Bacım gocan yok mu senin?

İşte bunu sormayacaktın abi, hani nası bir hıyar ki o deyyus, seni yolluyor oduncu gibi bir kuruma. Öyle koca mı olur la? Git de benim karıya bi bak bakıyım. Anam yanında olmadan bakkala gidebilir mi? İşte böyle gavatların avradı oluncek, her tarafa kayar aklımız. İş sonunda kocayı aldatmaya kadar gider be, ne diyon sen?

Kocan yok mu senin? cümlesinin meali aşağı yukarı bunlardı. Eh ben seni dellendirmeyim de kimi dellendireyim odun oduncum benim. Şenlik başlasın artık:

- Aah, ah! Sorma kardeşim, var ama Pilot kendisi. Hiç saati belli olmuyor ki, mesela bugün gece 2'de gelecek.

- Haa! E, düvamlı mı böyle bu?

- Aman ne biliyim, bazen geliyor yalan söylüyor yokardayım diye, anasına gidiyordur kesin.

- Apla, bunun hevalanma kaadi yok mu hafdalık mesela? Oruya bakıp, nazaman ineceeni annarsın.

- Abi, bunun müdürüyle pek arası yok. Geçen ay uçağı biraz silkelemiş heralde, onun için değişiyor uçuş planları.

Odunları bagaja atıp kapağını kapatıyorum, içimden hem kendime hem oduncuya sayıştırıyorum. Yahu hakkaten bir pilot bulup evlensem mi acaba?. Yok anam, bende bu hizmetçi ruhu varken pilot da bulsam yine odunu ben alırım alimallallah. Bir ay kadar gitmedim o oduncuya, son gittiğimde yerlere yattım söylediklerine. Yanaştım araba ile dükkana, bu beni bir gördü. Hemen geldi, ama nasıl gülüyor:

- Gene mi yokarda seninki? Benim cevap melul ve mahzun :

- Hiç inmiyor ki! İkimiz de gülme krizindeyiz, çok sevimli ya. Erkeklerde bu hali çok seviyorum, şimdi asılsa olmaz, kadından bi işaret yok. Ama asılmadan da olmaz, yılda kaç tane böyle bayan düşer ki buralara? Bu ikilem içinde, bir kaç sohbetten sonra çok iyi dost oluruz hepsiyle. Sanayideki bilimum tamirciler aynı, önce bir şaşkınlık.

Ardından bakıyorlar ki bundan iş çıkmaz, ondan sonrasına bayılırım. Bi aldırmazlık, doğallık. Bornova'da sanayide Recep ustam vardı, öyle şekerdi ki. Benim duzsuz Murat, ay demeden bi arıza çıkarır mutlaka. Koş Recep ustaya,
rotil bozuk, yağ değişecek, fren balataları v.s Valla onları izleye izleye ben usta olup çıkmıştım. Bir keresinde yine gittim sanayiye, çayım söylendi çiyorum. Aa, Recep döndü bana:

- Yav orda oturup keyif edeceğine gelsene şuraya hoca yav! Sök şu şerefsiz kartalın jantlarını daa! O anda Recep ve çırakları benden gürül gürül kadınsı bir tepki umuyorlar, hiç istifimi bozar mıyım:

- Tamam be, ne bağırıyon? İçiyim çayımı, al gel bijon anahtarını Ahmet! Ahmet çırak, şaşkınlıktan kapkara yağlı yüzünde gözleri faltaşı gibi. Recebin ne hoşuna gitti bu cevap görmelisiniz. Valla içtim çayımı, aldım anahtarı, lastiklerin dördünü de söktüm attım. Espri anında hazır Recepden:

- Haftalık 200 veririm, yarın gel başla hoca! Hepimiz gülmekten ölüyoruz, güzel milletim benim. Yürekleri aslında bir çocuk kadar masum, bozanların allah cezasını versin. Ne hale geldik yahu?. Ben hala aynı güzelliklerin içimizde
yaşadığına inanıyorum. Yeter ki, insan gibi yaşam standardına gelsin insanımız. Bu özelliklerimizi tamamen yitirirsek, süper güç olsak ne olur?

Yazıya oduncu ile başlayıp, sanayide mola verip, sosyoloji ile bitirdim neticede. Emeklinin işi mi var dostlar?

Sevgiyle kalın..

 
Toplam blog
: 95
: 736
Kayıt tarihi
: 08.03.07
 
 

Emekli öğretmenim, 52 yıllık hayatımdan amatör mizah, bağlama, sürrealist resimler, yitikler, sev..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara