Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Ağustos '09

 
Kategori
Güncel
 

Köle, Kunta Kinte'den, Luo'lu Barack Obama'ya...

Köle, Kunta Kinte'den, Luo'lu Barack Obama'ya...
 

Kunta Kinte- Alex Haley Memorial...Alexandria-Virginia / Steven Ainsworth,''


Bodrum ve Ankara magazin haberlerinin sıcaklığında kaynayan, 27 Temmuz. 2009 tarihli Milliyet'te pek önemsenmeden buharlaşan, kamu oyunda bir infial yaratmadan geçilen ANKA Ajansı çıkışlı, çok önemli bir haber vardı!... Bu habere göre durum şöyle özetleniyordu:

''ABD'ye, ''Work and Travel" (Çalış ve Gez) programları kapsamında gelen Türk öğrencilerin dramına hergün bir yenisi ekleniyor.

Alaska’da köle gibi çalıştırılan bir Türk öğrencinin akıl hastanesine kaldırıldığı, üç gün müşahade altında tutulduktan sonra şizofrenik paranoya teşhisi konduğu ve çok zor koşullar altında Türkiye’ye gönderilip tedavi altına alındığı öğrenildi.

Türk Amerikan Dernekleri Federasyonu(TADF) mahsur kalan 30 kadar öğrenciyi New York’ta çeşitli ailelerin yanına yerleştirdi. Work and Travel mağduru öğrencileri tesbit etmek için bir çağrı yaptı. Çağrıya ABD’nin dört bir yanında sokakta kalan, işsiz olan ve köle gibi çalıştırılan öğrencilerden yüzlerce ihbar mektubu geldi.

Mağdur durumda kalan öğrenciler kendilerini dolandıran aracı danışmanlık şirketleri aleyhinde hem ABD’de ve Türkiye’de yasal işlem başlatıp dava açmaya hazırlanıyor. Work and Travel" (Çalış ve Gez) programıyla çocukları ABD’de bulunan aileler ise endişe içersinde çocuklarına ulaşmaya çalışıyor.

Türk Amerikan Dernekleri Federasyonu (TADF) Başkanı Kaya Boztepe de, konuyla ilgili olarak daha önce yaptığı açıklamada, "Türk öğrencilere ABD’de 21’inci yüzyılda köle muamelesi yapılıyor, Kunta Kinte gibi çalıştırılıyorlar " demiş ve ABD’nin dört bir yanında mahsur kalan kötü şartlarda çalıştırılan öğrencilere yardım etmeleri için ABD’de yaşayan Türkler’e çağrıda bulunmuştu.''

Ülke kamuoyu bu haberi es geçse de, ABD Ankara Büyükelçiliği, es geçmedi, büyüklüğünü gösterdi ve en hızlı şekilde olumsuz süreci yalanlama gereği duydu!... ''Sabah''da, bu haber şöyle geçiyordu:

''ABD'nin Ankara Büyükelçiliği, üniversite öğrencilerine yaz aylarında Amerika'da çalışma ve seyahat etme imkanı sağlayan 'Work and Travel' programının suiistimal edildiği iddialarını yalanladı. Yapılan yazılı açıklamada "Programa katılan Türk öğrenciler Amerikalı akranlarıyla aynı koşullar altında çalışıyor" denildi. Katılımcıların gerekli merciler tarafından takip edildiği de belirtildi. ANKA'nın haberine göre Türkiye'den büyük umutlarla bu programlara dahil olan gençlerden bazıları köle gibi çalıştırıldığı için Türk Amerikan Dernekleri Federasyonu'na sığınmak zorunda kalmıştı. ''

Bu cevap basında da hızla geldi ve geçti... Zaten zayıf olan, o toplumsal belleğimizden, günlük şamatalar arasında uçtu, gitti...

Biz şimdi, idrakine deli gömleği giydirilmemiş, toplumsal bilinci en sağlam şekilde ayakta kalan önemli bir kesimimize bu olaydan yola çıkarak bir şeyler söylemeye , eski düşleri anımsayarak, onlardaki bazı bilgileri canlandırmaya çalışalım...

Bu can sıkıcı haber, biraz da bu ekonomik açmazda, ülkenin gelecekte en değerli beyinleri olacak olan gençlerimizin, çeşitli nedenlerden, görmek, tatmak istedikleri o meşhur ve bizce meşum, ''Amerikan Rüyası''nın gene bize, doğal bir süreci gibi görünse de, gene de ''şu köle gibi çalıştırılmak'' kelamı beni bu kez , benim genç yıllarımda bizi siyah-beyaz ekrana bağlayan Alex Haley'in kitabından uyarlanmış, meşhur ''Kökler'' dizisine , farklı çağrışımlar içinde götürdü... Hem de ülkede, yeni siyasi dizilerin, aşama aşama çekim ön çalışmaları başlatılırken!

Ve yeni, global modern zamanlarda, XX.yüzyılın başındaki o ünlü Wilson İlkeleri, şimdi evrilmiş bir şekilde, bu kez XXI.yüzyılın başında yaklaşık aynı tarihlerde, bu kez rafta kalmamacasına, yeni versiyonlar içinde , basamak basamak, bölgede uygulanmaya çalışılırken!...

Ve birden, her nedense aklıma, 1960'lı yıllarda ağzımızdan düşürmediğimiz, ''Ankara, Ankara güzel Ankara...''şarkısı geldi... Ve dizeleri hatırladığımca, birkaç defa söyledim...

Kunta Kinte, Alex Haley'in 'Kökler' adlı kitabındaki Afrikalı köle... Vahşi bir hayvan gibi, ormanda davul yapmak için ağaç ararken, işbirlikçi(!) hem cinsleri ve beyaz adamlarca, ağla yakalanışı, zincire vurulması, kırbaç cezasına çarptırılması, ilk kez denizi görüşü, gemilere balık istifi doldurulup Amerika'ya doğru yola çıkışı, yolculukta büyük bir kısmının ağır koşullarda hastalıktan yok oluşu.... Ve başkaldırdıklarında, derin kırbaç yaralarıyla, perişan bir şekilde hayvan istifi ambarlarda yaşamsal direnişleri... Tuvalet de o daracık ambar, yatakta, yani korkunç, tüyler ürpertici sahneler...

Ayıklanıp kalanlar içinse, ''Özgürlük ülkesinde, köleliğe , hoş geldiniz''... Son durak; Amerika ve kölelik ki, bir şekilde bugün de devam eden!...

Yazar Alex Haley, Kunta Kinte'nin torununun torununun torunu anlatıyordu...

Benim tanıyabildiğim, Amerikan asker-sivil bürokrasisinde önemli rol alan siyahi Amerikan yurttaşları her nedense ben de hep bir ürperti, bir şüphe yarattı...

Örneğin: eski ABD Genelkurmay Başkanlığı ve Dışişleri Bakanlığı yapan Colin Powell'ın ''Katliamcı Zenci'' lakabı ve eylemleri duyarlı dünya insanlarının dillerindeydi!...

O zavallı Vietnam halkına yaptıklarını duyarlı kamuoyu hiçbir zaman unutmadı... 1968 yılında Vietnam bataklığına beşyüzbin askeriyle batan Amerikan ordusu, Marlon Brando'nun, Vietnam konulu, ''Cehennem'' inden beter davranışlar gösteriyordu... Vietkonglu gerillalarla çarpışıyor, kavgayı kaybedince de, bir cinnetle, napalm bombalarının yanısıra, sivil halkı potansiyal Vietkong'lu gibi mütalaa edip, insanlık dışı hareketlerde bulunuyorlardı: Kızların, kadınların ırzlarına geçmeler, yaralıları süngülemeler, zavallı insanların çocuklarını korumak için sakladıkları barakaları bombalamalar, napalm dahil, her türlü bombayı bu halk üzerinde denemeler, ormanları yakıp yok etmeler, yüzlerce insanı hendeklere doldurup taramalar, yani canlı olan herşeyi, canice yok etmeler!... Yüzbaşı Powel'da, birkaç saat içinde beşyüzden fazla insanı katleden bir askeri birliğin başındaydı... Başarılı bulundu ki, genel kurmay başkanlığına ordan da dışişleri bakanlığına kadar yükseldi... Körfez Savaşı'na da başkan olarak yetişti!...

ABD, Irak operasyonunda, daha tedbirli olduğu için ve karşısında ciddi bir muhatap bulamadığı için, Vietnam'daki sıkıntıları ve sendromunu yaşamadı... Düz ovada ağır bir hava bombardumanıyla en önemli aşaması hızla biten bir savaş ve ardından işgal...Ama Irak halkı yüzbinlerce şehit verek, bu gereksiz savaşın acısını fazlasıyla tattı ve tatmaya da maalesef devam ediyor... Bu savaşta da dışişleri bu kez siyahi bir kadına devredilmişti: Jamaika ve köle kökenli bir ailenin; rahip bir baba ve öğretmen bir annenin kızı olan, Condoleezza Rice... İlkokuldaki kız arkadaşı siyahların gittiği kilisede yakılarak öldürülmüştü... ''Condi'', büyük bir kariyer yaparak, ya da isminin anlamına uygun bir şekilde, bu basamakları, ''tatlılıkla çalarak'' dünyanın en güçlü(!) kadınlarından biri olmayı başardı...

(devam edecek)

 
Toplam blog
: 392
: 4592
Kayıt tarihi
: 12.03.07
 
 

İstanbul doğumluyum. Sağlıklı beslenme, yüzme, doğada yürüyüş ve çevre özel ilgi alanlarım. Şiiri ve..